³⁶« キャンプ

169 25 23
                                    

{070424-100424}
______________________

2 ay sonra

"Sonunda bitti amına koyayım. O neydi ya? Bir sınavdan çık diğerine gir. Yok o etüte kal, yok gecelere kadar ders çalış. Öyle bir rahatladım ki."

Junho, Hyewon'ın omzuna kolunu atmış, yüzünde tebessümle bunu söylerken, Hyewon'ın kendini dürtmesiyle boğazını temizledi. Sevgilisinin ağzına hiç yakıştırmıyordu argo kelimeleri. Ne zaman duysa da, nazikçe (!) uyarıyordu.

Ah evet, sevgililerdi. 1 ay önce her şeyden habersiz bir şekilde Hyewon'a olan aşkını Riki'ye anlatırken, ona yakalanmıştı ve ansızın bir itirafta bulunmak zorunda kalmıştı Junho. Ama yine de her şey güzel ilerliyordu. Okulun 1. dönemi bitmiş, hepsinin notları iyiydi. Riki o çok korktuğu matematik sınavını Sunghoon'un yardımıyla atlatmıştı, annesiyle arası iyiydi, çok güzel arkadaşlıklar edinmişti ve en iyisi de bir kampa gidecek olmalarıydı.

Yalnızca 1 ve 2. sınıftakilerden oluşan bu kampa gelecek kişi sayısı çok değildi. Bu yüzden daha da eğlenceli olacağını düşünüyorlardı. Zor da olsa, Riki'nin babasını, Sunghoon'u, Jungwon'ı ikna etmişlerdi ve beraber gideceklerdi.

Kafeye girdiklerinde onları gülen yüzüyle Mai karşılamış, hazırladığı çeşit çeşit yiyeceğin olduğu masaya çocukları yönlendirmişti.

"Hoşgeldiniz baylar ve bayanlar! Karneleri görelim bakalım!"

Junho, "Ne gerek var ya Mai agasshi. Hadi yemek yiyelim, kurt gibi açım!" diyerek masaya geçmişti.

Mai'nin diğer karneleri inceleyip kendisine kızar bakışlar atmasıyla, utana sıkıla karnesini uzatmıştı. Hepsinin notları iyiydi aslında. Fakat Junho dönemin sonuna doğru biraz boşladığı için matematikte düşüş yaşamıştı.

Ufak bir arkadaşlar arası çatışmadan sonra yemeğe geçmişlerdi. Aşağı yukarı herkes mutlu görünüyordu. Sunghoon ve Sunoo dışında...

Sunghoon Amerika'ya ailesinin yanına gitmek istiyordu, ama ailesi buna şiddetle karşı çıkıyordu. Sunghoon ve Yeji birbirine çok bağlıydı. Eğer birbirlerini görürlerse, ayrılmaları çok zor olacaktı. Bu durumda son 1 haftadır Sunghoon'un keyfini kaçırmıştı.

Sunoo ise Heeseung ile arasına giren soğukluk yüzünden surat asıyordu. Hemde öyle az bir zamandır da değil. Neredeyse 2 aydır böyleydi bu durum. Onu çok özlemişti. Arıyordu, açan yoktu. Mesaj atıyordu, eski samimiyet yoktu. Sunshine dedikleri Sunoo gitmiş, bambaşka biri gelmiş gibiydi. Her an ağlamaya hazır kıvamda oluşu, Riki'nin gözünden asla kaçmıyordu ve Heeseung'ın neden böyle yaptığını hiç kimse anlamıyordu. Sunghoon ve Jay dışında. Evde o konuşma geçtiğinden beridir, Heeseung her ne kadar Sunoo'yu özlese de aralarına mesafe koymuştu ve kimsenin gözünden kaçmıyordu bu. Sunoo'nun ise oldukça yanlış anlamasına neden oluyordu bu durum.

Yemeğe başlayalı yarım saat olmuşken, kapının açılmasıyla hepsinin bakışları oraya dönmüştü. Heeseung'tı gelen...

Herkes ona hoşgeldin vs. derken, onun bakışları sadece Sunoo'nun durgun yüzündeydi.

Karşısına dikilip kollarını açıp bir kaç saniye beklemiş, fakat Sunoo'nun yaptığı tek şey dolu gözleriyle bir hışımla masadan kalkıp mutfağa gitmek olmuştu. Herkesin şaşkın bakışlarla Sunoo'nun arkasından bakması bir olmuş, Heeseung ise hiç beklemeden arkasından gitmişti. Mutfağa girdiğinde Sunoo'nun yüzünü kapattığını görünce endişeyle yanına yaklaşmış, ellerini nazikçe yüzünden çekmişti.

"Hey, sorun ne?"

"Sorun ne mi? Dalga mı geçiyorsun hyung? Neredesin sen haftalardır? 2 ay oldu, koskoca 2 ay. Benden kaçıyorsun, soğuk davranıyorsun, telefonlarımı açmıyorsun. Ama bir anda gelip, hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun."

𝐈𝐜𝐞 𝐏𝐫𝐢𝐧𝐜𝐞| 𝐇𝐎𝐎𝐍𝐊𝐈̇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin