Arafta Kalanlar

7.3K 396 71
                                    




Derin bir sızıyla açtım gözlerimi, nerde olduğumu anlamaya çalışırken dün gece düştü gözlerimin önüne. Burnumun direği sızlarken gözyaşlarım çok geçmeden yanaklarımdan süzüldü. abim geldi sonra aklıma ne demişti o herif abin abini öldürdü, hayır olamazdı Devran abim ölmüş olmazdı.... Ölmeseydi ne işim vardı peki benim burada.... Vücudumda ağrımayan tek yer bile yoktu, kasıklarım sızlaya sızlaya zorla banyoya attım kendimi. Aynada ki kişiye baktım. Bu ben miydim?. Söylesene sevmediler kızım seni, attılar bir piç kurusunun önüne. Bak şu haline her yerin mosmor canın yanıyor ama canını yakandan başka medet umacak kimsen yok... Abin öldü senin burada böylece acizce kendine bakarak ağla...

Ne kadar geçti, ne kadar ağladım bilmiyorum ama göz kapaklarım şiş, gözüm içi kıpkırmızı olmuştu. Böyle devam edemezdim, yaptıkları yanına kar kalmayacaktı kimsenin yandığım yerden tek tek herkesi yakacaktım....Sıcak su bedenimden akarken Aslan'ın izlerini silmek istercesine lifle çitiledim kendimi ama ne fark ettim ki izler orada öylece duruyordu. Kimisi sarı kimisi mor vücudumda her yerde bir izi vardı. kasıklarımda ki ince sızı bile bana dün geceyi hatırlatırken ondan nefret ediyordum, kendimden de nefret ediyordum. Zar zor duşun altından çıkıp bornozu giyip odaya girdiğimde şeytanla keşişti gözlerim.

Yatakta pişkince oturmuş gülerek bana bakıyordu. Ayaklarım geri geri gitmek istese de maalesef ki bu cehennem zebanisiyle yüzleşmek zorundaydım.

"Memnun musun halinden! Ben seni kraliçe yapmak isterken sen köle olmayı seçtin" dedi sakince Deccal.

"Cevap ver lan bana. " diyerek kükredi tekrar.

Korkuyla bir adım geri gitmek istesemde tuttum kendimi, dün gece ne kadar ileriye gideceğini görmüştüm. Ben bir kez değil onlarca kez öleceğimi dün gece anlamıştım zaten....Titrekçe cevap verdim celladıma yine de " Değilim."

Yüzünde şeytanı bir gülüş belirdi. Oturduğu koltuktan ayağa kalkıp bana doğru yürüdüğüde çığlık atarak kaçmak istesemde sessizce bekledim.

"Kabul et artık Dila, sen benimsin yazık değil mi bu güzelliğine, solup gider ellerimde gençliğin heba ederim seni güzelim" dedi tam önümde dururken.

Yüzümde acı bir tebessüm oluştu yazık demişti değil mi?. Benim hayatım zaten onunla ilk tanıştığımda heba olmamış mıydı? Solup gidecektim vaktinde açmayan bir gül gibi. Elini kaldırdığında korkarak geri çekildim...

Göz göze geldiğimizde benimkinde korku onunkilerde ise öfke vardı. Açtığım mesafeyi kapatıp beni kapıyla kendi arasına almıştı bile. Ellerini kafamın iki yanına koyup üstüme eğilmişti.
"Bir şey yapmazsan, dayakta yemezsin. Onun için korkmana gerek yok, dünkü ceza sana yeterliydi!" Dedi kulağıma fısıldayarak.
Gözlerimi kapatıp gelen yaşları geri itip derin bir nefes alarak sabır diledim. Kokumu içine çekip çekildi üstümden.

"Şimdi çıkar şu üstündekini de izlerimi göreyim"normal bir şey diyormuş gibi. Ne kadar zalim olabilir derken o kadar daha alçalıyordu.

Ellerim titreyerek bornozun ipine gitti. Bornozu üstümden sıyırırken gözlerimden de yaşlar akmaya başlamıştı. Yüzündeki memnuniyeti gördüğümde kusma isteğim artıyordu, o tatmin olmuş ifadesi kırk yerimden hançerlenmiş gibi hissettiriyordu.

"Keşke yüzüne vurmasaydım"dediğinde keşke yüzüne tükürebilseydim demek istesemde sustum.

"Şimdi Şah kalsın mı yoksa Aslan geri mi gelsin ne dersin "

"Köle misin yoksa sultan mı ?"

Çarenûsa wê jî wekî ya dayika wê bû." ("Onun kaderi annesininki gibiydi") dedim usulca.
Kürtçe bildiğinden gülümsedi kaderime boyun eğdiğimi sandı oysa ki annem kaderine boyun eğmemişti o kaderini yeniden yazmıştı bunu bilmiyordu. Kabullenişimin altında fırtınalar yatıyordu.

HARZEMŞAH GELİNİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin