13 Aralık 2014
''Evet Mina abla, sonra ne oldu?'' diye sordu teyzemin beş yaşındaki kızı Khushi. Arnav'da ona ''O bizim teyzemiz aptal'' deyince ikizlerin o haline gülmeden edemedim.
''Tamam, sakin olun çocuklar'' deyip anlatmaya devam ettim.
11 Mayıs 2008
''Ne oldu Rahul? Bir sıkıntı mı var?''
''Ne olduğunu bilmiyorum ama evet bir sıkıntı var. İnip bakayım.''
O indikten sonra arkasından ben de dışarı çıktım. Rahul'un yanına doğru gittim. Onun yaptığı gibi kafamı karavanın sol-ön tekerleğine gömdüm. Tıpkı tekerleğin de çukura gömüldüğü gibi.
''Şimdi ne yapacağız?''
''Kör gibi gidip tekerleği çukurun içine sokan ben değilim Rahul. Bak orada da tabela var.''
''Çalışma var!''
Rahul beni ilk defa böyle görünce gözlerini fal taşı gibi açıp ''T-tamam M-Mina sen git otur ben hallederim.'' dedi. O haline ister istemez güldüm. Ben gülünce o da güldü, sonra birbirimize bakıp kahkaha atmaya başladık.
''Tamam, şimdi sakin olduğuna göre bir şeyler düşünebiliriz.''
''Karavanı itmeye çalışabiliriz.''
''Karavanı? İtmek? Kusura bakma Mina ama ben 'Salman Khan' değilim.''
Bunu dedikten sonra güldü. Rahul'un bu kötü esprisine sırf Salman Khan hayranı olduğum için gülmüştüm. Tavsiye vermeye devam ettim.
''Birinden yardım isteyelim.''
Bunu söyledikten sonra Bangalor'un resmen terk edilmiş bir köyünde olduğumuzu fark ettim. Haydarabad'da olması gerektiğinden daha fazla vakit geçirdiğimiz için geç olmaya başlamıştı. Saat 18:00'de ikimizinde acıktığını fark ettim.
''Rahul ben atıştırmalık bir şeyler hazırlayayım. Sen de bir şeyler düşün.''
Karavanda bulabildiğim ne varsa en güzel şekilde hazırladım, yedik, topladık, oturduk, konuştuk, bekledik, bekledik, bekledik...
2 saat sonra karşımıza somurtkan yaşlı bir adam geldi. Beyaz, seyrek saçları, gri kareli oduncu gömleği ve mavi kısık gözleriyle birlikte bir bana bir Rahul'a bakıyordu.
''Benimle gelin.''
Saat geç olmuştu ve hava kararmaya başlamıştı. Bu saatte yola çıksak Hindistan'ın akşam trafiğiyle 5 saate bile Madlapur'a ulaşmazdık. Tanımamamıza rağmen karavanı bırakıp yaşlı adamı takip etmeye başladık. Adam bizi insana dair bir şey bulunmayan etrafı meyve ağaçlarıyla dolu bahçeli bembeyaz bir yalıya getirdi. Neredeyse bütün odaların ışığı yanıyordu. Yalının kalabalık olduğunu düşünerek bahçe kapısından girdik.
Yalının kapısının önünde bizi bekleyen beyaz tenli, siyah saçlı, 1.70'li boylarda, manken gibi bir kız lacivert şeritleri üzerine altın rengi işlemeli, pembe sareesi ile gülümseyerek bize bakıyordu. Ona yaklaştığımızda eliyle evin içini göstererek ''Buyurun'' anlamında kafasını kıvırdı. Tekrar gülerek arkamızdan geldi.
Evin dışı gibi içi de bembeyazdı. Salon'un ortasında sadece beyazdan oluşan bir halı, halının kenar çizgisi ile paralel beyaz bir koltuk ve hemen karşısında geniş bembeyaz bir televizyon ünitesi vardı. Salonun belli yerlerinde ki altın rengi mobilyalar ve onlarla uyumlu büyük bir avize ile ev sade ve şık görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM İÇİN YAŞA #BOLLYWOOD
RomanceBollywood filmlerindeki aşkı bulacağınız hikayem. Devam etmemi istiyorsanız mesajlarını ve yorumlarını eksik etmeyin ❤️