4-YALAN

45 2 3
                                    

Arkadaşlar o gün 2 bölüm birden yayınlayamadım. Özür dilerim..

Gece rüyamda yine abimi gördüm. Benim için ölü olan abimi.. Yaşananlara inanasım gelmiyordu. Gözümü açmakta çok zorlandım. Ağlayarak uyuduğum için çok şişmiş olmalıydılar. Gözümü açtığımda karşımda İdil vardı. Ağlayarak beni izliyordu. Içim acıdı fakat şu anda ağlaması benim için bir şey ifade etmiyordu. Bana bu lanet şeyleri yaşatmadan önce düşüneceklerdi. Ağzını açmış bir şey diyecekken yataktan kalktım yüzüne bakmadan lavaboya gittim. Dinlemek istemiyordum. Her şey zaten benim için çok zordu. Dayanacak gücü bulamıyordum. Bana bunu neden yaptıklarını hala idrak edemiyordum. Lavabodan çıktığımda İdil kapıda biriyle konuşuyordu. Umursamadım. Alışmıştım artık birilerinin arkamdan iş çevirmesine. Kapıdan bana seslendi.

"İris, Batın seni görmek istiyor."

Ne yüzle buraya geldi acaba. Söylene Söylene kapıya çıktım. Gitmesi için İdile baktım. Anlamış olmalı ki odadan çıktı.

"Ne söyleyeceksen söyle. İşim var Batın."

Uzun uzun bana baktı. Söyleyeceği şeyleri toparlamaya çalışır gibi bir hali vardı.

"İris, abini senden saklamamız doğru değildi biliyorum fakat yapmak zorundaydık. Yoksa biz seni neden üzmek isteyelim?"

Anlamıyordu. Asla anlamıyordu beni.

"Batın, zorunluluğunuz umrumda değil. Ben sizin karşınızda perişan oldum. Sizin karşınızda onun için yok oldum. Beni izlediniz sadece. Ben abimi istiyorum diye delirirken siz bana yapmak zorundaydık diyorsunuz. Ne hakla? Sadece benden uzak durun. Yoruldum hepinizden. Daha fazla şey öğrenmek istemiyorum. Yalnız kalmak istiyorum. Yalnızlığım beni sırtımdan bıçaklamaz en azından."

Bana hüzünlü gözlerle bakıyordu fakat nedenini bilmediğim bir şekilde yapmacık geliyordu.

"İris, iyi bak kendine. Herşey için Üzgünüm. Ne zaman istersen bana ulaşabilirsin."

"Özür dileyemeyecek kadar acizsin Batın. Seni istemem ben artık. Hepiniz yalansınız. Kim bilir benden daha başka neler saklıyorsunuz. Ama yeter. Defolun gidin!!"

Bana uzun uzun baktı daha sonra ağır adımlarla gitti. Odaya döndüm. İdil benden ona karşı bir adım bekliyordu. Ama yapamazdım. Onlara karşı bu kadar kırgınken olmazdı. İdil bana doğru gelmeye başladı. Ben kafamı iki yana salladım. Durmadı.

"İris, yapma bana bunu. Elimde olsaydı söylerdim sana emin ol. Özür dilerim gerçekten. Bak-"

O sözünü tamamlayamadan kapı çaldı. İdil açtı.

"Güzelim, hadi seni biraz eğlendirelim. Çok üzüldün. Hadi çıkalıım."

Abimdi. Tekrar yaralamak için mi tüm bunlar. Şimdi de İdile mi güzelim diye sesleniyordu. Öyle olsun.

"İrisle konuşuyorduk Kaan abi."

Abim beni görmemişti. Benim abim, kendi öz kardeşini görmemişti. Beni gördüğünde tüm sırıtan ifadesi kaybolmuştu.

"Aa Kaan bey. Neden suratınızı asıyorsunuz? Kardeşinizi de alıp gitsenize siz. Eğlenmenize bakın. Niye beni görünce böyle oldunuz ki? Dün söylediğim şeyler bir kulağınızdan girip diğer kulağınızdan çıkmış beyefendi. Üzgünüm, moralinizi bozmak istemezdim. Hadi çıkın siz."

GEÇMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin