"Hoşgeldin." dedi Yui kapıda, Satoru'nun içeri girmesini bekleyerek. Adam ise hiçbir şey demeden ayaklabılarını çıkartıp içeri girmişti.
Önüne bırakılan terliklere bakarken elindeki çantayı kıza uzattı. Yui çantayı alarak içine bakmaya çalıştı.
"Bunlar ne? Bir şey alma demiştim." dedi, içindeki tatlıları görerek memnun şekilde gülümsedi.
"Elim boş gelmek istemedim."
Yui dışarıdaki spor arabaya ufak bir göz atıp kapıyı kapattı.
"Araban güzelmiş."
"Sizinkiler kadar olmasa da..." dedi bahçede duran birkaç arabayı kastederek.
Yui gülerek direkt karşılarındaki kocaman salonu gösterdi. "Sen geç, bir şey içer misin? Çay, kahve, alkollü bir şeyler ya da su?"
"Çay olabilir."
Kız başıyla onaylayarak mutfağa ilerledi. Çayı demlenmek için hazırlarken fincanlarla uyumlu tabaklarına Satoru'nun aldığı tatlılardan koydu.
Tabakları alarak salona girdiğinde adamın gergince elleriyle oynadığını fakat kendisini görmesiyle daha rahat davranma çabasını fark etti.
Tabakları, önlerine yerleştirdiği minik sehpalara bıraktıktan sonra neredeyse demlenmiş olan çayı ve fincanları alarak yeniden salona girdi. Geniş salonda çıkan tek ses Yui'nin hareketleri sonucu oluşuyordu.
Satoru sonunda dakikalardır içinde tuttuğu nefesi seslice vererek arkasına yaslandı.
"Üzgünüm," dediğinde Yui kaşlarını kaldırarak ona baktı. Daha sonra çay doldurduğu fincanı Satoru'nun önüne koydu.
"Niçin?"
Adam çoktan, üzerinde güzel kiraz yapraklarının olduğu cam fincanı ezberlemeye başlamıştı bile.
"Bu saatte gelmemem gerekirdi. Haddimi aştığımın farkındayım."
Yui önemi yok dercesine başını salladı ve kendi çayından minik bir yudum alarak bacak bacak üstüne attı.
"Sorun yok Satoru. Arkadaşımdan önemli mi?" Adamın gözlerindeki, bir saniye için de olsa, sinirle parlayan kıvılcımı görmüştü.
Satoru zorla gülümsemeye çalışarak kızı taklit etti ve çayından içti.
"Fincanların güzelmiş, evin de."
"Teşekkür ederim."
"Tek mi yaşıyorsun?"
"Normalde evet fakat bazen erkek arkadaşım da bende kalıyor."
"Ne güzel," dedi, dişlerini sıktığını fark ettirmemeye çalışsa da imkansız gibi bir şeydi. "Erkek arkadaşından bahsetsene biraz."
"Pardon? Onu evden kovdun ya, unuttun mu? Yarım saat bile olmadı." Kirpiklerini kırpıştırarak güldü. "İstersen çağırayım ve tanış ama geleceğini sanmam."
"Neden gelmesin?"
"Neden gelsin, ona 'bu gece onu yanımda istemediğimi' söyledim?" dedi samimi şekilde gülümseyerek.
"Sen çağırıyorsun. Gelmemesi saçma." Satoru ne dediğini söyledikten sonra fark ettiğinde gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.
"Çok tatlı."
"Ne tatlı?"
"Aldığın tatlı." Yui kıvırmaya çalışarak eline çatalını alıp tatlısını yemeye başladı fakat Satoru onun tatlıya dokunmadığını çoktan görmüştü.
"Ha, beğendin mi?"
"Evet, zevkin güzel. Kahve hariç."
İkisi de gülüşürken gergin ortamın dağıldığını hisseden adam daha rahat bir pozisyona geçti.
"Ceketini çıkartsana, üşüyor musun?"
"Yok, unutmuşum."
Kız ayaklanıp onun ceketini almak için yanına gittiğinde başparmağını dudağına uzatarak bir dakikadır bakıştığı kremayı sildi. Adamın mavi gözlerine bakıp kremayı yaladığında Satoru ellerinin, kulaklarının ve yanaklarının ısındığını hissetmeye başlamıştı.
Yui "Kızardın," dediğinde adam utanmaya başladığını yeni anlayarak çıkarttığı ceketi kıza uzatıp yüzünü başka tarafa çevirdi.
Yui onun ceketini kapının yanındaki askılardan birine astığında Satoru'nun geldiğinden beri salonunu dolduran kokusu yüzüne daha net çarptı. Belli belirsiz gülümseyerek arkasını döndüğünde Satoru'nun gözlerini ovuşturduğunu gördü. Yerine oturmak için ilerlediğinde adam ayağa kalkmıştı.
"Her şey için teşekkürler, gitmem gerek sanırım. Epey geç oldu."
Yui kaşlarını çatarak onun karşısına dikildi. Aradaki boy ve güç farkına rağmen Satoru'yu göğsünden ittiğinde kolayca koltuğa düşmüştü.
"Hey, hey~" Bir dizini adamın uyluğuna bastırarak yüzüne eğildi. "Nereye kaçıyorsun Kül Kedisi?"
"Yui, eve gitsem..." Gözleri, kızın git gide kendisine yaklaşan dudaklarına kaydı ve yutkundu. "Daha iyi olacak."
"Olmaz! Şurada arkadaşça konuşuyoruz fakat sen sürekli kaçmaya çalışıyorsun. Zorla mı yapmam gerek yoksa? Seni bağlamalı mıyım kaçmaman için?"
"Tamam, in. İn üstümden." Sesi istemsizce yükseldiğinde kız ciddiyetle geri çekildi ve kollarını göğsünde bağlayarak değerlendirir biçimde karşısında oturan, kırmızının her tonuna bürünen bedeni izledi.
"Cidden, ne için uğraşıyorum?" Kendi kendine konuşarak kapıya ilerledi. "İyi akşamlar Gojo Satoru, pardon! Sayın Rahip. Evimden defol git, açıkça kovuldun."
Satoru şaşkınlıkla ne yapacağını bilemeyerek oturmaya devam ettiğinde Yui sinirle güldü.
"Lan kalk git! Daha da yazma bana, yemin ederim seni gebertene kadar sikerim."
Satoru'nun evinden çıkmasını seyrettikten sonra kapıyı kapatırken sinsice dudaklarını yaladı.
"Güzellikle olmuyorsa zorla, Sayın Rahip."
~
Kitap hakkında, kısa bile olsa, düşünceleriniz:
Ve!
Ana karakter olan erkeğin pasif karakter olduğu kitapları mı yoksa aktif karakter olduğu kitapları mı daha çok seviyorsunuz?:
-black-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whore ✟ G. Satoru [✓]
FanfictionTokyo Kilisesinde rahip olan Gojo Satoru bir gün ilginç birisinden mesaj alır. ✟ *Text+Yazar Anlatımı* *+18 görsel ve içerik* *Manga ve animeden bağımsız* {02.02.2024...} {...13.03.2024} -𝖇𝖑𝖆𝖈𝖐-