kaşınma çağın

1K 86 40
                                    

Vücudumun her bir zerresinde attığını hissettiğim kalbimle nefesimi tuttum ve korkuyla gözlerimi Esra'ya çevirdim. O da durumun ciddiyetini kavramış olacaktı ki sesini kalabalık otobüste duyurabileceği kadar yükseltip "Emir!" diye bağırdı. Emir'in gözleri bizi bulduğunda telaşlı bir şekilde gözlerimle arkasındaki kapıyı gösterdim. Gözleri saniyelik olarak arkasına döndüğünde açık kapının önünde elindeki telefona bakan Sinem'i gördü ve hızla geri arkasını dönüp bana telaşlı bir bakış attı.

"Çağın, sıçtım." Kalabalık otobüste insanları yararak bizim olduğumuz tarafa gelmeye çalışırken aynı zamanda da otobüse binen Sinem'e suratını dönmemeye çalışıyordu. Hoş, Sinem Emir'i sırtından da tanırdı da neyse. En azından bunu akıl etmişti ve boş boş etrafına bakınmamıştı.

Sinem de en son kartını okuttuktan sonra vücudunu otobüse çevirip ilerlemeye başlamıştı. Esra'yla aynı anda yanımızda direğe tutunarak bekleyen insanların arkasına sığındık ve Emir'i telaşlı gözlerle izlemeye başladık. Bu saatten sonra bizim elimizden gelen hiçbir şey yoktu.

Emir'in bana adımla seslenişiyle birden gözlerim yuvalarından çıkacak kadar irileşti ve elimde olmayarak avucumu yüksek bir ses çıkaracak şekilde alnıma yapıştırdım. Ne yapıyordu bu çocuk?

Ne zaman bir şeye stres olsa ve nasıl kendini kırtaracağını bilmese, çareyi bende arardı. Alışmıştım artık bu huyuna ama Sinem'den zaten saklanmaya çalışırken adımı bağırması da hoş olmamıştı tabii. Tam Emir'in yanında duran kumral saçlı bir kızla göz göze geldiğimde kız önce bana, sonra Emir'e, en son da Sinem'e bakmıştı. Yüzündeki garip gülümseme beni şüphelendirse de yanlış görmüşümdür, diyerek çok da umursamadım.

Ancak o sırada kız hiç tahmin edemeyeceğim bir şeyi yaptı ve Emir'le Sinem'in arasındaki bir kişilik boşluğa girip elindeki buzlu kahveyi Sinem'in omzuna çarparak her yere saçarak döktü. O sırada da kalçasını dışarıya doğru çıkartmış, Emir'i tabiri caizse poposuyla sırtından itip otobüste birkaç adım ileri savrulmasına neden olmuştu. Şokla olanları izlerken Esra fırsattan istifade Emir'i bileğinden tutup çekmiş, aynı zamanda üstündeki kapüşonlunun şapkasını da Emir'in kafasına geçirmişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Önüne baksana!" Sinem'in bağırtısıyla beraber tüm otobüste birkaç saniyelik bir sessizlik oluştu. İnsanlar iki kızın ne yaptığını görmeye çalışıyor, aynı zamanda yerlere dökülmüş olan buzlara ve kahveye basmamaya çalışıyordu. O sırada şoför ağabey de bir eli direksiyondayken kafasını uzatıp arkada neler olduğuna bakıyordu. Yerlerden akıp giden sıvıyı gördüğünde adamın yüzü sinirden kıpkırmızı oldu.

"Kardeşim elinizdekilere sahip çıksanıza, batmış ortalık!"

"Abi sen hızlı sürüyorsun, ben n'apayım? Çarptı elim, döküldü işte. Yanlışlıkla oldu." dedi az önce göz göze geldiğim kız. Elini çantasına sokup biraz karıştırdı ve ambalajından anladığım kadarıyla mendil çıkarıp Sinem'in üzerini yavaşça silmeye başladı.

"Kusura bakma canım, aniden çıkıverdin önüme. Göremedim." Sinem hırsla kızın elindeki peçeteyi çekiştirdi ve kendi üzerini silmeye başladı. Aynı zamanda da sinirden dudaklarını parçalayacak derecede ısırmaya başlamıştı. Onun bu huyunu bilirdim, ne zaman canı sıkılsa hemen böyle davranırdı. Elimde olmadan yaptığımız şeyden dolayı pişman olduğumu hissettim. Her ne kadar aramız şu sıralar limoni olsa da canımdan çok sevdiğim kardeşimdi karşımdaki. Burak'ın yanına gitmek için sabah özene bezene hazırlandığına da şahit olmuştum.

"Aniden karşına çıkan ben değilim, sensin! Çekil önümden ya." Sinem titreyen sesiyle kızı omzundan ittirdi ve otobüste ilerleyip bize uzak sayılabilecek bir noktaya geçti. Tehlikenin biraz da olsa azaldığını hissedip derin bir nefes aldım. Kalbim gümbür gümbür atıyordu. Bakışlarımı Esra'yla Emir'e çevirdiğimde Emir'in yüzünün kireç gibi bembeyaz olduğunu gördüm. Ağzı şaşkınlıkla aralıktı. Gözleri ikimiz arasında mekik dokurken kendisini ittiren kıza kısa bir bakış attı ve hararetli hararetli bizimle konuşmaya başladı.

assignment | bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin