çağın, pezevenk bedenciye gülüyor

989 88 77
                                    

bölüm adı... aksoqmslsc
iyi okumalar 🏃‍♀️

***

"Aha gözleri kip kip etmeye başladı, uyanıyor herhalde."

Gözlerimi yavaşça araladığımda buğulu gözlerimin ardından önümdeki simaya baktım. Melisa gözlerini koca koca açmış bana bakıyordu. O sırada iki ayağımı da havada tutan Burak'a kaydı gözlerim.

Kulaklarım uğultulu duyuyordu her şeyi. Sanki dünyam yavaşlamış gibiydi. Kafamı soluma çevirdiğimde gördüğüm kaldırım taşıyla kaşlarım çatıldı. Hâlâ aynı kamelyada mıydık? Demek ki sandığımdan daha kısa bir süre baygın yatmıştım. Bir elimi güçlükle kaldırıp başımı ovuşturdum. İyice zonkluyordu şimdi. Hangi gerizekalı attıysa topu sağlam atmıştı. Dünyam şaşmıştı resmen, azraili öpüp geri gelmiştim.

"İyi misin kuzum? Geldin mi kendine?" dedi Melisa elini yüzümün önünde sallarken. Konuşursam içime kaçmış sesim çatal çatal çıkacağı için başımı salladım sadece. Doğrulmaya çalıştığımda Burak'ın tepeye diktiği ayaklarım yüzünden dikelemeden geri yatmıştım yere. Gözlerimi Burak'a dikip bırakması için birkaç kez gözlerimi kırpıp kaş göz yaptığımda ağzını aralayıp baktı bana. Anlamadığını fark edip gözlerimi büyüterek kaşlarımı kaldırdığımda yine boş boş baktığını fark ettiğimde tek gözümü kırpmaya çalışıp başımı salladım birkaç kez. Bir ayağımı pat diye bırakıp o eliyle ağzını kapattı ve "Melisa bunda beyin hasarı falan oluşmuş olmasın baksana yüzündeki her bir kas ayrı oynaşıyor." dedi.

Sinirimden birden "Bırak lan!" diye bağırdığımda sesim istediğim gibi sert çıkmamış, aksine incelip aynı zurna öttürüyormuşum gibi çatal çatal çıkmıştı. Burak'ın yüzü gülmemek için şekilden şekle girerken "Tamam oğlum bu kadar duygusallaşmana gerek yok bırakırız." dedi ve diğer ayağımı da serbest bıraktı.

Yavaşça yattığım yerden doğrulurken aynı zamanda da ikisinin de gözüne bakamıyordum utancımdan. Hem bayılıp kalmıştım hem de üstüne az önce benden çıkmış olabileceğine asla inanamayacağım o sesle konuşmuştum. Çok utanç vericiydi.

Yanımızda ellerini birleştirmiş öylece dikilen çocuğa değdi gözlerim. Kim olduğunu anlamaya çalışırken o da bana bakıyordu dümdüz. 'Hayırdır' dercesine başımı iki yana salladığımda cevap vermeyince "Ne bakıyorsun?" dedim bir yere çatmam gerekiyormuş hissiyle. Küçük sınıflardan bir çocuk gibi duruyordu.

"Abi ben kitabımı alacaktım."

"Ne kitabı?"

"Aldın vurdun ya abi."

Kaşlarımı çatmış neyden bahsettiğini anlamaya çalışırken Melisa girdi araya.

"Çocuğum biz onu başının altına koyduk pis yere değmesin diye, bekle az daha." dedi az önce başımı koyduğum yerdeki kitabı gösterirken. Yaşadığım farkındalıkla Burak'a kaydı gözlerim. Onu tokatlamak için kullandığım kitaptı bu. Onun gözleri de benim üzerimdeydi. Ellerimi yere dayayıp doğrulmaya çalıştığımda Melisa kollarımı tutup durdurdu beni.

"Dur, hemen kalkma. Burak, hadi bir koşu tuzlu ayran kap da getir içirelim." Burak'ın itiraz etmesini beklerken yalnızca başını salladı ve koşar adımlarla kantinin olduğu tarafa yöneldi. O ilerleyip gözden kaybolurken bakışlarım da sırtında takılı kalmıştı. Rüzgarla savrulan saçlarını izledim bir süre. Artık Burak göremeyeceğim bir yere gittiğinde Melisa'ya döndüm tekrardan. Boğazımı temizleyip "Sinem?" diyebildim sadece. Gözlerini kaçırdı ve gergin bir şekilde ensesini kaşıdı. Hâlâ sorgulayıcı bakışlarımın üzerinde olduğunu fark ettiğinde "Arkanı dönüp de bakabilirsin." dedi.

assignment | bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin