önceki bölüme bir göz atsanız iyi olur, aradan bayağı zaman geçmiş son bölümü attığımdan beri
***
İnsanların alınan bir sayıyla daha kendinden geçmiş şekilde bağırış seslerini dinlerken şu son on beş dakikadır yaptığım gibi öfkeyle derin bir nefes aldım. Sinirim hâlâ geçmemişti. Yanımda oturan Esra'yla Emir de normalden fazla sinirli olduğumu fark etmişlerdi ve ağızlarını bıçak açmıyordu.
Burak'la yaşadığım o olaydan sonra Esra'yla Emir'i sonunda bulabildiğimde onları bir güzel azarlamıştım. Emir alışık olsa da azarlanma işini genelde yapan Esra bile bana tek bir kelime edememişti. Haklı olduğumu biliyorlardı çünkü. Neymiş efendim, Emir kızdan çok korkmuş da Esra da garibine gittiği için hemen uzaklaşmak istemiş. Benim lügatımda arkadaşını satan etek giyerdi. Ha gerçi ikisine de etek giydirmeye çalışsam beni paramparça ederlerdi de, neyse.
Burak'ın aldığı bir diğer sayıyla tekrardan bir uğultu oluştuğunda sinirle dişlerimi sıktım. Ne kadar itiraf etmek istemesem de çocuk gerçekten iyiydi. Bu konuda bir kariyer düşünmesini anlayabiliyordum artık ancak Burak'a karşı ölsem yine kabul etmezdim, orası ayrı. Gözlerim Sinem'i arıyordu durmadan ancak kız yer yarılmıştı da içine girmişti sanki. Burak'ın maçını izliyor olmalıydı ancak hiçbir yerde yoktu. Acaba bizim burada olduğumuzu anlamış mıydı? Öyle bir ihtimal yoktu, değil mi?
Belime bağlamış olduğum cekete göz ucuyla baktığımda sinirle tekrardan ofladım. Emir'le Esra'nın da ara sıra cekete baktıklarını fark ediyordum. Muhtemelen sormak istiyorlardı ancak sinirli olduğum için sormaya korkuyorlardı. Şimdi onu sorsalar tekrardan patlardım zaten. Onların konuşmayacağına kanaat getirdiğimde kendim konu açmaya karar verdim.
"Nerede bu Sinem ya? Gördünüz mü?" Konuşmamı beklemiyor olmalılardı ki ikisi de anlık olarak irkilmişlerdi. Yine de onlara sinirimin biraz azalmış olduğunu fark ettiklerinde rahatladılar.
"Kanka ben geldiğimizden beri görmedim, yanlış maça falan gelmiş olmayalım biz? Emin misin o Burak'ın bu Burak olduğuna?"
"Eminim, çocukla konuştum diyorum size. Adımı nereden bilecekti yoksa? Sinem buradadır da nerede bilmiyorum işte. Aklınıza gelen bir şeyler var mı?" Esra kaşlarını çattı ve birden bana döndü.
"Kanka bir fikrim var ama hoş bir şey değil."
"Söyle sen."
"Bu yine soyunma odasına girmiş olmasın?"
Olurdu. Söz konusu Sinem'se aklınıza gelebilecek en kötü şeyin on misli yine olurdu.
Hızla ayağa kalktım ve elimdeki telefonumu cebime sıkıştırıp tribünlerde insan kalabalığının içinden yürümeye çalıştım. O sırada da Esra'yla Emir de ayaklanmıştı. Elimi düz bir şekilde onlara doğru kaldırdım ve "Gelmeyin." dedim. Sinem'i eğer bulabilirsem onunla baş başa konuşmam gerekiyordu. Umarım soyunma odasında bulmazdım ama. Bu çok korkutucu olurdu.
İnsanların arasından sıvışarak kendime yol açtım ve gördüğüm uzun koridorun soyunma odalarına çıkacağını umarak yönümü oraya çevirdim. Lavabo olduğunu anladığım birkaç kapıyı geçtikten sonra Burak'ın oynadığı takımın soyunma odasını bulduğumda birkaç saniye soluklandım ve kapıyı açmak için güç topladım. Elim bir türlü kapıya varmak istemiyordu, açtığımda orada gerçekten Sinem'i görmekten korkuyordum. Sinem uçarı kaçarı biriydi, bir dediği bir dediğini tutmazdı ve istediği şeyi elde etmek için yapmayacağı şey yoktu ancak artık bu yaptıkları tacize giriyordu ve ben onu daha fazla savunmak istemiyordum.
Derin bir nefes aldım ve kendime Sinem'in bundan sonraki herhangi bir hatasında onun yerine üstlenmeyeceğim konusunda bir söz verdim. Ne olacaksa olsundu. Kapı kolunu yavaşça indirip açtım ve tüm vücudumu içeriye sokmaktan korkup sadece başımı uzattım. Belki bu şekilde yakalanırsam bir arkadaşa bakacaktım sadece diyip kendimi kurtarabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
assignment | bxb
Teen FictionÇağın kaybettiği bir iddia sonucu bir dönem boyunca okulun yıldız basketbol oyuncusu Burak'ın ödevlerini yapmak zorunda kalır.