bölüm ismini üçüncü kez çağın içeren bir şey yaptığımı fark ettim...
***
Münire hariç hepimiz sokakta dizilmiş bildiğimiz ünlü bir hamburgercinin yolunu tutuyorduk. Münire bizimle gelmeyeceğini söyleyip koşar gibi ayrılmıştı yanımızdan. Pek haz etmediğini düşünüyordum bizden. Galiba.
Burak ve Eren biraz önümüzden muhabbet ede ede ilerliyordu. Esra ve Emir yanımda derin bir muhabbete girmişti. Tekrardan kavga çıkmasından korkuyordum çünkü duyduğum kadarıyla futbol konuşuyorlardı ve ikisi de aşırı fanatikti. Her derbi gecesi bir tutulurlardı birbirlerine. Eğer yanlış anlamadıysam da bu gece büyük bir maç olması lazımdı.
Sinem birkaç dakika önce telefonu çaldığı için karşı kaldırıma geçmişti ve şimdi de birisiyle hararetli hararetli konuşuyordu. Ne konuştukları anlaşılmıyordu ancak pek de hoş bir şey olmadığı belliydi. Daha sonrasında Sinem'den laf alabileceğimi düşünüp kafamın bir köşesine yazdım bunu. Ne tarz insanlarla muhatap olduğu beni de ilgilendirirdi sonuçta.
Ben ve Melisa ise yan yana konuşmadan yürüyorduk birlikte. Genelde konuşkan bir yapım olmadığı için ben bir konuşma başlatma girişiminde bulunmadım. Hem benim için hava hoştu, tek kelime etmeden saatleri devirebilecek bir bünyeye sahiptim. Melisa da öyle miydi bilmiyordum ancak şimdilik tek kelime etmeden yanımda yürüyordu öylece. Çok bir yolumuz da yoktu zaten, beş dakikaya varmış olurduk.
Gözlerimi karşıya diktim ve biraz önümüzde olan Burak ve Eren'in sırtını izledim bir süre. İkisinin de üstlerindeki okul formasından geniş omuzları belli oluyordu. Çok spor yapıyor olmalarına bağlıyordum bunu. İkisinin de boyları uzun olduğu halde Burak birkaç santim daha uzun gibiydi. Arkalarından öylece bakarken imrendiğimi hissettim hafiften. Fiziklere bak anasını satayım. Bizdeki de fizikti güya.
Burak'ın kahkahası kulaklarımı doldurduğunda gözlerim yandan görünen suratına takıldı birkaç saniye. Çocuğun kahkahası bile güzeldi. Bazıları şanslı doğuyordu sanırım. Hemen ardından Eren de boğulur gibi yüksek sesli bir kahkaha attığında herkesten konuşma sesleri kesildi. Telefonda yarım saattir bağıran Sinem bile susmuş iğrenircesine Eren'in sırtına bakıyordu şimdi.
Herkes de şanslı doğmuyordu galiba canım.
Eren'in sessizleşmesiyle herkes tekrardan önceki haline geri döndü. Yanımda artık futbol konusunu kapatmış okuldan birilerinin dedikodusunu yapan Esra ve Emir'e katılmayı düşünsem de vazgeçtim sonradan. Ben mi fazla takıntılıydım bilmiyordum ancak eğer ben de onlarla konuşmaya başlarsam herkes bir işlerle uğraştığı için ve artık ben de başka bir işe dahil olduğum için bu sefer Melisa tek başına kalmış ve dışlanmış olacaktı. Şimdiyse ikimiz de boş boş yürüyor olduğumuz için tek değildi. Muhabbet etmiyor olsak da. Saçma olsa da kafamın işleyişi böyleydi. Ayıp olacağını düşünürdüm mantıksız bir şekilde.
Neyse ki Melisa bu kafamda dönen garip kanıların farkında olmadan benimle konuşma başlattı ve "Burak'la arkadaşsınız herhalde." dedi. Konuşmasıyla ona döndürdüm gözlerimi. Kahverengi gözlerini bana dikmişti şimdi. Bu kızda bana garip gelen bir şeyler vardı. Özellikle de gözlerinde. Kötü bir anlamda değildi tabii, sonuçta hiçbir yükümlülüğü olmadığı halde bana yardım etmişti. Ancak yine de garip bir şeyler vardı yani. Sanki benim haberim olmayan bir şeylerden haberdar gibi bakıyordu bazen. Gözlerimin içine bakıp kafamın içinden geçen her şeyi çözebilecek gibiydi. Bunun doğru olmadığını da biliyordum elbette. Eğer gerçekten öyle olsaydı her yüzüne baktığımda içimi saran suçluluk duygusunu da hissederdi ve ne kadar aşağılık bir insan olduğumu anlardı.
Ne zaman o soyunma odasında yaşananlar aklıma gelse kendimi parçalayıp bedenimden kaçacak gibi hissettiğim için başka şeyler düşünmeye karar verdim ve sorduğu soruya yönelttim düşüncelerimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
assignment | bxb
Teen FictionÇağın kaybettiği bir iddia sonucu bir dönem boyunca okulun yıldız basketbol oyuncusu Burak'ın ödevlerini yapmak zorunda kalır.