O insanlarla karşılaşmamın üstünden iki gün geçmişti. Bu iki gün boyunca olabildiğince insanları ve garip davranışlarının nedenini düşünmeden geçirmiştim. İnsanlarla yaşamak fikri pekte hoş gelmiyordu. Kurtlarla beraber mutluydum hem dillerini bile bilmiyordum ayrıca beni bi tehdit olarak görüyor olabilirlerdi.
Sabah uyandığımda dışarıdaki rutin haline getirdiğim tuzakları kontrol etmek, okçuluk denemeleri yapıp birazda gezecektim. Ayrıca bugün çıkmış olan bitkilerden, ağaç kabuklarından toplayıp ilaç yapacağımı hatırlayarak keyifle yataktan doğruldum.
Daha önce okuduğum kitaplar burada çok işime yarıyordu. Ayrıca babam dünya çapında tanınan bi şef olduğu için yemek yapmayı biliyordum. Bir süredir yediğim et ve diğer besinler tuzsuz ve baharatsız olduğu için çok sası geliyordu bunu her ne kadar bulduğum bitkilerin tadları ile daha iyi hale getirsem bile hâla tuzsuz olmasından dolayı istediğim lezzeti tutturamıyordum.
İşin iyi yani dün kurtlarla gezerken bulduğumuz bi su gölünün tuzlu olduğunu farkedince çok sevinmiştim. Bu yüzden de bugün hem oraya gitmek hemde biraz bitki toplayıp bir kısmıyla ilaç yapıp geri kalanını ise baharat olarak kullanarak uzun zamandır hayalini kurduğum yemeğe kavuşacaktım.
Sadece düşüncesi bile ağzımın suyunu aktırken aceleyle mağaranın girişini kaplayan şelaleden yüzümü yıkayıp buz gibi suyun beni kendime getirmesini sağladıktan sonra bi heyecan üstümü giyinmeye başladım. Benim bu enerjik halime karşı yavrularda heyecanlanmış ayakta kuyruklarını sallarak heyecanla bi oraya bi buraya gidiyorlardı. Mağara geniş olduğu için gidecekleri alan boldu.
Sonunda hazırlanmam bittiğinde çantamı da alarak dışarıya çıktım. Kurtlarda benim ardımdan dışarıya çıkarken heyecanla kayaların üstünde seke seke gölün kenarına varmıştım.
Arkamdan gelen Kurtlarda kenara varınca Kunçuy'un üstüne binerek tek tek tuzakları kontrol edip tuzaklardan yakaladığım avların yarısını kurtlara sabah kahvaltısı olarak vermiş kendimde yazdan hazırladığım kurutulmuş etlerden yemiştim.
Sonunda tuzakları kontrol etme işi bitince geri kalan işlerimi de bitirip yazın bulduğum sukabaklarından yaptığım mataralara tuzlu sudan doldurup geri mağaraya döndüm.
Mağaraya yaklaştıkça kurtların tedirgin olduğunu anlayınca sırtımdaki yayı hazırlayıp olası bi tehdide karşı kendimi korumak için Kunçuy'un sırtına iyice gömülüp ordan etrafı gözlemeye başladım.
Mağaranın önüne gelmemizle kurtlar saldırı pozisyonu alırken ben gördüğüm teslim olur gibi ellerini kaldıran bedenle kurtları durdurup Kunçuy'un üstünden indim.
Karşımdaki adama tek kaşımı kaldırıp bakarken oda yavaşça bi adım bana doğru yaklaştı. Onun bu hareketiyle kurtlar tekar eskisi gibi hırlayıp adamı tehdit ederken adam bi adım daha atmanın tehlikeli olduğunu anlamış olacak ki yavaş hareketlerle iyice eğilip selam verdi.
Bu hareketi beni şaşırtırken üstünü incelediğimde deriden yapılmış ve sıcak olduğu belli olan kıyafetler giyiyordu üstünde bulunan kıyafetlerdeki süslemeler onu en son gördüğümde yoktu. Bu şaşalı süslemeler güçlü bi ailede olduğunun kanıtı olabilirdi. Ama neden burdaydı?
Beline bağlı olan bıçağı görmemle bir iki adım gerilerken gözleri üstümde olan nereye baktığımı anlamış olacak ki onunda gözleri panikle açıldı. Eliyle dur işareti yaptıktan sonra bıçağı eline almasıyla kurtlar daha sesli hırlarken bende geri ilerlemiştim. Genç aceleyle eline aldığı bıçağı havaya kaldırıp kendinden olabildigince uzağa fırlattı. Ardından da yavaşça ayağa kalkıp temiz olduğunu göstermek için olsa gerek ellerini iki yana açtı.
Temkinli adımlarla adama yaklaşırken olası bi duruma karşı bende elimi cebime atıp çakımı çıkartmıştım adamın yanına gelmemle yavaş yavaş üstünü arayıp ardından da temiz olduğuna kanaat getirdikten sonra kurtlara susmalarını işaret edip çocuktan uzaklaştım.
Amacının bize zarar vermek olduğunu sanmıyordum o yüzden ne yapacağı beni pek ilgilendirmezdi.
Onu umursamadan mağaraya doğru ilerledim. kurtlarda arkamdan gelirken arkada kalan gencin kendi dilinde bişeyler demesiyle durup ona döndüm.
Çocuk eliyle kendini ve beni göstererek bişeyler anlatmaya çalışırken dediklerinden tek kelime bile anlamamıştım.
Bir süre çocuğun yüzüne boş boş bakmamla benim anlamadığımı anlamış olacak ki derin bi nefes vererek önüme geldi. Kurtlar onun bu hareketine tekrar hırlarken çocuk onlara aldırmadan koca cüssesiyle tekrar önümde eğildi.
Daha önceden de farketmiştim ama bu insanlar benden baya uzundu. Geçmişte de aslında gelecekte demek daha doğru olur sanırım bilemiyorum yaşıtlarıma nazaran daha kısa olduğumu kabul etsemde bu adamların hepsi dev gibiydi ki şu ana kadar aralarında gördüklerimin içinde de en uzunu buydu yani adamın boyu resmen XXL'dı. Önümde egilmesine rağmen omuzlarıma gelmesi de bunun bi kanıtıydı.
Ben adamın boyuna takılı kalmışken eğilmiş bana beklentiyle bakan adamla kendime geldim. Harbi neden eğilmişti ki bu adam?
Ne yapmam gerektiğini anlamadığım için sadece omzuna dokunmakla yetinip kalkmasını işaret edip bi adım geri çekildim.
Adamın omzuna dokunmakla ne anladı bilinmez heyecanla kalkıp kendi dilinde bişeyler zırvalamaya başladı.
Adamın heyecanlı heyecanlı söylediği şeyleri anlamazken akimdaki tek soru adamın deli olma ihtimaliydi.
Onu pek umursamadan geri mağaraya ilerlememle biraz ilerledikten sonra iyice rahatsız olmuştum. Neden beni takip ediyordu ki?
•••
Bitti Allah'ım sonunda çok mutluyum 🥹🥹🥹
Bölüm nasıldı?
Bi türlü sonuca bağlayamamıştım saçmaladım mı acaba sonuca bağlamaya çalışırken?
Saçma yerler veya yazım yanlışları varsa haber verin lütfen. Ve bolca yorum yaptığınızı umuyorum 😘 kendinize iyi bakın.
A bide haber verdim mi bilmiyorum ama Vendetta'nın iki bölümü yayınlandı. Okumak isteyenler orayada bakabilir. Kendinize iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri (Mpreg)
Historical FictionGenç adam yavaş yavaş gelen şuuru ile göz kapaklarını aralayıp görüşünü netleştirmeye çalışsada bir süre bunu başaramamış ama buna rağmen yerden destek alarak kalkmaya çalışmıştı. Hafif o hafif doğrulurken görüşü ve bilincide yerine geliyordu. Etraf...