Yorum yapın
Bu garip yerde uyanmamın üstünden neredeyse bir ay geçmişti. İşin garip tarafı bu sürede kimse beni bulmaya gelmemişti, beni bulmaya gelmeyi bırak buraya gelen giden de yoktu. Oysaki kamp yapmak için harika bir yer. Ve en enteresan durumsa daha önce de farkettim gibi heryer sanki hiç insan eli değmemiş gibi.
Burada kaldığım süre boyunca ilk bir hafta boyunca sadece hayatta kalmaya odaklandım. Yiyebileceğim bitkileri tespit edip onların üzerinde çalıştım, etrafta bulduğum malzemelerden kendimi koruyabilecek aletler, hayvanları yakalamak içinse küçük tuzaklar yaptım. Ayrıyeten artan boş zamanlarımı ise etrafı keşfedip bulunduğum yeri anlamaya çalışmakta ve okçuluk becerilerimi geliştirmekte kullandım.
Bir süre sonra kimse beni bulmaya gelmediği için burada ne kadar kalacağım konusunda endişelenip yakaladığım hayvanların etlerini kurutmak için düzenek kurdum.
Şu ana kadar hayvanların hem etleri hemde derileri ile bir sürü şey yapmak için bolca vaktim vardı. Bi tarafım buranın neresi olduğunu ve buraya nasıl geldiğini hâla sorgulasa bile diğer yanım sadece etrafın tadını çıkartıyor ve sonsuza kadar burda kalmak istiyordu.
Ne kadar burada bişeylerle uğraşmak zorlasa bile bu iş hoşuma gidiyordu. Yıllarca süren kafes hayatım sonunda sona ermişti.
Sabah çağlayandan gelen su sesiyle uyanmak kesinlikle insana ayrı bi enerji veriyordu. Bitki yaprakları ve hayvan derileriyle yaptığım yataktan kalkınca ilk işim şelalenin önüne gidip yüzünü yıkamak olmuştu.
Soğuk suyun etkisiyle kendime gelince geri içeriye dönüp dünden yıkayıp astığım siyah yarım atletimi alıp üstüme geçirdim. Hafif çıkık göğüslerim belli olmasın diyerek annem her zaman sıkı yarım atlet giydirirdi. Aslında eskiden ne kadar sevmesem bile yanımda olması çok iyi olmuştu. Burası acayip sıcaktı ve ben buraya gelmeden önce full kışlık havaya uygun giyinmiştim yani eğer atlet yanımda olmasa sanırım şu an yanıyor olurdum. Buraya geldikten bi gün sonra atletin üstünde birkaç oynama yaparak sıkmasına engel olarak daha rahat hale getirmiştim.
Aslına bakarsanız o sırada üstümde bulunan sweati kesebilirdim ama burda kışların nasıl geçtiği hakkında hiçbir fikrim olmadığı için bu pekte doğru bi karar olmazdı büyük ihtimalle.
Hem bu sayede sweatin içinede yaprak doldurarak onuda yastık olarak kullanmaya başlamıştım.
Mağaranın içinde biraz dolaştıktan sonra çantama gerekli malzemeleri de alarak dışarıya çıkıp yemek için etrafta dolaşmaya başladım. Babam ünlü bi aşçı olduğu için az malzemeyle bile harika yemekler yapmayı öğrenmiştim.
Bi yandan sıkıntıdan şarkı mırıldanarak etrafta dolaşırken bi yandan da kafamda geçtiğim yerlerin haritasını çıkartmaya çalışıyordum. Sonunda önüme çıkan kayalık bölgenin arasında gözüme çarpan böğürtlenlerle aceleyle kayalara tırmanmaya başladım. Buraya geldikten sonra zaten esnek olan vücudum daha da esnek bi hale gelmiş kilolu olmasam bile hafif olan göbeğimin yerini düz bi karna bırakmıştı.
Kayaların üstünde bi oraya bi buraya sıçraya sıçraya bitkiye yaklaşırken yan taraftan duyduğum dal sesiyle durup oraya bakmamla bana dönük kahverenginin en güzel tonuna sahip olmasına rağmen öfkeyle dolu gözlerle göz göze gelmiştim. İstemsiz bi adım gerilerken. Oda hırlayarak üstüme atladı. Son anda dengemi kaybedip yere düşmemle saldırısından kaçmış oldum. Tekara kafamı kaldırıp bana saldıran hayvana bakmamla tekrar saldiracağını anlayip hemen yan yuvarlanıp yanımda bulunan kayaların boşluğuna attım kendimi.
Hayvan bir iki kez pençesi ile bana ulaşmaya çalışsa bile kayalar buna izin vermiyordu. Bense o her saldırmaya çalıştığında altımdaki taş zemine olabildiğince kendimi yapıştırmaya çalışıyor hareket etmemek için elimden geleni yapıyordum. Göğüs kafesim yoğun adrenalindan dolayı hızla inip kalkıyor kilometrelerce koşmuş hissi uyandırıyordu. Anlımdan dökülen soğuk terler şakaklarımdan kayarak taş zemine düşerken ben korkuyla üstümdeki hayvana bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri (Mpreg)
Ficção HistóricaGenç adam yavaş yavaş gelen şuuru ile göz kapaklarını aralayıp görüşünü netleştirmeye çalışsada bir süre bunu başaramamış ama buna rağmen yerden destek alarak kalkmaya çalışmıştı. Hafif o hafif doğrulurken görüşü ve bilincide yerine geliyordu. Etraf...