Evi ve tüm sokağı saran sessizlik, karanlık ürkütücüydü. Sokak, köpeklerin havlama sesleri ile kaplıydı. Bu gibi olaylar beni hep korkutmuştu. Böyle olduğu zaman genellikle Louis'in yanına gidip onu uyandırırdım. Yanına sokulup uyumaya çalışırdım. Yine aynı şeyi yapmak için odasına yönelmiştim. Yine bir havlama sesi ile adımlarımı hızlandırıp bir an önce Louis'in yanına gitmek istiyordum. Kapıyı açtığım zaman yatağın hiç bozulmadığını gördüm. Louis gelmiş, telefonunu bırakıp gitmişti. Fazlasıyla sinirlenmiştim. Nereye gidebilirdiki bu saatte... Yine hızlı adımlarla evden çıktım. Sokaktan geçen ilk taksiye bindim ve beni en yakın bara götürmesini söyledim. Böyle bir durumda sadece bara gidebilirdi.. Barın önünde durduk ve hemen içeri girdim. Barmen masasının önünde ki sandalyede oturan birisi vardı. Önünde büyük bir şişe ile oturuyordu. Bu Louis'di. Yanındaki sandalyeye oturdum ve beni fark etmesini bekledim. Bir süre sonra kafasını kaldırdı ve bana baktı. Gördüğü zaman gözleri açıldı. Şaşkınca bakarken konşmaya başlayacaktı. Ona fırsat vermeden konuşmaya başladım:
-Sen ne yaptığını sanıyorsun?
-Bana hesap sormaya mı geldin? Yaşadıklarımı tahmin edemezsin Arthur.
-Hayır, içmenin sebebi yaşadıkların değil. Pes ediyorsun.
-Arthur başlama lütfen.
-Neye başlamayayım? Haklı olduğumu sende biliyorsun.
-Kafamı dağıtmak istiyorum sadece.
-Kafa dağıtmak için başka şeyler de yapabilirsin.
-Arthur, bu kadın beni bırakmıyor! Her gece, her an aklımda bana yaptıkları canlanıyor. Gece rüyalarıma giriyor. Uyuyamıyorum bile. Bana vurduğu tokatlar, hakaretler hep aklımda. Attığı o milyonlarca tokattan birisini hatırlıyorum ve irkilerek uyanıyorum. Sanki gerçekten vurmuş gibi. Beni hiç bırakmıyor...
Bunları anlatırken gözleri dolmuştu. Ağlamamıza az kalan bir sürede konuşurken sesimiz değişir ya, boğazımıza bir şey olur. Aynısı ona şimdi olmuştu. Bana da aynısı olmuştu ve gözlerim dolmuştu. İçkisinden bir kaç yudum aldıktan sonra konuşmasını sürdürdü:
-Ee, ne yaptınız?
-Ç-çok bir şey değil..
-O kadın moralini bozdu mu?
-Bir az. Sorun değil, aslında hepsinden daha farklı şeyler oldu. Yarın anlatırım.
-Şimdi anlat lütfen, beni merakta bırakma.
-Şu an iyi değilsin ama..
-Anlatmazsan meraklanacağım ve onca sıkıntının arasında bir de o eklenecek ve uyuyamayacağım. Sonra dersleri anlamayacağım ve işte yemek götürürken uykusuzluktan..
-Tamam! Sus, sakın söyleme.
-Pekala, konuş o zaman.
-Brian bizim gibi..
Gözleri yine beni karşısında bulduğu gibi açıldı.
-Ne? Ne dedin? Ciddi olamazsın!
-Bu bir şey değil..
-Yoksa..? Yattın mı hemen adamla?
-Saçmalama, tabi ki hayır! Sadece.. Ellerimizi yıkadıktan sonra çıkarken yakınlaştık ve öpüşecektik..
-Ee, sonra ne oldu? Kısım kısım anlatma be!
-Angelica gelip banyonun kapasını çaldı.. Ama Brian dayanamayıp beni öptü.
-Ciddi olamazsın, şu an moralim baya bir iyi oldu.
-Dalga geç sen!
-Tabi ki de! Bundan uzun bir süre kurtulamayacaksın!
-Hadi eve gidelim, uykum var benim..
-Benimde geldi..
-Eve kadar sızmazsın umarım..
Bira şişesini masaya bırakıp motora yöneldi.
-Hadi ama, seni bütün gece bekleyemem!
Yarım saat sonra eve gelmiştik sonunda. Binaya girer girmez Louis sızmıştı. Kapının önüne geldiğimiz zaman açık olduğunu gördüm. Fazlasıyla korkmuştum. Louis'i odasına götürdükten sonra evin eşyalarını kontrol ettim. Her şey yerindeydi. Korku ile Lou'nun odasına gittim. Kolunun üstüne uzanıp ona sarılarak uyudum.
![](https://img.wattpad.com/cover/38996471-288-k216638.jpg)