" Kışıma yaz getiren kadın sendin."
Almila Altan
Gözlerimi açtığımda, üstümde Miran'ın montu vardı. Yüzümde ister istemez gülümseme oldu. Ön koltuğa baktığımda kafasını cama yaslamış uyuyordu. Yağmur dinmişti. Oturur pozisyona geldiğim anda yanlışıkla ses çıkardım. Miran uyandı. Gözlerini avuşturdu.
" Günaydın." dedi uykulu bir sesle.
" Günaydın, nasılsın?" dedim .
"Boynum ağrıyor ama iyiyim."
" Bende iyiyim. Sana orada kalma demiştim. Boynun tutulmuş." dedim , omuz silkti. " Bir şey olmaz. Korkuyordun. Ben şu çekiyor mu diye bir daha bakim." dedi. " Bende geleyim, korkuyorum tek." dedim. " Tamam gel, dikkatli ol." Arabadan beraber inmiştikArkama baka baka yürüyordum, sonunda bir büyük taş gördük. " Şu taşın üstüne çıkıcam." dedi korkuyla ona baktım. " Dikkatli ol." dedim kafasını salladı ve o taşın üstüne çıktı. Onu bekliyordum , bir yanda da etrafta bakıp duruyordum Üşüyordum, ellerim buz gibi olmuştu. Miran'a baktım, üstü çamur olmuştu. Kaşına çamur bulaşmış, burnu kıpkırmızı bir haldeydi. Üşüdüğü çok belliydi. Titriyen elleri telefonu tutuyordu , Arda ile konuşuyordu. Aramayı bitirip yavaşça taşın üstünden indi." Arda ile konuştum Geliyor," dedi Miran.
" Sonunda."
" Üşüyor musun?"
" Üşüdüm biraz."
Ellerindeki eldiveni çıkarıp bana verdi. Ellerime geçirdim, deli gibi titriyordum.Arabaya doğru yürümeye başladık.
Ağaçtaki su damlaları yüzüme düşüp duruyordu. Arabayı görünce yüzümde gülümseme oluştu. Arabanın içine oturduk , arabanın klimasını açmıştı. Yüzüme vuran sıcaklık uykumu getiriyordu. Ellerim ısınmıştı ama titremem durmuyordu. Miran' a bakışlarım döndü. Yorgundu, sanırım uyumamıştı. Gözleri kıpkırmızı bir haldeydi. Çantamı titreyen ellerimle aldım, ıslak mendil çıkardım. Ona uzattım, gülümseyerek aldı. Kaşındaki çamur silmişti.Aklıma gelen fikirle telefonumu çıkartım." Bu anın fotoğrafını çekelim, ilerde güleriz." dedim." Olur." Telefonu bize yasladım. Onun uykusuz ya da yorgun gözleri bana bakarken parlıyordu. Benim karmaşık saçlarım, gözlerimdeki yorgunluk apaçık belliydi. İkimizde gülümsüyorduk, fotoğrafı çektim. Miran bana baktı , gözleri durgun, yüzündeki gülümseme genişlemiş bir şekilde bakıyordu. Zamanlayıcı ayarladım , ona doğru döndüm ve fotoğraf çekildi. ikimizin de kalbi hızlandı, ikimiz de sustuk.
Ben bakışlarımı kaçırıp önüme döndüm, arkama yaslandım. Miran'a bakamadım çünkü korktum. Bu hisse kapılmaktan, kapıldıktan sonra paramparça olmaktan. Ne o konuştu ne ben. Saatler sonunda araba camına vurma sesi geldi.O tarafa döndüğümde Arda karşımda duruyordu. Kapıyı hemen açtım,
" Sonunda geldin."
" Evet yenge, geldim." dedi. Miran, Arda'nın dediğine güldü. Arabadan inip Arda'nın arabasına geçtim. Miran ve Arda bavulları getirdi , bagaja koydu. Arka tarafta onları bekliyordum. Miran yanıma oturmuştu , Arda öne. Araba çalışmaya başlayınca yüzümde tebessüm oluşmuştu. Ağaçlar gittikçe azalmaya başladı sonra sahil görünmeye başladı.Kırmızı ışık yandığın da durmuştuk. Bir bebek ve anne gördüm. Bebek annesine dokunuyordu, kadın gülümseyerek ona bakıyordu. Canım yandı, canım çok yandı. Bu hissi asla yaşamıyacaktım. Alıştım sanmıştım, ben o yara kolay geçer sandım. Olmayan bir şey için üzülmem sanmıştım. Bebeğimin olmayan bir mezarı vardı kalbimde.
Hayat bana bu yara için elime bir iplik vermişti ve ben o ipliği canımı yaka yaka dikmeye çalıştım. Şimdi kanayamazdı, şuan olmamılıydı. Annesi onun ellerinden öpmüştü, kokusunu içine çekmişti. Karnımdaki ellerimi sıktım, boğuluyordum. Bebeğimin olmasını , onu koklamak, bunu yaşamak için neler vermezdim ama gerçek şuydu; imkansızlık.
Aslında o an anladım ; yaramın izi olmayacaktı çünkü en derinlerde hep açık şekilde kalacaktı. Küçük bir çocuk gördüğümde, hamile birisini gördüğümde, bebek ve bebek kıyafetleri gördüğüm her an içim paramparça olacaktı ve bunu kimse fark etmeyecekti. Kimsenin fark etmemesi daha çok yara açıcaktı. Günden güne ruhuma işlenen bu yara ,artık insanların fark etmesini sağlıcaktı. Sorucaklardı,
" Ne oldu?" diye. Peki ya ben nasıl anlatacaktım ,içime bile sığmayan acımı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Tatlı Tebessümü
Teen FictionHastalığı nedeniyle kimseye dokunmayan adam ve psikolog kız. Miran her şeyden vazgeçtiği zaman Almila karşısına çıkar ve bir umut doğar. Miran bu umuda tutunur, tutulur. Almila ve Miran arasında sıralar vardır. Hastalıklar, hayaller, yaşanmışlıklar...