"Papatyalar ölünce kokarlar."
Miran Arslan
Küçüklüğümden beri hayatta yanlız olduğumu öğrendim. Çocuk yaşta öğrendim, içimde onca fırtınaya rağmen gülümsemeyi ve bunu bana babam öğretti.Babam beni desteklemedi , yere düştüğümde kalkmayı öğretmedi . Sadece aç karnımı doyurdu. Babanın vermediği destek , bir insan için her zaman yarım kalmışlığı hissettirir.
Babamın yarım bıraktığı hiç bir şey tam olmadı. Babamın bıraktığı acıyı hep susturdum. Aslında ne acılar vardı , susturulup ıssız bir yere koyulan. O yara ıssız yer de günden güne ruhuna işleyecekti ve canın yandığında ilk gördüğün şey o yara olacaktı. Tıpkı silahla vurulduktan sonra o an ,o şokla hissetmeyip bir kaç dakika sonra hissetmek gibi. O yarayı diktikten sonra iz kalır ve o iz hayatın boyunca o acıyı hatırlatır.
Susturduğum acıların sonunda bir kıza aşık oldum ya da öyle sandım.Bade, kendisinin beni çok sevdiğine inandım. Oysa asla beni desteklemedi , yıktı, döktü ama ben ondan hiç vazgeçmedim. Tasarım yaptığım zamanlar her zaman 'Onur daha güzel yapıyor ' derdi, ben ise sadece susup çizmeye devam ederdim. Onur' un başarı olduğu zaman beni küçümserdi , onun daha popüler olduğunu söylerdi ve ben hayallerimi ona anlattım .Hayallerimi anlattığım kadın, başka bir kişiyle hayal kuruyormuş...
Hayatımın bana darbe vurduğu dönemde aldatıldım. Aşk öyle bir canımı yaktı ki ,toparlanacak nefesim yoktu sanki. Toparlandım dediğim anda her şey tozla duman oldu. Hislerim yoktu, hislerimi bir kadında harcayıp aşka inancımı kaybettim, kendimden bile vazgeçtim. Aşkın umutsuzluğuna kapıldım, öyle bir umutsuzluktu ki, bütün umutlarımı hayallerimi aldı benden sanki. Onun uğruna sabaha kadar gözlerime uyku girmediği günün sabahı ,Bade' nin düğün haberini aldım . İçimde kopan fırtına vardı ama o gün bana bunu diyen Arda'ya gülümsemiştim.
O düğün günü geldiği zaman karşısına geçtim. Her zamanki gibi ben onu gördüm ama o beni görmedi. Yanına yaklaşınca beni fark etti. Oysa ben on kilometreden tanırdım; hayal kırıklığımı.
Tek bir soru sordum ona,"Beni boş duvara bile bakıp gözlerim dolduracak hale getirmenin sana ne faydası oldu? " Benden ayrılsa bu kadar canım yanmazdı ve cevabı, " Hiç." olmuştu. Beni paramparça etti, hislerimi aldı, gözlerimde ki ışıltıyı aldı. Sadece bir hiç için miydi?Düğün bitene kadar hayallerimi yıkan kadının mutluluğunu izledim. O gün anladım bizim aramızdaki fark şuydu; ben hislerim yüzümden severken, o beni sadece çevrem yüzünden yanımda durdu. Yanımda olmaması hayatımda hiç bir şey değiştirmiyordu, zaten hiç yanımda olmamıştı ki...
O gece hislerimi nereye koyacağımı düşündüm, uyuyamadım. Bir günde hislerimi kaybettim ben , hiç var olmamış gibi. Aldatan oydu, kaybeden oydu. Peki ya ben neden bir gece de paramparça oldum?
Bir ay geçmişti, o gün söz verdiğim şeyi tutmak için gittim. Arkadaşımın yaptığı resimleri, tabloları sattığı yere davet edildim. Bugün bittiğinde intihar edecektim çünkü yaşamaya ümidim yoktu. Ölmüş bir bedenin ,yaşamaya çalıştırmak anlamsızdı.
O gün hazırlandım, o yere gittim. Arkadaşıma selam verip içeri geçtim. Tablolara bakıyordum, etrafta ağır kokular ve boya kokuları ile doluydu.Tablolara bakarken bir koku vardı; kiraz çiçeği kokusu. Onca koku arasında buram buram kiraz çiçeği kokusu vardı. Arkamı döndüm; sarı saçlı, kafasında siyah renkli bir toka olan kadın vardı. Saçları dalgalı , üstünde beyaz bir elbise vardı . Herkes bugün siyah giyinmişti sanki. Sanki onca kişinin arasından tek renk oydu.
Tablolara bakıyordu, arkamdan ayrılıp diğer tabloları bakmaya devam etti. Gözleri parlıyordu, yüzünde gülümseme vardı. Bir insan nasıl bu kadar güzel kokuyordu? Göz göze geldiğimizde utanarak gözlerini kaçırdı. O an gözlerine tutuldum. Derler ki ; bir insanın eğer gözlerine tutulursanız , ruhunuz sonsuza kadar ona ait olucağını söylenir. Ben o gün ona ruhumu teslim ettim, bir daha hiç almamak üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Tatlı Tebessümü
Novela JuvenilHastalığı nedeniyle kimseye dokunmayan adam ve psikolog kız. Miran her şeyden vazgeçtiği zaman Almila karşısına çıkar ve bir umut doğar. Miran bu umuda tutunur, tutulur. Almila ve Miran arasında sıralar vardır. Hastalıklar, hayaller, yaşanmışlıklar...