Jungkook
Pastanenin önündeyim
Ve kök salmış bir durumdayımTaehyung
Yolda kedi buldum
Bacağı kırık galiba
Gel ve kurtar 🥺Jungkook
Neredesiniz?Taehyung
200 metre ilerle ve sola dön
Çabuk gel
ÇOK BAĞIRIYOR
Of
Ağlayacağım şimdi
Çok canı acıyor 😭Jungkook
Sakin ol
Geliyorum⏳
Taehyung telefonunu cebine koydu. Hemen ardından Jungkook yanında belirdi. Koşa koşa yanına gelmişti. Odak noktası önce Taehyung oldu, sonrasında yerde yatan kediye baktı.
Turuncu renginde bir kediydi. Jungkook'u görünce adeta yalvaran gözlerle ona bakıyordu. Onunla canı vardı işte, konuşamasa da belli ediyordu bazı şeyleri. Jungkook eğildi ve kedinin bacağına dikkat ederek onu kucağına aldı. Kedinin başını okşadı.
"Biraz daha dayan, iyileşeceksin."
Kediye öylesine güzel fısıldadı ki, kedinin bağırması kesildi. Taehyung'un gözleri parlıyor ve hayatının aşkına bakıyordu. Çok farklı bir adamdı Jungkook. Ona aşık olduğu için pişman değildi.
"Hadi, gidelim," dedi Jungkook, Taehyung'a. Taehyung başını usulca salladı.
Yolda giderken sessizlik hakimdi. Telefondan koşması kolaydı Taehyung için. Yüz yüze geldiklerinde iki kelimeyi bir araya getirmesi onun için imkansızdı. Fakat sessizliğin son bulması için konuşma kararı aldı.
"Sen gelmeden önce çok bağırıyordu."
Jungkook gülümseyerek kediye baktı. "Ona verdiğim güveni kabul ettiğinden." Haklıydı. Kediye iyileşeceksin derken ses tonu bile bunu hissettiriyordu. Başka bir şey konuşmadan en yakın veterinere uğradılar.
Kediyi aldılar ve gerekli şeyleri gerçekleştirdiler. Bu sürede Jungkook ve Taehyung veterinerdeki koltuklarda oturuyorlardı. İkisi de birbirine bakmıyordu. İçeriye veteriner girdi. Taehyung meraklı bakışlarla veterinere baktı. "O iyi mi?"
"Evet, şu an durumu iyi. Yapılması gereken tüm işlemleri hallettik. Bir süre misafirimiz olacak. Girişe kişisel bilgilerinizi girersiniz. İyi günler."
Taehyung veteriner karşısında eğildi. "Teşekkür ederiz, iyi günler."
Jungkook'un bakışları sadece Taehyung'un üstündeydi. Eşyalarını aldı ve kapıya doğru ilerledi. "Onu duydun, iyiymiş. İyileştiğinde alırım, aklın kalmasın. Gidelim mi?"
Taehyung da çantasını aldı ve Jungkook'un peşine takıldı. Veterinerden çıktılar ve Jungkook'un telefonu çaldı. Telefonu açtı ve, "Tamam, geliyorum," dedi. Telefonu kapattı ve Taehyung'a baktı.
"Ders işi mümkün durmuyor, özür dilerim. Telafi edeceğim. Ama şu an gitmem gerekiyor."
"Kötü bir şey mi oldu?"
"Yugyeom'un annesi kriz geçiriyormuş yine. Genelde bu tür durumlarda beni görünce sakinleşiyor, aklına Yugyeom ile olan güzel anılarım geliyor. Özür dilerim Taehyung, gitmem gerek."
Taehyung'un kalbi sıkıştı. Bu tabloya sebebiyet olmanın verdiği vicdan azabını çekti. "Sorun değil Jungkook, bekletme git hadi."
Jungkook, Taehyung'a göz kırptı ve gitti. Taehyung öylece onun gidişini izledi. Biliyordu, günün birinde böyle ayrılmayacak, daha öfkeli gidecekti.
"Özür dilerim Jungkook," dedi, içinden. "Ben gerçek bir iblisim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill Lilith
FanfictionTanrı'nın yarattığı güzel Lilith artık kendi adaleti için isyankâr değil, içine doğru bağıran olmuştu. Lilith'i öldürdüler Tanrı'm, Lilith'i biz öldürdük!