7.Bölüm *Bir Beyaz Kar Tanesi*

16 4 5
                                    

Hüzünlü bir bölümden sonra iyi okumalar dilerim;)

7.Bölüm

❄️

Bembeyaz bir yatağın üstündeydim. Etrafımda beyaz tüyler uçuşuyordu. Burnumun üstüne bir beyaz kelebek kondu. Ne kadar güzel bir yerdi burası. Ama neredeydim ben? Başımı sola doğru çevirdim. Yatağın diğer tarafında o uyuyordu, Mengü. Bembeyaz giyinmişti, kumral saçlarına beyaz kar taneleri düşüyordu. Benim olduğu tarafa döndü ve uyumaya devam etti. Yanına yaklaşıp uzandım ve yüzünü izlemeye başladım. Gözleri kıpırdamaya başladı, ve yavaş yavaş açıldı. Masmavi bir denize veya bir gökyüzüne bakıyordum. Etrafımda bu kadar çok beyaz varken tek odak rengim, Mavi. Bana baktı ve gülümsedi. 

“Ne işin var senin burda Lilya?” diye sordu sakin bir ses tonuyla.

“Bende bilmiyorum, uyandığımda buradaydım.”

“Hadi, geri dön. Yatma bu yatakta.”

“Mengü, nereye gideceğimi bilmiyorum. Hem neden seni burada yalnız bırakayım? Sen benimle gelmeyecek misin?” başını sağa sola salladı.

“Ben artık buradayım Lilya, ait olduğum yerde. Cesaret bile edemediğim şeyleri düşünmeme gerek kalmadı artık.

“Ama sen intahar etmedin, benim yüzümden öldün. Ve hayatım boyunca kendimi asla affetmeyeceğim.”

“Güzelim,” dedi ellerimi tutarak. “Senin yüzünden olmadı. Hem artık içim çok rahat, sen yaşıyorsun ya.” dedi eliyle sağ yanağımı okşayıp gülümseyerek.

“Ama sen yoksun, ben ilk defa birini sevdim.” dedim, gözlerimden eline yaslar süzülerek.

“Ağlama ne olur. Ben hep yanında olacağım, hiç kimse beni görmeyecek. Ama sen göreceksin.” yüzümde hafif bir gülümseme oluştu.

“Herkes bana ‘psikolog da delirdi’ mi dedim?” dedim gülerek. Kaşlarını çattı ve o da gülmeye başladı.

“Desinler. Hem bunun psikologluk ile alakası yok, delilik ruhumuzda var bizim.” dedi gülerek.

“Mengü.” dedim gözlerine bakarak. Gözlerini gözlerimle buluşturdu ve gülümsedi.

“Söyle güzelim.”

“Burası çok güzel, dans edelim mi?”

“Dans mı? Olur edelim.”

“Hadi, gel.” dedim yataktan kalkarak. Beyaz tüyler havada uçuşurken Mengü yanıma geldi.

“Öldüm de cennete mi düştüm ben?” dedim etrafıma bakıp gülümseyerek. Bana bakıp gülmeye başladı ve ellerini belime yerleştirdi.

Etrafımızı saran o müzik sesine karşılık, kollarımı Mengü’nün boynuna doladım. Ve şarkıya eşlik edip dans etmeye başladık.

“Bu şarkıyı biliyor musun?” diye sordum başımı kaldırıp, gözlerine bakarak. Gözlerime bakıp başımı salladı ve tek elimi havaya kaldırıp kendi etrafımda döndürdü. Ardından şarkıyı mırıldanmaya başladı.

* “Yürüdüm biraz, seni düşledim
Umudumu senle süsledim
Ne dar sokaklar ne boş duraklar
Seni unutmama yardım etti

Senin küçük bir elvedan
Böyle büyük bir aşkı bitirebilir mi?
Ne sanıyorsun?

Bazen bi' kaldırım taşı
Bazen bi' sokak çalgıcısı
Yani sen İstanbul'sun

Senin küçük bir elvedan
Böyle büyük bir aşkı bitirebilir mi?
Ne sanıyorsun?

Bazen Kanlıca Sahili
Bazen yalnız Kız Kulesi
Yani sen İstanbul'sun” *

*Gökhan Türkmen- Sen İstanbulsun*

Başımı kaldırıp yukarı baktığımda kar yağıyordu. Kirpiklerime kar taneleri düştüğünde bir yandan dans etmeye devam ediyor bir yandan da gülüyordum, hayatım boyunca hiç gülmediğim kadar. Benimle beraber Mengü de gülüyordu. Hayatımın en güzel günüydü. Her yer bembeyaz, etrafımızda beyaz tüyler uçuşuyor ve gökyüzünden kar taneleri düşüyordu. Müzik bittiğinde durdu ve biraz daha yaklaştı. Alnını alnıma yasladı ve dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Gözlerimi kapattım ve bekledim.

“Lilya uzak dur!” diye bağırdı ve itti beni. Gözlerimi açıp Mengü’ ye korkuyla bakarken yerde oluşan alevler Mengü'nün etrafını sarmaya başladı.

“Mengü, hayır!” diye bağırdım, ona doğru yaklaşarak. Ama alevler daha da yükseliyordu.

“Lilya yaklaşma, git buradan hadi!”

“Mengü yapamam! Seni yalnız bırakamam burada.”

“Lilya, lütfen. Mila sana emanet, Lilya! Mila sana emanet!” diye bağırdı. Ve alevler söndü, etrafı kapkara dumanlar sarmaya başladı. Öksürmeye başladım, ama ciğerlerime hızla sarılan dumanları geri çıkartmak oldukça zordu. Öksürmeye devam ederken gözlerimi kapattım.

Bir anda gözlerimi açtım ve tekrar öksürmeye başladım. Ağzımda oksijen maskesi, kolumda serum, boş bir odanın içerisindeydim. Rüya mıydı her şey?

Etrafıma baktım, ne bir beyaz tüy vardı ne de gökyüzünden yağan kar taneleri. Mengü? O alevlerin içinde kül mü oldu şimdi? Gözlerimden yanaklarıma süzülen yaşlarla birlikte sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Bir insanı sevmeyi öğrenirken kaybetmenin cezasını çekiyordum...

Bölümü nasıl buldunuz?
Beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyor olacağım. Milyonlarca Kalp ♥ ♥ ♥

Ruhlar ve SevdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin