Kendimize verdiğimiz sözleri tutamıyoruz öyle değil mi? 'Yapmayacaksın, etmeyeceksin' neden? Neden kendimize böyle bir söz veriyoruz? Belki de bizim için doğrusu budur diye düşünüyoruzdur. Ama bunlar genellikle bizim hayatı anlamamıza engeldir. Çünkü, insan hata yaptıkça doğruyu bulur. 'Yapmayacaksın, etmeyeceksin' diye kendimizi sınırlandırıp engel olmak yerine sözlerimizi başka durumlarda tutmak için uğraşalım. Çünkü hayatı yaşamak bunlardan en önemlisi.
•
Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir odanın içerisindeydim, gökyüzünü net bir şekilde göreceğim büyük bir penceresi vardı. Pencerenin hemen yanında küçük bir siyah koltuk vardı. Başımı hafifçe oynatıp etrafıma bakmaya başladım. Kolumda serum vardı. Neredeydim ben? Kapı yavaşça açıldı, içeriye giren Mengü idi. Beni görünce yüzünde hafif bir tebessüm oldu.
"Lilya Hanım, geçmiş olsun tekrardan. Çok korkuttunuz bizi" dedi gülümseyerek.
"Mengü, ne oldu bana? Neden buradayım?" diye sordum.
"Tansiyonunuz düşmüş, bir de üstüne yere düşünce bayıldınız. Bende hemen buraya getirdim."
"Nasıl bir tesadüf, senin orada ne işin vardı?"
"Ben, size teşekkür etmek için gelmiştim. Çünkü dediğiniz adrese gittim ve oradaki adam çok yardımcı oldu. Bana iyi geldiniz yani." dedi utanarak. Yüzümde hafif bir tebessüm oluştu.
"Bunun için doktor oldum. İnsanlara iyi gelebilmek için. Ama sana iyi gelebilmek, daha farklıymış." dedim.
"Neden farklı?" diye sordu başını kaldırıp bana bakarak.
"Bilmem, öylesine." dedim gülümseyerek. "Bu arada, senin eğer kahramanın bensem, ödeşmiş olduk. Çünkü sen de benim kahramanımsın artık."
"Sizin-" derken sözümü kestim.
"Senin." diye düzelttim. "Madem birbirimizin kahramanı olduk, aramızda 'siz' lafı geçmesine gerek yok. Ki ben çok sevmiyorum. 'Lilya Hanım, Doktor Hanım' gerek yok." dedim gülerek. "Bana sadece Lilya diyebilirsin, Mengü."
"Ama, ben size- yani sana," derin bir nefes verip gülümsedi. "Olur denerim."
"Evet, ben senin doktorunum ama bu sadece hastane için geçerli. Hastane çıkışı doktor-hasta ilişkisi bitiyor. Anlaştık mı?" dedim hafifçe doğrulup yaslanarak.
"Nasıl yani?" diye sordu şaşırarak.
"Yani biz bence arkadaşız, ya da oluyoruz veya olmuşuzdur?"
"Bilmem ki, ama ben çok isterim. İlk defa bir arkadaşım olacak." dedi buruk bir gülümsemeyle.
"Yalnız değilsin, çünkü benim de öyle. İlk defa arkadaşım olacak. Hatta oldu bile." dedim gülerek.
"Gerçekten mi?" diye sordu. Başımı hafifçe salladım. Yavaş yavaş gülümsemeye başladı. Mengü artık hastam değil arkadaşımdı. Kapı aniden açıldı, içeriye giren Göktuğ idi. Endişeyle bana baktı ve yanıma gelip sarıldı.
"Lilya! İyi misin? Bir şeyin yok değil mi?" Mengü bize baktı, ve başını başka bir yöne doğru çevirdi. Bu durumdan ben bile rahatsız olmuştum.
![](https://img.wattpad.com/cover/357836716-288-k79823.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhlar ve Sevda
Fiksi Remaja"Ben aşkı, bu dünyadan ayrılmasına rağmen ruhuyla beni yalnız bırakmayan adamdan öğrendim..." 23 yıl boyunca, hiç kimseden sevgi görmeyen Lilya'nın, sevgiye asla inanmayacağına, asla aşık olmayacağına, asla kimseyi sevmeyeceğine dair söz vermiştir...