Bölüm :9 Geri Dönüş 🐺

1.3K 101 73
                                    

"Gideceğiz dedim Elçin!" sinirle soludum. Çünkü şu saçma mühür olayı yüzünden Sema ve Elçin dönmek istemiyordu.

Nasıl bu kadar bağlanmışlardı anlamamıştım. Gerçekte büyüydü bu, arkadaşlarımı etkiliyordu. Elçin hiç yapmayacağı şeyleri yapıyordu. Normalde bu kadar hızlı bağlanması imkansızdı. Sema ise yaptığı yanlışın farkındaydı ama dönemiyordu,onluk bir davranış değildi.

"Olmuyor Mervan, olmuyor! Kendimi uzak tutamıyorum." dedi Elçin ağlamaklı bir ses tonuyla.

"Elçin lütfen, bak bizim burada bu şekilde kalmamız yanlış. Gidelim burdan." dedim.

Bu sefer söze Sema girdi. "Mervan ne dersen haklısın. Aynı mevzuyu konuştuk durduk. Olayı anlattın, ki bizde biliyoruz saçmalığı ama elimizde değil. Biraz bizi anlamaya çalış. Şuan hem durumdan ötürü kafamız karışık hemde senin dediklerinin doğruluğu altında eziliyoruz."

Ellerimi saçıma attım." Bunu yemekten sonra konuşalım. Bir yolunu bulalım, kızlar."dedim.

" Benim anlamadığım bir nokta var. Mervan da mühürlü ama neden sizin gibi olmadı? "dedi Süleyman.

İşte bunun cevabını bende bilmiyorudum. Belki biliyordum ama tam olarak adlandıramamıştım. Bilmiyorum.

" Sorarız. "dedi Elçim.

" Şu yemeğe gecikmeden gitsek iyi olur. " Semaya bakıp onu onayladım.
" Sizin için gidiyorum. "

Ayaklandıktan sonra yavaşça kapıya doğru adımladım. Elçin omzuna dokunduğunda ona döndüm."Lütfen sakin geçsin şu yemek Mervan."

Olmayacağını bilsem de kafamla onaylamak ile yetindim.

🐺

"Ee afiyet olsun o zaman." diyerek hepimize baktı Ulu bey ve ardından tabağıyla ilgilenmeye başladı.

Hiç afiyet olacak gibi durmuyordu. Bunun bir çok sebebi vardı tabi ki. Kaçırılmamız, kızların gitmek istememeleri, kurt adam saçmalıkları ve mühür bunlarında bir kaçıydı ama şuan en önemlisi garip sarı gözlerdi. Bakmamaya çalışıyordum ama kendimi zor tuttuğumun farkındaydım.

Elçin ve Semayı şuan daha iyi anlıyordum ama ben kendimi tutabiliyordum.

Gözlerimi masada kısa bir gezdirdim. Yok yoktu vesselam. Daha çok et ağırlıklıydı yemek. Etler, çorbalar,şaraplar ve çevirme kuzu dikkat çekiyordu.

Evet kocaman bir kuzu vardı...

Üzerimde yoğun bir bakış hissettiğimde hemen karşıma baktım. Keşke kendimi tutup bakmasaydım. Çünkü Altay denen yaratık abidesi bana bakıyordu. 'ne var lan' dedim ağzımı oynatarak. Sırıttığı zamana ne dediğimi anladığını varsaydım.

Ona daha fazla bakmamak için masaya kaydırdım bakışlarımı. Bakmamaya çalışarak gözlerimi yemek yiyenlere çevirdim. Ulu bey tam olarak baş köşedeydi. Hemen yanında sağ tarafta Elzem hanım vardı, yanında ise Dolunay. Dolunay'ın yanında ise ben vardım. Ulu beyin sol tarafında Altay vardı, onun çaprazında kalıyorum. Hemen yanında Tunay vardı. Onun yanında ise Sema otururdu. Bizim tarafta yanımda Sülo, Elçin ve diğer baş köşede oturan alfa bey Bert vardı.

Tekrar tabağıma baktığımda gerçekten acıkmadığımı fark etmiştim ama bir şeyler yemem lazımdı. Bir süre daha durup bekledim. Herkes yemeğini yiyordu ve bir zehirlenme yoktu. Temkinli olmak lazımdı.

Biz ne olaylar gördük heeyt be!

"Piştt." yanıma doğru dönüp Sülo'ya döndüm.

"Ne?" dedim fısıldayarak.

Pençe İzleri ve Kurşun Yaraları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin