Bölüm 17: Konuşma 🐺

903 87 48
                                    

Popişinize kazık sokmaya çalışanı kazık yapmayı unutmayın.

🐺

Koltukta oturuşumu dikleştirdim ve gözlerimi tekrar ona çevirdim. Altay, bana dönük olan vücudunu geriye çekip koltuğa yaslandı ve karşıda ki duvara odaklandı.

"Buraya geldiğin için teşekkür ederim, Mervan. Kafanda yargılar vardı ama yinede olanları görmezden gelip buraya kadar geldin."

Bana konuşsana be adam! Duvarda mıyım ben?

Sustuğunda bir şey söyleme gereği hissetmedim. Bu yüzden devam etmesini bekledim.

"Kabul etmesi zor, farkındayım. Durumu kolaylaşırabilmek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum ve çalışacağım." dedi ve kafası koltuğa yaslanmışken bana doğru döndü.

Şükür.

"Sana yemin ederim ki bu mühür meselesi biz kurt insanalar içinde zor. Bizlere çocukluğumuzdan beri bu durum anlatılırdı. Hep hayalini kurduğumuz, masalsı bir durumdu 'mühür' bu yüzden. Ama şimdi anlıyorum ki sanıldığı kadar masalsı değilmiş."

"Neden?" dedim.

Güldü soruma, güzel yüzüne yakışan bir gülüştü bu. " Orası bana kalsın."  dedi sırıtarak.

Kaşlarımı çattım bu dediğine ama yinede üstelemedim. Söylemek istemiyorsa söylemezdi.

Ama söylese iyi olurdu.

"Seni hiçbir şeye zorunlu bırakmak istemiyorum. Kendi isteğinle yap, benim için değil. Eğer Dolunay ve Tunay'ın sözleriyle geldiysen, lütfen kendini kalmaya zorlama ve... git."

Buraya zorla gediğimi düşünmesi Altay'ın aptallığıydı. Beni buraya hangi güç zorla getirebilirdi ki? Milli gurur bozkurdumuz daha beni tanımıyor.

Tanışırız canım, onuda yaparız..

"Onların sözleriyle gelmedim. Beni ikna edebilecek sağlam şeyler söylemediler. Evet belki biraz inat olmuş olabilirim ama o sayılmaz bile. Anlayacağın kendi isteğimle buradayım." sözlerim bittiğinde yüzünde asılı kalmış gülümseme daha da derinleşti.

" Bir şeyleri merak ediyorum ve bu merakı senden başka kimse gideremez. "  derin bir nefes alıp sözlerime devam ettim.

#Nelergeçiyoraklımdan

Normal bir şeyim yoktu ki iç sesimde normal olsundu. Fesat bir insanım galiba. Kendi 'normal' cümlemden bile yanlış anlamlar çıkarıyorum.

Konuya dön Mervan.

Kuracağım cümleleri kafamda ölçtüm. "İtiraf etmek gerekirse benim için hâlâ zor. Sana karşı içimde bir... nasıl derler? Bir kıpırdanış var. Ama bunu sürekli sorgularken buluyorum kendimi. Yanlışmış gibi geliyor. Bu mühür denilen şey yüzünden oluyor. Bana kendi hislerim değilmiş gibi geldiği için reddettmek istiyorum. "

Yalan söyleyecek değildim. Kısa süredir hissettiklerim böyleydi. Saklama gereği görmeden gösteriyordum zaten. Açıkca dile getirmemde bu yüzden sorun olmazdı. Çünkü Altay zaten anlamıştı.

Kafasını salladı,"Anlıyorum, mühürle büyümüş olsamda bu durum bana da böyle hissettiriyor ara sıra. Ama sonra  bu hissi  nasıl siliyorum biliyor musun?" dediğinde kafamı iki yana salladım. "Nasıl?"

" Mühür zaten birbirlerine bağlanacak iki insan arasında daha hızlı ve kuvvetli bir bağ oluşuturuyor. Eğer ikimiz arasında mühür olmasaydı bile biz zaten farklı duygularla bağlanırdık. Siz insalar bu olaya aşk diyorsunuz. Aşk, bizde çok daha kuvvetli olan mühre dönüşüyor."

Pençe İzleri ve Kurşun Yaraları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin