"Han Jisung ne yaptığını sanıyorsun?"
Jisung şirkette ilerlerken mingsun'un ona seslenmesini görmezden gelmişti, onunla işi yoktu. "Sana söylüyorum dedektif!" Jisung sonunda döndü ve mingsun'la yüzleşti, "Ne istiyorsun?" Mingsun kolunu tutup onu odasına sürüklemeye başladığında jisung onu sessizce takip etti. İkisi odaya girdiğinde mingsun kapıyı kapatıp bilgisayarına doğru yürüdü, ardından bilgisayarı jisung'a çevirerek katille işlediği cinayeti izlettirdi ona.
"Eğer herkesin kucağına böyle kolay düşeceksen Han Jisung, senin yerin başka bir yer olmalı, bu dava değil."
Jisung, Mingsun'un ona ima ettiği iğrenç sözler karşısında kaşını kaldırdı ve öfkeyle kıkırdadı, bu dam kim olduğunu düşünüyordu? "Benimle düzgün konuş, mingsun." Mingsun oynayan kamera kaydını durdurdu ve jisung'a doğru yürüdü, "Ne, arkadaşının ölümünden sorumlu kişiden yardım alıp diğer suçluyu öldürmesine yardım etmen doğru muydu sanki?" Jisung sinirle gözlerini kapattı ve pişman olacağı bir şey yapmak istemediği için başını eğdi yere doğru."Sen katili bulmakta hükümlüsün, katilin sikinin zevkini gidermekten değil."
Jisung gözlerini açtı ve mingsun'a doğru yürüdükten sonra onun yakasından tuttu ve sırtını sertçe duvara çarptı, "Düzgün konuş dedim!" Jisung onu tutarken mingsun konuşurken onu uzaklaştırmaya çalıştı, "Arkadaşın öldüğünde katille fingirdeşmeyi bildiğinde sorun yoktu ama." Jisung ağzından çıkan her kelimeyle ona yumruk atmak istiyordu ama kasıtlı olarak onu kışkırtmaya çalıştığını biliyordu. "Eğer sikik ağzını kapatmazsan gerçek katilin kim olduğunu öğreneceksin." Mingsun sonunda jisung'u uzaklaştırmayı başardıktan sonra yakasını düzeltti, "Gerçek katil Lee Minho değil sensin, Han Jisung."
"Eğer gerçek katil bensem neden hâlâ hayattasın?" Jisung etrafını kontrol etti ve etrafta kimsenin olmadığını görmüştü ancak kameralar vardı buna rağmen Jisung silahını çıkardı ve elinde salladı. "Gerçekten hayatını mahvetmek için can atıyorsun, Dedektif Han." Jisung, Mingsun'un planlarını çok iyi biliyordu, bilerek yapıyordu, kamera önünde kanıtlanacaktı ama içinde hissettiği öfke onun mantıklı düşünmesini engelliyordu, "Annem her zaman, zamanı geldiğinde iki kere düşünmeyeceğimi söylerdi" Jisung silahının namlusunu kaldırdıktan sonra parmağını sıkmadan tetiğe koydu, "Şimdi seni öldürmemeyi iki kez düşünemiyorum"
Jisung tetiği çekmek üzereydi ama Mingsun tekrar konuştuğunda durakladı. "Şu anda kamera kayıtlarında bizi izleyen Sua'nın senin tarafında olacağını mı düşünüyorsun?" Jisung, Mingsun'un söylediği gibi kameraya baktı, Sua'nın bu saatlerde kameraya bakmadığını biliyordu, aklına gelecek tek şey onun işbirliği yaptığı yeni bir ihanetti. "Peki, sende yanımda birine ihtiyacım olduğunu mu düşünüyorsun?
"Kimseye ihtiyacın yok dedektif ama ben hâlâ seninleyim."
Jisung sesi duyunca arkasını döndü ve tahmin ettiği gibi sua yanına gelmişti. Tüm ihanetler ve kayıplardan sonra, onun ona ihanet ettiği düşüncesi onu kırmıştı ama o buradaydı, onunla birlikteydi. "Şimdi ne yapacaksın? Seni öldürürsem kim kurtaracak?" Jisung silahının namlusunu tekrar ona doğrulturken sua duvara yaslanıp onları izlemeye başlamıştı. "Kamera kayıtlarının hiçbir zaman ortaya çıkmayacağını mı sanıyorsunuz akıllı ikili?"
"Kameralar şu anda kayıt yapıyor olsaydı belki ortaya çıkardı."
Jisung bile sua'nın söylediklerine şaşırmıştı. Jisung onun akıllı olduğunu biliyordu ama kayıtları silmek yerine kayıtları durdurmak onların çıkarınaydı. Silinen kayıtlar her zaman kendisini belli ederdi. "Benden ne istiyorsunuz?" Jisung, Mingsun'un anlaşmaya gelme çabasına gülümsedi ve yanıtladı, "Dava için tüm yasal ve yasadışı izinleri alacaksın." Mingsun duyduğu anlaşmanın şartı karşısında şok olmuştu. Canı ortada olsa bile bu onun yapabileceği bir şey değildi. Çok zordu. "Bu benim sınırlarımın çok ötesinde."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Propose - Minsung
Fanfictionİntikam için her şeyi riske atan Lee Minho ve onu yakalamak için tutulan dedektif Han Jisung TW: Detaylı cinayet anlatımı içerir!