§⁸

257 41 76
                                    

"Dedektif Lee Minho'yu nereye götürdünüz?"

Jisung içeri giren Sua'ya bakmadan cevap verdi: "Şu anda hücresinde olması lazım." Bir süre jisung'a baktıktan sonra Sua, aydınlanmasının şokuyla konuştu: "Ama o hücresinde değil." Jisung, Sua'nın söylediklerinden duyduğu şokla hızla ayağa kalktı ve Minho'nun hücresine doğru koştu ve beklediği gibi içeride kimse yoktu, "Nasıl..." Jisung şok içinde odaya bakarken yatağın üzerinde gördüğü kağıda kaşlarını çattı ve onu eline aldı.

"Hücre anahtarına dikkat etmeyi öğrenmelisin dedektif :D"

"Hassiktir!" Jisung hızla şirket anahtarlarını sakladığı bel çantasına uzandı ve hepsine tek tek baktıktan sonra bulamadığı tek anahtar; onun hücre anahtarıydı. Jisung sinir ve şokla karışık hayal kırıklığıyla gözlerini kapattı, onun kendi ağzıyla söylediği uyarıyı görmezden gelmişti. "Bu sefer gerçekten çuvalladım" Jisung kendi kendine fısıldadı, Siyeon'u kaçırdığı gibi bütün olayları başlatan katili de kaçırmıştı, işi büyük tehlikedeydi.

Jisung ofisine geldiğinde bilgisayarının başına oturdu ve gerekli kodları girmeye başladı ancak girdiği her şifre kabul edilmedi, "Hayır, hayır, aç şunu!" Jisung sandalyesine yaslandı ve sakinleşmek için iki eliyle yüzünü kapattı. Sahip olduğu davayla ilgili her şey gitmişti, minho'nun bunu düşüneceğini biliyordu ama şifrelerin aynısının seungmin'de olduğunu unutmuştu, her şey bir plandı, hapse girmesi bile.

"Yeniden mi başlıyoruz?"

"Yapamayız, devam etmeliyiz." Jisung, Sua'ya söyledi, yeniden başlamak için fırsatları veya zamanları yoktu, kanıt olmadan devam etmek zorundalardı. "Gitmeliyim" dedikten sonra Jisung hızla ayağa kalktı ve Sua'ya bir açıklama yapmadan ofisinden ayrıldı.

***

"Ne yapmak istediğini anlayamadım"

Jisung, karşısında oturan, umursamazca alkolünü yudumlayan hyunjin'e baktı ve gözlerini devirdi, "Bu davayı bırakamam ama beni kovma ihtimalleri yüksek." Hyunjin alkolüne odaklanırken anlayışlı bir şekilde başını salladı, "Eğer kovulursan davaya gizlice devam edebilirsin." Jisung bunu duyunca tek kaşını kaldırdı ve arkasına yaslandı, parmakları masaya vuruyordu yavaş ritim içinde, "Nasıl olacakmış o?"

"Katili öldüreceğiz."

"Saçmalama hwang." Jisung, Hyunjin'in saçma konuşması yüzünden gözlerini kapattı ve elini alnına koydu Hyunjin yeniden konuşmaya başlarken, "O zaman onların yerini bulup oraya gideceğiz, ben bilgisayarı hacklerken sen de katile ve diğerlerini oyalayacaksın." Jisung, Hyunjin'in planını dinledikten sonra bir süre düşündü, tehlikeliydi, çok tehlikeliydi ama başka seçeneği yoktu, o bilgilere ihtiyacı vardı.

"Sua da bizimle gelirse daha kolay olur, yapalım şu işi." Hyunjin, Jisung'un söylediklerine başını salladıktan sonra ayağa kalktı ve ona baktı, "Ne olur ne olmaz, kendini korumak için birilerini öldürmekten çekinme." Jisung iç çektikten sonra ona cevap vermeden ilerledi, kimseyi öldürmeden bu davayı bitirecekti. "Nerede kaldıklarını nasıl bulacağız?" Jisung sanki sorusuna bir cevap bekliyormuş gibi hyunjin'e baktı ve hyunjin omuz silkti, "Katil bir sonraki kurbanını öldürdükten sonra kaldıkları yere doğru giderken onu takip edeceğiz."

"Dur bir dakika, katil kurbanı öldürürken biz böyle bekleyecek miyiz?"

Hyunjin güldü ve dedektife başını salladı, "Kurbanı kurtarmayı beklemiyordun her halde." Jisung onunla dalga geçmesine gözlerini devirdi ve kollarını kavuşturdu, "Birinin göz göre göre ölmesine izin veremem." Hyunjin yoluna devam ederken umursamazca omuz silkti, "Umurumda değil işini kaybedecek kişi sensin." Jisung bir süre orada dursa bile işini kaybetmemek için onu takip etmek zorundaydı, "tamam tamam" Jisung sessizliği bozarak yavaşça hyunjin'i takip etti "Bugün öldüreceğinden emin miyiz?"

Propose - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin