§⁷

313 43 130
                                        

Jisung, ertesi günden kalan baş ağrısıyla ofisinde gözlerini dinlendiriyor, şirketteki sessizlikten yararlanıyordu. "Dedektif bu sefer başaracağız!" Sua aniden odasına girdiğinde jisung gözlerini açtı ve bir süre ona baktı, "ne?" Sua hızla boş sandalyelerden birine oturdu ve öne doğru eğilerek kollarını masaya yasladı, "Katili suçüstü yakalayacağız ve sonra bom! Onu tutuklayacaksın."

"Onu yakalamaya çok uzağız, nasıl yapacağız?"

"Bugün dongsun adında bir adamın şirketine gidecek çünkü bir sonraki kurban dongsun, herkes gittikten sonra o hep şirkette oluyormuş." Jisung, Sua'yı dinledikten sonra çoktan kafasında bir plan yapmıştı. Mantıklı bir plandı. "O halde ekibi ayarlayalım, bir planım var." Sua, Jisung'un söylediklerine uyarak hızla ayağa kalktı ve ayrılmadan önce ona son bir kez baktı, "Bu sefer olacak dedektif, sana güveniyorum."

***

Minho planladığı gibi yeni kurban için en uygun anı bekliyordu. Gecenin bu saatinde şirkette kurbanından başka kimse olmazdı.

Minho şirkette dolaşıyordu, çevresini sıkı bir şekilde kontrol ederken ayak sesleri duymuştu ama bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı çünkü tek bir ayak sesi yerine birçok ayak sesi duymuştu, bu da birden fazla kişinin burada olduğu anlamına geliyordu.

Minho saklandığı köşeden çıkıp şirketin üst katına doğru koştu ama bu sefer kendi tuzağına kendisi düşmüştü. Jisung ona silahla nişan alırken minho refleks olarak bir adım geri çekildi ve gülümsedi. Yanında durup kanlar içinde ağlarken elini tuttuğunuz kişi bir gün gelip silahla size nişan alabilirdi. İkisi de hayatı öğreniyorlardı. Birbirleri sayesinde hayatın gerçeklerini görüyorlardı. "Bu sefer beni şaşırttın, dedektif."

Minho elindeki bıçağı yere attı ve teslim oluyormuş gibi iki elini de kaldırdı. Jisung hiçbir şey söylemeden minho'nun yanına gitti ve onu yüzüstü yere yatmaya zorladı, zaten minho artık karşı bile çıkmıyordu.

Jisung, aldığı kelepçelerle minho'nun ellerini sırtına getirip ters kelepçelerle birleştirdi ve Jjsung hiçbir şey söylemeden minho'nun yanına oturdu, dizlerini kendine çekti ve iki gözünü kapattı, rahatladı ama diğer yandan her şeyin zorlaşmaya başladığını biliyordu, kendi duygularıyla baş edemezken, olup biten her şeyin baskısı üzerindeydi, her şeyin altındaydı, sanki eziliyormuş gibi hissediyordu. Jisung gözlerini açtı ve ona bakan bir çift gözle karşılaştı.

"Başardın dedektif, neden mutsuz görünüyorsun?"

"Başardım, başardım ama kendimi kaybettim." Bunu söyledikten sonra Jisung başını dizlerinin üstüne koydu ve yolculuğa birlikte başladığı herkesi kaybettiği için kendini boşlukta hissediyordu, "Sanki ben yapmışım gibi konuşuyorsun." Minho, Jisung'un mırıldandığını duyduğunda yerde yüz üstü yatmaya devam ederken ona baktı, "Elbette başardın."

"Bunu bilerek yaptın minho ben aptal değilim." Jisung, Minho'nun kaçmak istediğinde mükemmel bir şekilde kaçabildiğini canlı olarak gördüğü için silahın onu korkutmayacağını biliyordu, ona yardım ettiğini bildiği için mırıldandı. Minho bu sefer ona cevap veremedi ve sonunda gelen ekibi gördüğünde minho gülümsedi iki kişi kollarından tutup onu nazik olmayan bir şekilde kaldırdığında onları takip etti.

Jisung yavaşça oturduğu yerden kalktı ve ayrılırken ona gülümseyen minho'nun gözlerine baktıktan sonra uzaklaşmaya başladı. "Bu davayı kabul ettiğim günü sikiyim." Kendi kendine mırıldandıktan sonra jisung ayrıldı ve mezarlığa doğru yürüdü. Bugün onun sözde başarılı olduğu gündü ve tek olmak istemiyordu.

Propose - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin