3~Büyüyüp küçülenler~

32 5 4
                                    

"Baba sakin ol, önce ne olduğunu anlat.Birlikte düşünelim."

"Düşünecek birşey yok Eira. Annen, onu bu gün görmüşler." Donup kalmıştım, annen demişti. Benim annem daha önce hiç görmediğim annem. Geri mi dönmüştü?

"Kim? Nasıl? Nerede görmüşler. Yıllar sorna tekrar hayatta olduğundan bile emin olmadığımız annemi nerede görmüş olabilirler. Bunca zaman sonra neden geri dönsün ki?"

"Şimdi sakin olma sırası sende kızım."

Babam bir iç çektikten sonra oturup düşünmeye başladı. Eris'in kaybolduğu gün annemin varlığı ortaya çıkmıştı. Kafam okadar doluydu ki sevin' emiyordum bile. Bir yanım gidip annemi bulup sıkıca sarılıp hiç almadığım kokusunu içime çekmek istiyordu. Ama babamı burada yanlız bırakamazdım.

"Peki ne yapacağız, bir planın var mı?"

"Hayır, şu an için bir süre bekliyeceğiz ama o sırada Eris'i aramaya devam edeceğiz."

"Peki ya o sırada annem tekrar kaybolursa, o zaman ne olacak."

"Bilmiyorum Eira şu an düşünemiyorum. İzninle biraz yatacağım."

" Peki, bende odama çıkıyorum akşam yemeğine gelmeyeceğim lütfen rahatsız etmesinler."

Başımla selam verdikten sonra odadan ayrıldım. Babama odamda olacağımı söylemiştim ama ormana gidecektim.

Hızlıca merdivenlerden çıkıp odama girdim. Balkonun kapısı açık olduğu için yüzüme bir rüzgar çarptı. O an çok yorulduğumu fark ettim , hemen üzerimi çıkarıp banyoya girdim. Küveti doldurduktan sonra içine biraz köpük sıktıktan sonra kendimi huzura bıraktım.

~~~~~~~~~~

Artık hava tamamen kararmıştı ve akşam yemeği yiyen insanlar odalarına çekilmişlerdi. Bu zamana kadar kimse odama gelmemişti bundan sonra da kimse gelmezdi ama birini bulmalıydım. Bana yardım edecek birini.

Buldum ,Raden o bana yardım edebilirdi. Altıma koyu yeşil bol bir pantolon ve üzerime de kahve rengi bir gömlek giydim. Bıçakları belime bağlayıp botlarımın içine en küçük bıçaklar dan koydum. Kılıcı da kabzasına koyduktan sonra koyu kırmızı bir pelerin giyip şaplasını örttüm. Bu kıyafetler bir prensese yakışmaz ama bazen şık olmaktan ziyade rahat olmak gerekir.

Odadan hemen çıktım ve merdivenleri inmeye başladım. Umarım Raden'ı bulabilirdim tek şansım o çünkü abim bir keşifteydi. Yani şu an krallığın içinde bile değildi. Hızlıca ilerleyip Raden'ın odasına daldım. Küçük bir yatak kitaplık ve pencerelerden ibaretti. Çok sade duruyordu. Etrafıma bakındım, kimse yoktu. Garip normalde bu saatlerde herkes yatardı ama o odasında yoktu. Şu ana onu aramak için vaktim yoktu bu yüzden kimseye görünmeden hemen dışarı çıkıp atların olduğu bölüme doğru ilerledim. Raden'ın arı da orada değildi. Daha fazla kafa yormadan kendi atımı hazırladım. " Üzgünüm bu akşam çok yorulacaksın kızım." Dedim kısık bir sesle.

Sadece atın ayak sesleri vardı. Uzun süredir ormanda yavaş bir şekilde ilerliyordum. Bir süre bu sabah geçerken Raden'ı gördüğüm yere gelmiştim. Yakınlarındaki kuyudan hatırlamıştım.

Kuyuyu arkada bırakıp ilerlemeye devam ettim. Ve sol tarafımdan bir ağaç dalı kırıldı. Bir anda o yöne döndüm ve beni izleyen birinin olduğunu farkettim. Kabul etmeliydim ki uzun boylu siyah atının üzerinde kahverengi saçı, kahverengi gözleri, belirgin yüz hatlarıyla adeta bir şaheser di gözlerinde küçük bir çocuğun yaramazlık yaptığında suçunu kabullenmiş hâli vardı.

"İyi geceler prenses sizinle aynı yerde tekrar karşılaşacağımızı düşünmezdim." Dedi dudağının kenarı kıvrılırken, sanki gülmemek için kendini tutuyor gibiydi.

Lendon Krallığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin