"anne." Yavaşça yanına yaklaştım. Gerçekten de bana çok benziyordu. Yıllar sonra, hiç görmediğim annemi görmek nasıl hissettirmeliydi bilmiyordum ama duygularım karışıktı. Bir anne özlemiyle yanıp tutuşuyordum, beni bıraktığı için kızmak istiyordum, sarılıp kokusunu içime çekmek ve onu tanımak istiyordum.
Annem oturduğu yerden kalkıp bana doğru yaklaştı. Birbirimizi merak ediyor tanımak istiyorduk. Hiçbir şey söylemeden sarıldık. Kokusu, kokusu bir çiçek tarlasındaymışım gibi rahatlatıcıtdı. Kokusu Lavanta ve gülün karışımıydı. Belkide ilk defa öz anneme sarıldığım için bu kadar huzur doluydum.
Bir süre bu şekilde kaldıktan sonra ayrıldık karşılıklı duran sandalyelere oturduk.
"Özürdilerim." Bunu hüzünlü bir sesle söylemişti, içim burkulmuştu. Nasıl bir yanıt ve ya tepki vereceğimi bilmiyordum. Daha sonra gözünden bir damla yaş aktı. "Hayır, lütfen ağlama anne."
"Bunca yıl seni yanlız bırakıktığım için, annesiz büyüdüğün için özür dilerim. Her zaman seni izliyordum. Her hareketini izliyor ve görüyordum. Seni koruyirdum Eira ama yanında olamadığım için özür dilerim."
Daha fazla ağlamaya başladı. Onu böyle görmeye dayanamıyordum." Neden, anne? Neden bizi bırakıp gittin?"
"Bunun yüzünden." Yerde Hydra ile birlikte oynayan canlıyı gösterdi. " Onu ilk bulduğumda normal bir hayvan gibi gelmişti, ama o hayvanların kralı. Bütün hayvanlar onun emrinde. Ve avcılar, peşini bırakmadılar. Sizi uzaktan daha kolay koruyabileceğimi düşündüm."
Bu kırmızı yaratık yüzünden mi yanımda olamamıştı? Daha fazla şey öğrenmek istiyordum.
"Peki neden daha sonra yanımıza gelmedin?"
" Avcılar peşimdeydi böyle güçlü bir hayvana hüküm ederken dönmem imkansızdı. Her zaman etrafınızda dolanıyor, sizinle birlikte üzülüp seviniyordum."
"Bu küçük hayvan mı güçlü?"
" O küçük değil, boyut değiştirebiliyor. Ateş püskürtebiliyor, ve daha da önemlisi onun güçlerini bende kullanabiliyorum. Tabii boyut değiştirmek dışında. Diğer hayvanlar da dahil olmak üzere anlatmak istediklerini anlayabiliyorum. Peki senin hayvanının nasıl özellikleri var?"
"O, bilmiyorum daha keşfedemediğim bir çok özelliği var gibi geliyor. Onun hakkında tek bildiğim kar, buz ve soğuk bir su püskürttüğü."
Ben bunları anlatırken annem Hydra'yı yanına çağırıp kucağına aldı. Kendi aralarında birşey konuşuyor gibilerdi. Annem uzun bir süre sonra kendi hayvanından farklı bir hayvana dokunmanın sevincini yaşıyordu. Genelde insanlar hayvanlarını yanlarında taşımazlardı. Büyüdüklerinde inanılmaz boyutalra ulaşıp büyük hasarlar verebilecekleri için kafeslerde tutulurlardı. Tabi herkes kendi hayvanından sorumluydu. Bu yüzden annemin hoşuna gitmişti.
"Bak sen şu marifetlere, sende onun güçlerini kullanabilirsin Eira o da özel bir hayvan. Aynı zamanda o da boyut değiştirebiliyor. Özellikle yeni yaşına girdiğinde boyutunda değişiklik görebilirsin."
Hydra daha bir yaşını doldurmamıştı fakat çok fazla büyümüştü. Bunun sebebi botut değiştirmesi olabilir miydi?
"Anne, ne zamandır burada kalıyorsun?" Annem bir an duraksayıp bana baktı. Gözlerinde hüzün vardı.
"Uzun zamandır, onuncu yaş gününde ağlayarak beni sayıkladığın günden beri burada kalıyorum. Daha yakınında olmak istedim ama asla karşına çıkamadım." O günü hatırlıyordum.
"Anne, annemi istiyorum."
"Kızım, yapma böyle annen yanımızda değil bunu biliyorsun. Bak sen böyle yaptıkça üzülüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lendon Krallığı
Фэнтези"herşeyi düşünürdüm ama senden böylesine büyük bir darbe alacağımı asla!"