𝑶̈𝒏𝒄𝒆𝒌𝒊 𝒃𝒐̈𝒍𝒖̈𝒎𝒅𝒆𝒏 𝒌ı𝒔𝒂 𝒐̈𝒛𝒆𝒕:
"Zhongli her zaman ki alay dolu gülümsemesi ile odayı terk etmişti. Aether ise bişey yiyemeyecek kadar yorgun ve uykuluydu. Az ilerde bulunan yatağa yatmış ve cenin pozisyonu almıştı.. Kafası çok karışıktı ve çok fazla sorusu vardı.. Hepsinin cevabı ise şuan sırdı.. Düşünceleri ile boğuşurken bir süre sonra gözleri kapandı..."
𝑰̇𝒚𝒊 𝒐𝒌𝒖𝒎𝒂𝒍𝒂𝒓~
꧂꧁꧂꧁꧂꧁꧂꧁꧂꧁꧂꧁
Akşam olmuştu. Xiao, yola çıkma vakitleri geldiğinde Aether'ın kaldığı odaya doğru ilerledi ve kapıyı tıklayarak içeri girdi. Prens Aether'ın uyuduğunu görünce sessizce onu kucağına alıp uyandırmadan narince taşıdı ve yola koyuldular. Bir süre sonra Aether, hissettiği hareketlilik ile yavaşça gözlerini açtı... Nerde olduğunu anlamaya çalışarak etrafına bakındı. Gördüğü uzun yeşillikler ile anlaması uzun sürmedi. Ormanlar, küçükken babasından kaçıp saklanabildiği tek sığınağıydı...
Xiao ise henüz Aether'ın uyandığını fark etmemişti. Suratındaki ciddi ifadeden bunu anlamak çok kolaydı. Xiao, Prens Aether'ı normalden çok daha az sarsarak ilerlemeye çalışıyordu. İyice uykusunu alabilmesi için. Fakat bir yandan da hızlı hareket etmesi gerektiği için gözünü yoldan hiç ayırmıyordu.
"Yavaşsın.. Sorun değil.. Onlara yetişmen lazım.." (Aether)
Aether sessiz ama Xiao'nun duyabileceği şekilde fısıldadı. Xiao duyduğu ses ile irkildi ve sendeledi. Az daha düşeceklerdi.
"Huh. . . Uyandırdım mı. .?" (Xiao)
Aether düşmemek için kollarını refleks olarak hızla Xiao'nun boynuna doladı.
"A-ah.. Hayır.. Ben çoktan uyanmıştım.." (Aether)
Xiao bir an ne yapacağını bilemedi. Kendini toparlamaya çalıştı.
"Öyle mi. . fark etmemiştim." (Xiao)
"MOLA VERİYORUZZ!!!! BÜYÜK AĞACIN TEPESİNE GELİN!" (Zhongli)
Aether ne yaptığının farkına vardığında hızla kollarını çekti.. Xiao dudağının tek tarafıyla belli belirsiz gülümsedi. Ardından Aether'ı sıkıca tutup hızla ağacın tepesine doğru zıplayarak ilerledi.
"Biraz yürüyebilir miyim. .? Çok sıkıldım.. Gerçekten.." (Aether)
"Üzgünüm ama hızımıza yetişemezsin olmaz." (Xiao)
"Xiao.. Şuan mola veriyorsunuz ama.." (Aether)
"Ağacın tepesinde mi yürümek istiyorsun? Düşebilirsin. ." (Xiao)
"Ahh hadi amaa! Çocukluğum bu dalların üstünde geçti benim!" (Aether)
"Peki. En azından seninle gelmeme izin ver." (Xiao)
"Peki..." (Aether)
Ağacın tepesinde herkes kan içip dinleniyordu. Tek ışık kaynağı dolunaydan yansıyan ışıktı. Aether yürürken Xiao olası bir durum için tetikte bekleyerek peşinden gidiyordu. Fakat Aether o kadar ustalıkla yürüyordu ki.. Bir yerden de gülümsemesini saklayamamıştı.. Çocukluğuna kısa bir ziyarette bulunurken altın sarısı saçları rüzgarda dalgalandı... Xiao ise endişeli gözüküyordu.. Yine de onun bu usta hareketlerinden etkilenmişti.
"Dikkatli ol lüfen." (Xiao)
Aether, Xiao'ya döndü ve nazikçe gülümsedi.. Kehribar rengi gözleri adeta güneş gibi parlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Heir Of Darkness And Shine ~ Xiaother
Fanfiction"Ezeli düşmanımla bu hale geleceğimi tahmin etmezdim..." "Bende öyle..." Liyue Hanedanlığı'nın son varisi Prens Aether ve Hanedanlığı yok etmek isteyen Melez Vampir Xiao. . . Roleplay kitabıdır!! Partnerim: @G9kceUnU Kitabın tüm hakları Xiao ve Ae...