-IV-

55 7 3
                                    


Dört ay kadar önce.

Kısık bir iç çekiş. Yağmurun karanlık havasını evlat edinmiş gökyüzünde monoton dolaşan bulutlara uzanan, yavaşça aralarına karışan usul duman. Dudaklarında beklettiği sigarasının külleri ayaklarının dibinde birikmeye başlamışken alnını soğuk duvara yasladı. Üzerindeki bu uyuşuk yoğun tembellik hissi yüzünden olduğu yerden kıpırdayacak motivasyonu kendinde bulamıyordu.

Sigarasının ucu daha parlak bir kıvılcım halini alırken tüm ciğerlerini bu halt ile doldurmak istedi.

Nemli hava yüzünden derisinin üstü hafif ıslak, rahatsız edici olan tek yanı bu olabilir. Soğuk ve ıslak. Parmak uçları donmak üzere olsa dahi zehrini bırakma niyetinde değil. Ara sıra el değiştirip cebine sırayla sokarak ısıtsa da itiraf etmeliydi, hiçbirşey elindeki bu bok kadar onu ısıtmazdı.

Birkaç saniye bekledi çünkü bu ıslak betonun kendine has olan o adımlama sesiydi. Lakin kimse bu denli yavaş ama bir o kadar usul bir adımlama tonuna sahip olamazdı. Yan gözle keyfini bölen insan evladının tüm geçmişine saymak için baktı.

Dudaklarında beklettiği utanmasa yutmayı bile düşüneceği sigarasını ısırıp gözlerini kaçırdı.
Kollarını birbirine kavuşturmuş vaziyette hemen yanında ona gözlerini dikmiş 'koruyucu meleğinin(!)' Duygudan yoksun gözlerini üzerinde hissediyor.

"Hayır. Ben birşey yapmadım."

'Öyle mi dersin?' anlamak için görmeye lüzum yok. Bir köşede kapanmış kaçmaya çalışan halinden keyif aldığını anlayabiliyor. Ağzındaki sigarayı tükürdüğü gibi bir hışımla kendisine üstten bakan gözlerine döndü. Bugün daha henüz sabah yaşadığı taze kavgasının kalıntıları yüzünde ve yumruklarının üzerinde gayet seçilir duruyor.

"Dur tahmin edeyim."

Katsuki, bu dünyanın bir diğer sıradan kaçığı.

"Tesadüf eseri bir yumruk, Ha?"

Dişlerini sıktığını görebiliyordu.

"Zaten oradaydın. Bilmiyormuş gibi davranma."

Bingo.

"Bunu bildiğin halde gözlerimin içine bakarak onu dövmeye devam ettin."

İfadeden yoksun yüzü yağmur bulutlarından bile kasvetli ve bir o kadar da soluk duruyordu. O an üstüne çullandığı herifin avuçlarından akıp giden kanını anımsatan gözlerindeki yoğun baskı hissi kendisini tekrar konuşmaya zorladı.

"Haddine olmayan şeyler hakkında konuşuyordu.."

Dişlerinin gıcırtısı başına ağrıyı sokuyordu.

"Biraz hırpaladım diye başıma ne gelecek. Üstüne üstlük asıl berbat halde olan benim. Keşke beter etseydim."

"Yapabilecekmiş gibi konuşma. Bunu sen seçtin. Şimdi gelip pişmanmış gibi davranamazsın, seni pis domuz."

Sesindeki o iğrenmiş ton öyle ustalıkla kendini belli ediyordu ki İzuku onun gibi olmak istedi. İğrendiği birşeyi tüm dürüstlüğüyle söyleyebilmeyi diledi.

"Gülüşleri, midemi bulandırıyordu."

"Ve bu yüzden kavga ettin. Dayak yiyeceğini bildiğin halde."

"Aynen öyle. Onu öyle dövdüm ki iki dişi bir araya gelse dahi tekrar konuşamayacak."

Afili bir ıslık Katsuki'nin dudaklarından yükseldi.

"Bu küçük domuz iddalı konuşuyor."

Ayaklarını sürterek yanına kadar geldi. Elini uzattığında kast ettiği şey gayet açıktı. İzuku iç çekip cebinden sigara paketini çıkardı ve Katsuki'ye uzattı.

DEKUBAKU - BURNTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin