4.7

11.7K 728 90
                                    

Bana sakın bölüm çok kısa yazmayın flsödksjxjxj bir önceki aşırı uzundu bu onun yavrusu oldu.

Biliyorum çok kısa ama arkadaşlar aşşşııırrııı boktan ders programım yüzünden nefes alamıyorum. Siz de beni affedunn öptüm sizi.

Kısa bölümün etkileşimini bol bol yorum yaparak canlandırabilirsiniz bence.

*****************
Uzun bir aradan sonra hazırladığım büyük kahvaltı sofrasında kocam ve ben başbaşa kahvaltı yapıyorduk nihayet.  Kahvaltıyı ben hazırlamak istemiştim o da yatağı düzeltmeyi ve ortalığı toparlamayı seçmişti. Sonuçta bir ilişki yardımsız yürümez. Ben birine köle olmayı değil yanıma hayat arkadaşı olacak biriyle yaşamayı seçmiştim.

Tatlı kaşığıma aldığım menemeni ağzıma götürdüm ve beni izleyen eşime baktım. Menemeni çiğnemeyi durdurum ve "Bana bakarsan böyle, yiyemem ki ben."dedim. Ardından yemesi için kendi kaşığımda menemen uzattım. Rahatsız olmadan kaşığa eğilip menemeni yediğinde gülümsedi. "Çok özlemişim. Ne yapayım? Deliye döndüm kızım aşkından."

"Gittim diye çok korktun mu?" Bu mevzuları açık açık konuşsak da bu sorunun cevabı hala meraktı bende. Kuzey elindeki çay bardağını kenara koydu, ardından da ellerini birleştirip çenesine dayadı dirsekleri masadayken. "Korktum, çok korktum.Terk ettin sandım Afra, bir daha nefesini bile hissedemeyeceğimi sandım. O kadar iyi bir ders verdin ki bana..."

Ben de onun gibi dirseğimi masaya dayadım ve ellerimi çenemin altına koydum. Tıpkı onun gibi yaptım yani. "Biliyor musun, sen de bana ders verdin. Bazı şeyleri fark etmeme sebep oldun."

Yüzünde meraklı bir ifade belirdiğinde tebessüm ederek kafamı salladım. "Bakma öyle, ciddiyim. Sensiz olamayacağımı gösterdin bana. Her gün Bekir ona Kuzey'i özledim diye ağladığım için beni  üzerime kusmakla tehdit etti biliyor musun?"

Kuzey arkasına yaslanıp şen bir kahkaha attığında ben de güldüm. Lan gülüşü bile mükemmelimsi. Çok bakmayın tapusu bende.

"Bekir iyi birine benziyor ama baya iyi bir yalancı. Asla anlamadım biliyor musun yanında olduğuna. Bana o denli inandırıcı konuştu."

"Eee ben konuşmalarınızı duymuş olabilirim. Ses kaydı almış bana dinletti." 

Gözlerini açıp "Oha!"dediğinde omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Gör işte, yalnız değilim." Aklıma gelen şeyle omuzlarımı düşürüp derin bir nefes aldım. "Alp bana çok kızgın mı?"

"Kızgın değil ama kırgın. Ona yeterli güveni sağlayamamışım dedi ama sana da hak veriyor bir taraftan. Onun da kafası karışık yani. Gidince sarılırsan mutlaka affeder. Yani öyle düşünüyorum."

Elimi çenemden çekip çayımdan bir yudum aldım ve içimi ısıttım. Çay gerçekten kaynardı ve gerçekten içimi ısıtmıştı yani yakmıştı. 

Kendimi tutamayarak öksürdüğümde Kuzey anında elindeki çatalı tabağına bıraktı ve elini yanağıma götürdü. Endişeyle beraber yanağımı okşarken "İyi misin? Hasta olacaksın benim yüzümden." Kuzey'in sesi biraz daha iyiydi, telefondaki videoya nazaran da öksürüğü daha da hafiflemişti. Onunki hafiflerken benimki artmıştı bu sefer.

"Deme şöyle, iyiyim ben. Hasta olacaksam da olurum, sen varsın benim yanımda ya hasta olsam da bir şey olmaz. Zaten birkaç gündür vardı üzerimde kırgınlık, hava değişimi de olunca hasta olmamak elde değil." Onca dediğim şey boşaydı çünkü gram inanmamıştı bana. Yüz ifadesinden anlayabiliyordum bunu. Kaşları çatıktı, yüzümün her yerinde geziniyordu gözleri.

"Bekir iyi bir yalancı sense kötü bir yalancısın. Hafiften ateşin de var. Gel dönelim istersen. Hastaneye falan gidelim. Artmasın, hadi sevgilim." Kafasını hafifçe omuzuna yatırıp bana yavru kedi gibi baktığında yüzümü elinden çektim ve oturduğum yerden kalktım. Masanın etrafında dolanıp onun yanına gittim. Masa ve bedeni arasında bana da yer vardı. Bu yüzden yan bir şekilde kucağına oturdum. Kolumu da boynuna dolayıp tebessüm ettim. 

"Hastaysam hastayım, seninle vakit geçirmek istiyorum. Biraz herkesten uzak kalmak istiyorum Kuzey. Seninle vakit geçirmek istiyorum. Evlendik evleneli bir kaos içindeyiz. İstemsizce oraya buraya sürükleniyoruz sanki. Ben bunu istemiyorum, kendi çizdiğimiz rotada sabit gidelim istiyorum, artık kaos istemiyorum ben Kuzey. Normal çiftler gibi olalım istiyorum, eskinin gölgesinde kalmadan yaşayalım. Büyüklerimizle aramızı düzeltelim, huzurlu bir hayat yaşayalım istiyorum. Çok görme bana bunu lütfen."

Gerçekten böyle düşünüyordum. Onca zorluğun ardından huzurlu bir şekilde yaşamak benim de hakkımdı, bunu çok istiyordum. Yok eski koca, yok eski karı ben bunlardan çok sıkılmıştım. Onların konuları her geçtiğinde hayatımızın merkezinde olmaktan çıkıyorduk ve bizim merkezde olmamız gereken yerde onlar oluyordu. Bu gerçekten boktandı.

Kuzey kollarımın arasındaki kafasını kaldırıp bana baktığında ben de kafamı eğip ona baktım. Yüzünde samimi bir tebessüm vardı. Bak biliyordum o da böyle düşünüyordu. O da böyle hissediyordu.

"Haklısın, haklı söz ne denir ki? Bundan sonra sen, ben ve kızımız. Başka hiç kimse olmayacak. Herkesle arayı düzeltip köşemize çekileceğiz. Hani ailemi çağıracaktık ya o gün Levent Bey'i de çağırıp onunla da aramızı düzeltelim. Ne dersin?"

Kafamı hemen olumlu manada salladım. "Şu sizden uzak kaldığımız süreçte bunu da düşündüm. O bana hiçbir şey yapmadı ki, aksine beni korumaya çalıştı. Bana destek olmaya çalıştı ben bunu sonradan fark ettim. Ne kadar kabul etmesem de o benim babam. Onunla da konuşup barışmak istiyorum. Bunu tek yapamam ama, benim yanımda olursun değil mi? Bana destek olursun yani."

"Söz güzel sevgilim. Yanında olacağım, ne karar verirsen ver destekleyeceğim." Elimi saçının arkasına götürdüm ve ensesiyle oynamaya başladım. Kafasını göğsüme yaslayarak sessizce durduğunda ben de kafamı kafasına yasladım. Ha ensesindeki saçlarla oynamaya devam ediyordum bir taraftanda.

"Kuzey bir şey soracağım. Daha doğrusu söyleyeceğim."

"Sor tabii ki." Kafasını kaldırıp bana baktığında ondan birazcık ayrılıp yüzüne net bir şekilde baktım. "Bekir gibi biri kardeşinle sevgili olsa ne tepki verirsin?"

Kuzey sorumla beraber afallamış olacakki bana kaşlarını hafifçe kaldırarak baktı. "Nasıl ne tepki veririm? Bekiri tanımıyorum. Ayrıca bana yalan söyledi."

"Ama beni sevdiği için korudu ve ben tanımıyorum. Onun gerçekten müthiş biri olduğunu söylesem buna rağmen kötü tepki verir misin?"

"Amacın ne hayatım? Açık açık söyler misin? Kafamı bulandırıyorsun."

Gülmeden edemedim. Kucağındayken iyice ona döndüm ve  "O zaman söylüyorum."dedim. "Bak şimdi Kübra'nın şu an konuştuğu biri var mı yok mu bilmiyorum ama eğer ki yoksa Bekirle tanıştırmak istiyorum. Bekir sevdiğine gerçekten değer verip her şeyden koruyacak biri. Bence Kübraya ondan başkası iyi gelmez. Tabii sevgilisi yoksa. Bundan bahsediyorum işte. Ben ikisini tanıştırmak istiyorum ama senden de izin almam lazım ki sonra bana cırlama."

Kuzey elini ensesine götürüp hafifçe kaşıdı. Sonra elini çekip derince bir nefes aldı. "İçime öküz oturdu galiba. Sevgilisi yok. Konuştu benimle sen gittiğinde. Platoniği varmış, onu izlemeye gidiyormuş süslenip püslenip. Çocuğu da sevgilisiyle görünce elimi sallasam ellisi diyip vazgeçmiş çocuktan. Bekir mevzusuna gelirsek, kardeşimi üzer mi Afra?"

Kafamı iki yana salladı. "Üzmez ama üzerse de ilişkinin içinde üzülmek de var. Bak ben üzüldüm sen üzüldün ama gene aynı masada hatta," gür bir kahkaha attım. "Aynı sandalyedeyiz. O yüzden üzülmek de gülmek kadar olağan."

"Peki o halde. Tanıştıralım ikisini. Belki birbirlerinin ilacı olurlar."

Sizi üzen, parçalayan her şey bir gün yoluna girer. Ağlamadan gülemezsiniz, düşmeden yürümeyi öğrenemezsiniz, sizi üzen biriyle ayrılmadan gerçek aşkı bulamazsınız, zor günler yaşamadan iyi günlerin keyfini gerçekten çıkartamazsınız. Bakın her kötü şey bir iyi şeyle taçlandırıldı. O yüzden pes etmeyin, bu hayat sizin ve pes etmeye hakkınız yok. Bugüne kadar yaşadığınız onca şeye yenilemezsiniz, bunu kendinize yapamazsınız. Devam edin olur mu? Bizim gibi siz de yolunuza bir şekilde devam etmeye çalışın. İnanıyorum ki mutlu olacaksınız.

********************************

Büyük Adam| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin