Tablolar konuşmaz.

96 21 25
                                    

Ağır ağır merdivenleri çıkarken dünya edebiyatında öğretmenin arka planda okuduğu dizeler zihnimde yankılanıp duruyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ağır ağır merdivenleri çıkarken dünya edebiyatında öğretmenin arka planda okuduğu dizeler zihnimde yankılanıp duruyor.

Ben aptal gibi hayatımdaki her kötü şeyi sırayla düşünüyorum. Adam orada sevdiği kadına aşkını yazıyor ben ailemin olmayışına ağlıyorum.

Eve gelince girişte yırtık çamurlu botlarımı çıkarıp kenara koyuyorum, ayaklarım hepten ıslanmış, yüzüm ıslanmış, sırılsıklam olmuşum ben. Ardil görse gene saçma sapan öğüt verir durur. Kolaysa biraz sevgi versin.

Öfkeliyim ona. Çokça. Belki hayata. Ardil'in de suçu yok aslında; ben onu hem annem hem babam hem çocukluğum gibi sevmek istiyorum. Ama nafile.

İçerden gelen yanık kokusuyla yüzümü buruşturup ıslak çoraplarımı çıkarıyorum.

Büyükannem gene tütsü yakmış hangi kaybettiği yakınını anıyor acaba. Bu gidişle bana da yakacak bir tane diye düşünüyorum. Kalp ağrısından ölüp gideceğim çünkü.

Öyle ergenken tatlı tatlı sızlatanlardan da değil, bu böyle çöküyor yutağıma, nefes alamıyorum. Alsam kokusu Ardil oluyor. O yüzden ben nefes 'almıyorum.' Esasen içimden gelen bir eylem.

"Ben geldim." diyorum evin içine doğru. Varlığım duvarlardan çarpıp bana geri dönüyor. Kendi varlığımın altında eziliyorum.

"Vesel?" diyor büyükannem balkondan.

"Gene mi dışarı çıktın be?" deyip aceleyle büyükannemin yanına gidiyorum.

"Napıyorsun burada canım?"

Büyükannem aidiyet ekli iltifatıma gülüyor.

"Bak." diyor eliyle bir fotoğrafı uzatıp.

Fotoğrafı aldığımda yüzümdeki muziplik yok olup gidiyor.

"Büyükanne ne yaptın sen?" diyorum dehşet içinde fotoğrafta tam büyükbabamın kafasının olması gereken yerdeki yanığa bakarak.

"Sinek pislemişti be kızım." diyor büyükannem sigaralı elini ne olacak der gibi sallayıp.

"Adamın tek fotoğrafı buydu." diyorum üzüntüyle balkondaki boş sandalyeye.

"Silvain görse o da aynısı yapardı." diyor büyükannem bilmişlikle.

"O kim?" diyorum kaşlarımı çatıp. Avrupa'dan gelen yarı soyumuzdan gene gereksiz bir akraba. Ya da büyükannemin sevgililerinden.

"Büyükbaban?"

Bir süre dehşet içinde büyükanneme bakarken büyükannem en sonunda kocaman bir kahkaha atıp sigarasını söndürüyor.

"Dalga geçiyorum saf." diyor sigara kokan ellerini saçlarıma daldırıp.

"Büyükanne." diyorum o saçlarımı severken.

"Söyle kuzum." diyor bir sigara daha yakarken.

"Dedem öleli on bir yıl oldu."

"Büyük ihtimalle düşüneceği son şey boktan fotoğrafındaki sinek pisliği."

Büyükannem dolu dolu gülerken ben de yavaş yavaş açılıp gülüyorum.

"Deden hakkında öyle deme sen yine de." diyor büyükannem sigarasını bana uzatıp.

Elimin tersiyle itip ona geri veriyorum. Bu dumanı solumak Ardil'i solumak gibi.

"Adını o koydu senin sonuçta."

"İyi bok yemiş." diyorum arkama yaslanıp.

"Sen biliyor musun benim adımın anlamını?"

"Neymiş ki?"

"Mutlu." diyorum ağız dolusu gülüp. Yirmi birinci yüzyılın en büyük komedisi benim adım.

"Benim adım mutlu demek büyükanne." diyorum gözlerim dolarken.

Büyükannem boşluğa bakmaya başlıyor.

O kadar haklı ki.

İnsan buna başka ne diyebilir?

"Cidden de-" diyor büyükannem yarım bir gülüşle.

"Senin deden tam bir dalyarakmış."

Sanma ki derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden
Ben ki her nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha aşığım;
Korkar mıyım?

-Orhan Veli

tablo veselle ardil, ardilin patronunu haklıyor isimli eser biraz da sanat tarihi askolar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

tablo veselle ardil, ardilin patronunu haklıyor isimli eser biraz da sanat tarihi askolar

Yüreğimdeki yangın. gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin