Uzun zaman sonra buralara dönmek güzel hissettiriyormuş. Evime dönmüşüm gibi, o kadar güvende ve mutlu hissettiriyor ki bu kitap tamamen benim safeplaceim.
Artık yeni bölümler için sınır koymaya karar verdim. Sınır dolana kadar bir sonraki bölümü yazar ve sınır dolduğunda hemen yayınlarım. Böylesi daha iyi gibi, hem kendimi sıkışmış hissetmem hem de verdiğim önemin karşılığını kendi çapımda almış olurum.
Sınır: 20 oy, 20 yorum
Çok uzatmadan, iyi okumalarr ♡
Yaşamak nedir? Ciğerlerimizi etrafımızdaki hava ile doldurup, bir saniye içerisinde geri vermek midir? Göğsümüzün içerisindeki o minik kalbin atışını hissetmek midir? Yemek yemek mi, su içmek midir?
Yoksa yalnız kaldığında tutacağın ve bırakmayacağın bir el, üzüldüğünde yaslanacağın bir omuz, korktuğunda arkasına saklanabileceğin bir gövde midir?
Benim için yaşamak; hiçbiri.
Aldığım nefes, atan kalbim bana yaşadığımı hissettirmiyor. Ne yediğim yemek, ne içtiğim su beni tatmin ediyor. Tutacağım hiç bir ele kendimden fazla güvenemiyorum. Sahi, kendime ne kadar güvenebiliyorum?
"Cahil, kara cahil."
Ne dediğini anlamaya çalışıyordum. Bence tilki de anlamamıştı. O da benimle aynı şekilde, gözlerini bile kırpmadan Ejderha'ya bakıyordu. O ise, halinden gayet memnun gözüküyordu.
Tilkiyi bırakmadan arkamı döndüm. Bu minik benimle eve gelecekti. Ve ejderha da tabii ki dışarıda kalacaktı.
Konuşmayı uzatmak manasızdı. Sonuç olarak o bir yabancıydı. Henüz arkadaşım diyemezdim. İnsanlara bu kadar kolay güvenip kendimi açamazdım.
Nedenini bilmediğim bir şekilde moralim bozulmuş, birden bire kendimi kötü hissetmeye baslamıştım. Sosyal pilim bitmiş olabilirdi, ya da bu adamda bir şeyler vardı ve evren bana mesaj gönderiyordu.
Hiçbir şey söylemeden yürümeye başladığımda, koluma dokunan soğuk parmaklarla irkildim. Tilki de aynı anda -sanki hissetmiş gibi- sol tarafa döndü ve kolumdaki uzun parmaklı, kemikli ve dışarıdan bakılınca çok güzel görünen o ele gözlerini dikti. Evet, elleri çok güzel görünüyordu. Ama sadece görmeyi yeğlerdim. Tenimde olması rahatsız etmişti.
Belki de abilerimden bir şey saklamak zorunda olduğum için böyle hissediyordum. Bunun suçlusu tamamen oydu. Benim kardeşlerimden başka hiçkimsem yoktu. Onlardan sır saklamak, onları kandırmak bana acı verirdi. Bu yüzden uzak durmalıydım. Bunu Bartu amcaya da olabildiğince nazik bir dil ile anlatacak ve onları hayatımdan çıkaracaktım.
Resmen bana Kara Cahil demişti.
Cahil, kara cahil.
"Sence oldu mu o?'
'Oldu, hemde bal gibi de oldu!'
'İnat etme Hayal, zehirleneceksin.'
'Bu sefer bana bakma güzelim, ben karışmıyorum. Gerçekten zehirleneceksin.' Gülerken kısılan gözleriyle, bir kızına bir de hayatını adadığı adama bakıyordu.
Akif ve Hayal arasındaki bitmek bilmeyen tartışmalardan biriydi her zamanki gibi.2 ay önce omuzlarında kestirdiği ama artık biraz daha uzamış, göğsüne yaklaşmış olan kızıl saçlarının arasından zarif, ince parmaklarını geçirdi kadın. Bir, iki tur döndürdü ve bileğindeki tokayla saçlarını üç saniyede dağınık ev topuzu yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSİMSİZ
Teen Fictionya kalbinin en derinlerinde inandığın her şey yalansa? peki hisler de yalan söyler mi? yalan söylemediği tek bir konu vardı, isimsizdi... peki, o kimdi? maskenin altındaki sen kimsin? sonsuza kadar isimsiz kalamazsın... #3 - ♡♡ (26.04.23) #7 - ha...