🔪 14. Bölüm

596 67 63
                                    

2 gün sonra

Yazardan

Sabah saatlerinde güneş henüz doğmamışken gördüğü kabus yüzünden aniden uyanmıştı Felix. Yatakta oturur pozisyona geçerek derin nefesler almaya çalışırken terden ıslanarak alnına yapışmış saçlarını kulağının arkasına gönderdi ve kendine gelmeye çalıştı.

Hyunjin, gecenin bir yarısı Chris'in onu şirkete çağırmasıyla mışıl mışıl uyuyan Felix'i uyandırmadan sessizce evden ayrıldığı için yatağın diğer yanı boştu. Felix elini onun yattığı boşlukta gezdirerek hala güneş doğmadığı için hafif karanlık olan odada gezdirdi gözlerini.

Bir süre yatağın karşısındaki dolabın aynalı kapağından kendini izledikten sonra yeterince sakinleşince ayaklarını yataktan aşağı sallandırarak ayağa kalktı. Minik adımlarıyla ilerleyerek dolabın önüne geldiğinde bağdaş kurarak oturup aynadaki yansımasından kendini izlemeye başladı.

"Sakin olmalısın Yongbok." Ellerini aynadaki yansımasına uzatarak sarı tutamlarını okşadı ifadesiz bir yüzle. Biraz daha öne doğru kayarak alnını aynanın yüzeyine yasladı ve daha yakından izledi yüzünü.

"Kana aç olduğunu biliyorum ama... Yapamam." Sıcak nefesi aynanın yüzeyine çarparak buğulandırdığı için net göremiyordu kendini. Aynaya yaslı elini kaydırarak buğulanan yeri sildi ve netleşen yansımasından çillerini okşadı.

Kendini aç hissediyordu Felix. Fakat bir fark vardı. Felix yemeğe değil kana açlık duyuyordu.

Birini öldürmemek için kendisine sürekli yapmaması gerektiğini söylüyordu ancak şu an öldürmeye meyilli bir hale gelmişti. Doğası buydu onun. Bir kez bağımlılık yapmıştı ve bırakamıyordu bu duyduğu ihtiyacı.

Dolu gözlerinden akan bir damla yaş koluna düştüğünde bileğine doğru yol alarak bir yenisiyle birlikte yere damlamıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Çaresizdi.

"Seni seviyorum Yongbok ama durmalısın. Sen durmazsan Hyunjin benden nefret edecek."

Bu ihtiyaç ona acı veriyordu ve elinden gelen hiçbir şey yoktu. Belki bu açlık hissi olmasaydı onlarca kişiyi öldürmezdi. Öldürmek için kendince nedenleri vardı ancak bazıları o kadar da yeterli nedenler değildi.

"Hyunjin beni sevmeyecek Yongbok. Eğer bunu yaparsan o senden nefret edecek." Yansımasından sarı saçlarını okşamaya devam etti minik eliyle. Anlını yasladığı aynadan çekerek başını sağa yatırdı ve gülümseyerek kendini izledi bir süre.

"Hyunjin seni sevmiyor Yongbok. O beni seviyor." Yavaş hareketlerle ayağa kalkıp yatak odasının balkonuna çıktı havanın soğuk olmasına rağmen. Dirseklerini balkon korkuluğuna yaslayarak onlarca korumanın olduğu bahçeyi izlerken hala ıslak olan yanaklarını koluyla silerek burnunu çekti.

Gözlerini gökyüzündeki bulutlara çevirerek bir süre şekil değiştirmelerini izlerken bir korumanın telefon konuşması sesini duymasıyla bakışlarını aşağı çevirerek balkonun hemen altında telefonuyla konuşan korumaya çevirdi gözlerini.

"Efendim henüz bir yolunu bulamadım ancak onu evden çıkarmıyor."

Telefonun diğer ucundaki adamın sesi gelmiyordu ancak korumanın sesini net bir şekilde duyabiliyordu.

"Odasından bile sadece ara sıra çıkıyor onun dışında hiç görmüyorum."

"..."

"Yemeğine zehir karıştırarak zehirlenmesini sağlar ve hastaneye götürme bahanesiyle evden çıkarabilirim efendim. Hyunjin bey şu an evde yok."

Masum Psikopat / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin