Herkesin hayalleri vardır. Benim de hayallerim var. Örneğin on sekiz yaşına gelince kendi evime çıkmak istiyorum ve bunu gerçekten bir gün yapacağım. Huzurlu bir hayat istiyorum. Kimsenin olmadığı sadece ben ve evcil hayvanların olduğu huzurlu bir ev istiyorum.
Bunları düşünürken çoktan eve geldiğimi farkettim. Eve giderken hep hayallerimi düşünürdüm. Yol o yüzden hep çok kısa sürerdi.
Evin kapısını açıp eve girdim. O miğde bulandırıcı koku hemen burnuma geldi. Yüzümü ekşi terek hızlıca üst kattaki odama çıktım. Odamın kilidini açıp odaya girdim. Ardından yine odanın kapısını kitledim.
Evet evde tek olmama rağmen kapımı yine kitledim.
Hemen üstümü değiştirip yatağıma uzandım. Düşünmeye başladım.
O gün sokağa değil de bir yetimhaneye bırakılsaydım şu an daha mı mutlu olurdum? Sokakta babam beni bulamasa ne olurdu?
Evet ben evlatlığım.
Doğduğum gibi sokağa bırakılmışım. Bir süre sonra babam beni bulup şu an olduğum eve getirmiş. Belki de beni bulamasa çok daha mutlu olurdum. Hayır belki fazla daha mutlu olurdum.
Babamdan nefret ediyorum.
Ben beş yaşındayken alkol ve madde kullanmaya başladı. Tüm parasını onlara harcıyor. Kumar oynuyor. Para kaybedip borca girerse eve "Borçlarımızı öde artık!" diyen adamlar geliyordu.
Annem babama dayanamayıp boşanma davası açtı. Kurtulacağına ve kurtulacağıma çok inanıyordu ama öyle olmadı.
Beni babama verdiler ve annemle görüşümü yasakladılar.
Annemle gerçekten çok iyi anlaşıyordum. Evimizin yanlarında başka hiç ev yok o yüzden hiç arkadaşım da olmadı. Annem benim sokak arkadaşım oldu. Annem benim kardeşim,arkadaşım,babam her şeyim oldu. Annem benim dünyamdı.
Aslında babamdan alkol veya madde kullandığı için nefret etmiyorum. Ondan nefret etme nedenim benden dünyamı almasaydi.
Boşanma gününden sonra hayat cehenneme döndü. Babam sürekli sinir krizleri geçiriyordu. Evdeki her şeyi kırıp saçıyordu. Ve evet hala kırıyor. Evde yemek yiyeceğimiz tabak yoktu. Oturacağım koltukta cam parçaları vardı.
Ondan asla korkmuyordum. Bana vuramazdı. Boşanma davasında ona verildim evet ama bana vurduğu an hapise girecekti. Çok istese de bana vuramazdi. Evlatlık olduğum için galiba bu böyleydi.
Tek korktuğum bir gün benim odama girip eşyalarıma ve bana dokunması. Vurmasa bile bana dokunmasına asla izin veremezdim. Bana o günlerden sonra bir daha asla dokunamazdı.
Bir gün odama girerse bu çok kötü olurdu. Benim sonum olurdu. O evde tek güzel kokan ve düzenli olan oda benim odamdır.
Benim odama girip kendi emeklerimle aldığım eşyalara dokunursa bu benim sonum olurdu. Artık bir daha kazanıp bir şeyler alamazdım. Bir kere dokundu ikinci defa buna asla izin vermiyeceğim.
Dokuz yaşındayken okuldaki çocukların ödevlerini yapıp para kazanmaya başladım. Ezik muhamelesi değildi bu ben kendi isteğimle yapıyordum. İlk para kazanmaya böyle başlamıştım. Derslerim de başarılı olduğum için kendi kendime böyle bir meslek bulmuştum.
Çünkü babam bana para harcamazdi. "Birde senin için para mı ödeyiceğim!" Diye bağırırdı.
Aslında bu en iyisiydi. Onun sayesinde küçük yaşta sorumluluklarımı öğrendim. Kendi başıma ayakta durmayı dokuz yaşında başladım. Şuan ise on altı yaşında bir olarak hala kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başarıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Krallık Kolyesi
Fantasy16 yıl önce ki Çağlayan krallığı: Ateş Varisi ve Su varisi olan ikiz kız çocuğu doğurdu. Ve aynı zamanda 16 yıl önce karabey krallığı: Ateş Kralı ve Su Kralı olan ikiz erkek çocuğu doğurdu. Hepsi farklı farklı güçlere sahip ve evrenin en güçlü dör...