Hayatım da hiçbir zaman bir insana bile istiye zarar vermedim. Çabuk sinirlenen bir insanım ama hiç kavgalara girmedim. İçe kapanık bir insanım çok kişiyle muhattap olmadım o yüzden kimseyle kavga da etmedim.
Hayatımda ilk defa birisine bu kadar ağır bir zarar vermiştim. O kişi ise sahte babamdı ama şuan sorun onu yaralamam değil bunu birisinin görmesiydi.
Gözlerinde büyük bir şaşkınlık var ilk sorduğum soruyu tekrar ettim. "Sen kimsin?" diye bu sefer bağırdım.
"Anıl ben."
"Burada ne işin var? Buralara kimse gelmez. Git buradan!"
"Sana yardım et-" sözünü bitirmesine izin vermeden yerden bir şişe daha alıp ona fırlattım. Kendisini şişeden son anda kurtarmıştı. "Lütfen sakin olur musun? Sana yardım etmek için geldim."
"Sana niye inanayım ki hiç tanımadım bir insana neden inanayım? Buralardan kimse geçmez. Ne işin var burada? Seni uyarıyorum git buradan."
"Yolumu kaybettim ve kayboldum. Dışardan sesleriniz çok fazlaydı sana vurduğunu görünce yardım etmek istedim kötü bir amacım yok böyle bir şey asla yapmam."
Nedeneni bilmiyordum ama ona inanıyordum. Sadece ona inandığımı belli etmiyordum. Bi anda elimde bir el hissedince bakışlarım elime döndü. Elimi tutup beni dışarıya çıkarmak için harakete geçmişti ki elimi hızlıca onun elinden çektim. Kim oluyordu da tutuyordu ki elimi? Derin bir nefes alarak "Buradan gitmemiz lazım. Sakin olamadığın için tuttum sana yardımcı olmama izin ver." diyince elimi tekrar tutup dış kapıya doğru ilerledi. Bu yaptığına o kadar şaşırmıştım ki tepki vermemiştim.
Dışarıya çıkınca ellerini çekti. Derin bir nefes alarak toprak kokusunu içime çektim. Yağmur yağmıştı. Toprak kendini belli ediyordu. Toprak kokusunu gerçekten seviyordum. Hele ki yağmur yağdıktan sonra ki o kokusu beni içine çekiyordu.
"Şimdi beni dinlemelisin o adam bunu haketmiş olsa bile ambulansı aramamız lazım. Onu burada bırakırsak babanı öldürmüş olursun. Hastane polislerine kendi yaptığını söyleyeceğiz. Her ne kadar saçma bir bahane olsa da ifademiz böyle olacak."
"Ama o kendi ifadesinde beni söyler."
"Bu konu hakkında ne yapacağımızı bende bilmiyorum."
O an aklıma gelen fikirle hemen gülümsedim. Tam zamanında aklım çalışmıştı. "Ambulansı ara." dedim sadece. Cebinden telefonunu çıkarıp ambulansı aradı.
1 Saat Sonra
Aklımı kaçırağım! Hastane polisleri sadece babamın ifadesiyle işleme geçeceklerini söylemişti. Bunu gerçekten beklemiyordum. Bize inanmamış olup şüphelendiklerini daha iyi belli edemezlerdi. Nasıl olur da kafası güzel olan bir adama güveneceklerdi, bu resmen saçmalıktı!
Babamın odasından doktor çıkınca adımları bana doğru ilerledi. Ben yaklaşmamıştım. "Hasta gayet iyi. Kafasına dikişler attık. Birazdan polisler ifadesini alacaklar. Onlardan önce hastaya bakmak isterseniz bakabilirsiniz. Geçmiş olsun." Bize samimi bir gülümseme yaparak gitti.
Ah keşke geçmesiydi de geberip gitseydi bu adam!
"Şimdi ne yapacağız aklında bişey var mı?" İsmi galiba Anıl olan çocuğun sesini duyunca bakışlarımı ona döndürdüm. Bana hala şaşkın bakışlar atıyordu. "Odayı girip onla konuşağım. Aklımda güzel bir fikir var sadece bunu kabul etmesi yeterli ki ben kabul edeceğine adım gibi eminim." Diyerek bakışlarımı ondan ayırıp kapıya döndüm. Yavaş ama aceleci adımlarımla kapıyı açıp içeri girdim.
Uyumuyordu. Kafasında bir sürü sargı bezleri vardı. Galiba biraz fazla mı abarttım şişe kırma olayını diye düşündüm bi an ama hayır kesinlikle bunu haketmişti ki ben asla pişman değildim. "Demek geldin benim güzel kızım." Diyerek bakışlarını bana döndürdü. Alaycı bir ifadeyle bana bakıyordu. "Şimdi ne yapacaksın benim güzel kızım."
Bana kızım demeye bırakmazsa yine bir olay çıkarağım! Kızım demeleri o kadar baskın ve alayla söylüyordu ki ondan bi kez daha nefret ettim.
"Bir ben senin kızın filan değilim bana şu kelimeyi söylemeyi kes! İki eğer beni şikayet edersen giderim o boşanma davasındaki hakimi bulup bana vurduğunu söylerim. O pis ellerinin bana dokunduğunu söylerim."
Aklıma bianda bu gelince hafifçe ürperdim. Pis elleri benim tenime değmişti ama ben temizleyememiştim bile, ellerime baktım bi anda titremeye başladılar. Niye şu an titriyorlardı? Çünkü onun pis eşyasına dokunmuştum. Niye yüzüm buz kesmişti ki? Çünkü onun pis elleri benim yüzümdeydi. Yutkundum.
Bunu fark ettiği gibi bakışlarına daha fazla alay dokundu. Anlamıştı ve bundan utanması gerekirken bana bu bakışları beni gerçekten deli ediyordu. "Bunu yapabileceğine inanıyor musun benim güzel kızım heh? Git ve yap."
Bu seçeneği zaten yapmayacağını biliyordum ama yine de söylemek istemiştim. "Üçüncüsü olarak da beni şikayet etmezsen bu hastanede neden olduğun şeyleri sana veririm. Paralarımı sana vericeğim."
Bakışları bi anda değişti. "Sen bana rüşvet mi yapıyorsun?"
"Evet."
Ah tabiki hayır sana paralarımı verecek kadar aptallaşmadım.
"Tamam o zaman kabul ediyorum." Bu seçeneği zaten kabul edeceğine adım gibi emindim. Bakışlarımı ondan çekip kapıya doğru ilerleyip çıktım. Derin bir nefes aldım. İlk aşamayı halletmiştim. Şimdi sırada ikinci aşama vardı. İkinci aşama ondan saklanacak bir yer bulmaktı ama benim aklımda bir yer varmıydı tabiki hayır! "Ne konuştunuz?" Onun sesini duyunca ne yapacağımı bulmuşum. "Şimdi senden bişey isteyebilir miyim?" buna evet diyeceğine de emindim çünkü bana gerçekten yardım etmek istediğini anlamıştım. İnsanların ne hissettiğini hemen anlardım. "İsteyebilirsin."
Derin bir nefes alarak konuşmaya başladım. "Şimdi benim babamdan saklanacak bir yer bulmam lazım ama aklımda bir yer yok senin aklına bir yer gelebileceğini düşündüm. Neden mi gizlenecek bir yer lazım? Çünkü babamla bir anlaşma yaptık bu anlaşma tabiki de para anlaşması. Onun gözü zaten paradan başka bir şey görmüyor her neyse ona paralarımı veremem. Bana bu konu hakkında yardım eder misin? Buarada onuncu sınıfa gidiyorum belki de bir okul filan vardır aklında ama aynı zamanda kalacak bir yerimde olması lazım. Bildiğin yurtlu bir okul var mı?" Konuşmam bitince nefesimi verdim. Çok konuşan bir insan değilim ama konuştuğum zaman da susmak bilmezdim.
Hiç düşünmeden "Bizim okul. Bizim okul da yurt orası olur mu?" bende hiç düşünmeden "Olur şu an zaten yer beğenmemezlik yapamam." diyince yüzünde küçük bir gülümseme oldu. Onu güldürecek hiç bişey denemiştim ama her neyse.
"O zaman hadi gidelim."
Adımlarını hastanenin dışarısına götürünce arkasından onu takip ettim.
Bu bir karardı. Hayatımı değişticek bir karar. Cehennem hayatımı bu kararla bitirmiştim. Umarım ki sonradan bu karar için pişman olmazdım.
Selamlarr bu ikinci bölümdü nasıl buldunuz?
Normalde pazar günü yükliyecektim ama bazı sorunlar dan dolayı yüklenmedi.
Birazdan üçüncü bölümde gelicek
Hoşçakalın(◠‿◕)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Krallık Kolyesi
Fantasy16 yıl önce ki Çağlayan krallığı: Ateş Varisi ve Su varisi olan ikiz kız çocuğu doğurdu. Ve aynı zamanda 16 yıl önce karabey krallığı: Ateş Kralı ve Su Kralı olan ikiz erkek çocuğu doğurdu. Hepsi farklı farklı güçlere sahip ve evrenin en güçlü dör...