1. Bölüm - Başlangıç

22 4 11
                                    

   "Herkes görevini anladı mı?"

   Planın üstünden bir kez daha geçtikten sonra herkesin görevini doğru anladığından emin olmak istemiştim. Ne de olsa 10 yıllık planımızın suya düşmesi en son isteyeceğim şey bile olamazdı.

   "Evet." "Güzel, şimdi dinlenin ama yarım saat sonra herkes burada olacak."

   Çetenin yanından ayrılıp karşıdaki duvara doğru giderken son kez her şeyin üstünden geçtim. Bir şeyi unuttuğumu farkedince arkamdan gelen ortaokuldan beri çetede bana yardım eden arkadaşlarıma döndüm.

   "Eda, Defne !" Kafalarını kaldırdıkları zaman duvara varmıştık. Geri geri gidip sırtımı duvara dayadım. Ellerimi baş ve serçe parmağım dışarıda kalacak şekilde cebime koyup bir ayağımı da duvara yasladım. Eminim ki en çok kullandığım ve en sevdiğim pozisyon bu.

   "Siz görevinizi hallettiniz mi?"

   Neşeli bir ses tonunda "Tabii ki." dedi Eda. Sağ tarafıma geçip benimle aynı pozisyonu aldıktan sonra kafasını öne doğru eğdi."Ne bekliyordun ?" Hafifçe sırıttım. Kesinlikle üçümüz birlikteyken ciddi kalamıyorduk. Tabii çetenin yanındayken gayet ciddiyiz ama bunu nasıl başardığımızı hâlâ bilmiyorum.

   "Eda haklı ne bekliyordun? Elimize yüzümüze bulaştırıp senden saklayarak çözmeye çalışacağımızı falan mı?"

   Defne de sol tarafıma geçti ve pozisyonumuza ayak uydurdu. O an farkettim üçümüzün de en sevdiği pozisyon buydu. Zaten 10 yılını çete kurmaya feda etmiş üç genç kızın en sevdiği pozisyon bacak bacak üstüne atmak olamazdı.

   Defne alttan tutan gülerken kahverengi kıvırcık kahkülü, duvardaki pencereden sızan ay ışığıyla aydınlanıyordu.

   Sırıtışım sesiz bir kahkahaya dönüşürken başımı geriye yasladım. "Az önce plan kuruyordum şimdi kahkaha atıyorum. Siz çok fenasınız."

  Biz fena değiliz, diye çıkıştı Defne.

  "Sadece kafamız sıyrık."

   Kafa ve sıyrık kelimeleri birleşince kafamı Eda' ya çevirdim. "Hey kafası sıyrık benim icadım."

   Eda pozisyonunu bozup bana döndü. "Sen köftehoru kullanırken iyiydi." Defne de pozisyonunu bozdu ve yanımıza geldi. "Ya bi durun böyle kavga nedeni mi olur?"

   Gerçekten kavga ettiğimizi mi düşünmüştü? Bi saniye, hayır, Defne bağırak söylemediğimiz bu şeyleri kavga olarak algılamazdı.

   Eda da aynı şeyi düşünmüş olacak ki aynı anda Defne' ye döndük.

   Bizim şaşkın bakışlarımıza karşılık kahkaha atınca güldük. Bu ikili ileyken ciddi kaldığım tek durum çeteyi yönetmemiz olacak sanırım.

    10- 15 dakika güldükten sonra bu gece uygulayacağımız planı hatırladım ve durdum. "Plan vardı, hatırlatırım."

   "A, evet." "Günaydın." Defne esner gibi yaptı ve yorgun bir sesle "Sana da." dedi.
  
   Biz ciddi olmamız gerektiğini hatırlatmak için sinirli bakışlar atınca  "Tamam, espriyi bi kenara bıraktım." dedi. "Plan daha önemli."

   "Yani, 5. sınıftan beri bu plan için çalışıyoruz." "Haklısın ama her şey hazır sorun olacağını sanmıyorum."

   "Tabi canım." dedim eğlenceli bir sesle. "Benim gibi detaycı, senin gibi çeteyi yönetmekte başarılı, Defne gibi savunma ve güç topu biri varken ne ters gidebilir?"

   "Yani." "Tamam, çete birazdan toplanır o yüzden içeri geçelim." "İçerideki harita üzerinde planı tekrar gözden geçirelim." "Kabul."

   Elimi ortaya koydum. "O zaman..." Arkadaşlarım da ellerini elimin üstüne koydu. "Havuç' u yıkma planı devrede." Üçümüzde ellerimizi yukarı aşağı salladıktan sonra yukarıya doğru fırlattık.

   Ellerimiz havada savrulurken aklıma 6. sınıftayken yaptığımız ufak çaplı operasyon gelince gülmeden edemedim.

   Havuç oradaydı. Niye şaşırıyordum ki. Havuç' a meydan okumuş satranç müsabasına davet etmiştim. Kendine güvenen Havuç da aptal aptal sırıtmış kabul etmişti.

   Basit bir satranç mücadelesi değildi bu. Futbol, basketbol, yakantop, satranç...  Aklınıza gelebilecek birçok oyunda çok iyi olan gıcık Havuç' u yenebilme ihtimalimin olduğu tek oyundu satranç. Bu maç ta benim tek şansımdı. Ne de olsa Havuç' u iyi olduğu bir oyunda yenecektim. Bu büyük bir zafer demekti.

   Havuç satrancı hazırlamış bizi bekliyordu. Kendine güvendiği her halinden belliydi. Şu havuç kendine güvenmese olmaz zaten.

   Satranç turnuvası için geldiğimizi hatırlayınca bize arkası dönük olan Havuç' un omzuna hafifçe vurup karşısına oturdum. Eda ile Defne de benim gibi yapıp yanıma oturdu.

  Havuç önce omzundan tarafa sonra bana baktı. "Gelmişsiniz." Kafamı hafifçe sallayarak " Evet, geldik." dedim. Bu konu dağılmalıydı çünkü asıl konumuz satrançtı.

   Havuç'u yenmem gereken satranç müsabakasıydı.

    "Taşları dizmişsin." "Evet."  Başını öne eğdi. Sonra bir şey farketmiş gibi  kafasını kaldırıp mükemmel aksanıyla "Beyaz mı olacaksın, siyah mı?" diye sordu.

   Her gördüğümde Türkçe' sini ilerletiyordu, sarı kafa. Tamam, ciddi kal. Unutma konumuz satranç.

  Dizilmiş taşları gösterirken "Farketmez, böyle kalsın." dedim en ciddi sesimle. "Tamam, o zaman başla bakalım."

  Evet, beyaz bendim ve sıra bendeydi. Sol köşedeki piyonu alıp iki kare ilerlettim. Havuç ise ilerlettiğim piyonun tam karşısındaki  piyonu bir kare.

  İlerlettiğim piyonun yanındakini bir kare ilerlettiğimde ise bana inat o da hemen karşısındaki piyonu bir kare ilerletti. Tamam, sinirlenme.

   O anki duruma şöyle bir baktım. Soldaki piyonlarımız arasında bir kare, onun yanındaki taşlarımız arasında iki kare vardı. Madem Havuç oynadığım taşları oynatmaya meraklı, bunu kullanabilirim.

   İki kare olan boşluğu bir kareye düşürüp Havuç' un hamlesini bekledim. Tahmin ettiğim gibi boşluğu kapatacak hamleyi yapmıştı. Bu da oynattığı piyonun soldaki piyonumla çapraz konumda olması demekti.

   Üzerime düşen görevi yerine getirerek Havuç' un az önce ilerlettiği piyonu yedim.

  Önce ne olduğunu anlamadı. Sonra olanları kavrayıp kafasını kaldırdı. Gözleri gözlük çerçevesinin izin verdiği kadar şaşkınlıkla açılmış dudakları hafif aralanmıştı. Bunu beklemiyor olmalıydı.

   Kısa bir süre öyle baktıktan sonra bi anda irkilip önüne döndü ve oyuna devam etti. Oyun öyle böyle sürdü ve teneffüs bitmeden Havuç' u mağlup ettim. Evet, amacım buydu ama Havuç' un surat ifadesi o gün ki en büyük zaferimdi.

    "Hira ?"

   İrkilip geçmişi unuttum ve bugüne döndüm.

     "Evet, iyiyim. Hadi, yürü."
  
      Gittiğimizde çetenin çoğu oradaydı ve verdiğim yarım saatin dolmasına 1-2  dakika kalmıştı.

      Resmen 1-2 dakika sonra yıllardır emek verdiğimiz planı uygulamaya başlayacaktık.

•               ○                  •               ○                •

Geçmişin SonucuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin