Evet, şu an Havuç' un ziyarete geldiği evin dibindeyim ve plan resmen başladı. Çete de birazdan gelecek ve planın ikinci aşamasına geçeceğiz. Kulaklıkla haberleşiyoruz ama uzun zamandır ses seda yok. Yoksa kulaklığımı düşürdüm mü?
Kulağımı yokladım. Kulağımdaymış. Anlaşılan yoldalar o yüzden de ses seda yok.
Havuç, Tunik' in evinin bahçesinde oturmuş arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Gördüğüm kadarıyla bayağı mutlu. Bunu düşününce ufak bi kahkaha attım.
Arkadaşmış.
Oldu canım ben de Kraliçe Elizabeth. Aslında haklıyım ne de olsa Tunik, on yıldır Havuç' un arasında. Ajan olarak ta olsa, oyun da olsa arkadaşlar yani. Hem oradaki tek arkadaşı Tunik değil.
Tunik' i biraz daha dikkatli inceledim çünkü Tunik' i ortaokuldan beri görmüyordum. Ne de olsa biz sadece sınıf arkadaşıydık. En azından Havuç böyle bilecek çünkü birbirimizi tanıdığımızı bile bilmiyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse Tunik benim yardımcım ve ajanım on yıl daha çok telefonla görüştük. Daha doğrusu görüştüm çünkü Eda ile Tunik yakın arkadaştı ve bu on yıl içinde yüz yüze de bol bol görüşmüşlerdi.
Evet, bunların çoğu planla ilgiliydi. Hem bu planda Tunik de var. Yani birinin Tunik' i plandan haberdar etmesi gerekiyordu. Bunun içinde en mantıklı seçenek Tunik' in yakın arkaşı ve benim de güvenebileceğim bir arkadaşım olan Eda' ydı.
Tunik plan olduğunu duyunca heyecanlanmış, yerinde duramamış, ne zaman başlayacağımızı sorup durmuş. Plana daha sekiz yıl olduğunu öğrenince ise kıyameti koparmış. Sakinleşince de planı en ince ayrıntılarına kadar dinlemiş.
Yani Eda öyle yaptığını söyledi. Tunik' ten de bu beklenirdi zaten. Hâlâ Tunik diyorum. Adı tabi ki de Tunik değil. Asıl adı Tuna Salih. Kısacası Tuna. Daha da kısacası Tunik.
Düşüncelerini topla konumuz plan.
Tamam, şu an Havuç' u izlemem lazım. Başımı duvar kenarından çıkarıp Havuç' a baktım. Koyu bir sohbet ediyor oldukları belliydi. Herkes büyük bir samimiyetle olayları hararetle anlatan, hafiften şişman, esmer ve orta boylu gibi duran çocuğu dinliyordu.
Bir yerden sonra Tunik bir şey söyledi ve hepsi kahkahalarla güldü. En çok ta Havuç güldü. Kahkahasının sonuna gelirken yanında oturan Tunik' in sırtına bir kaç kez vurdu. Tunikle çok iyi anlaşıyordu.
Onları tanımayan biri olsam herkesin böyle bir arkadaşı olması için dua eder "Maşallah, ne güzel arkadaşlıkları var." derdim ama onları tanıyordum. Hatta onlardan saklanan sırları bile biliyordum.
En çokta Havuç' un bilmediği gerçekleri...
Acaba çok mu acımasızdık? Ne de olsa Havuç Tunik' i seviyor, onunla iyi anlaşıyordu. En önemlisi ona güveniyordu.
Yani; bu yaptığım, bu yaptığımız doğru mu? Havuç' u kandırmamız duygularıyla oynamamız doğru mu?
Niye yanlış olsun ki? Hem Tunik Havuç' un verdiği sırları sadece bize söylüyor ve o sırlar biz de kalıyor. Sadece ihtiyacımız olursa Havuç' u tehdit edebilmek için saklıyoruz. Hem Tunik sözde arkadaş olan insanlardan daha iyi davranıyor Havuç'a.
Konudan yine kopmuştum ama bu sefer konuya dönmemi sağlayan konudan koptuğumu farketmem değil, Eda' nın sesiydi.
"Hira, durum nasıl?"
Havuç' lara bakmayı bırakıp önüme döndüm ve hemen toparlanıp cevap verdim. Sanki konudan hiç sapmamışım gibi...
"Durum gayet iyi Havuç, Tunik ile oturuyor. Sohbet ediyorlar." "Güzel." Tekrar Havuç'lara bakarken "Siz ne zaman geleceksiniz?" diye sordum.
"Trafiğe takılmazsak beş dakikaya oradayız." Soracağım bir şey kalmadığı için "Tamam, geldiğinizde görüşünüz." diyip kulaklıktan telefonu kapattım.
Ayaklarım tutulmuştu. Yavaşça ayağa kalkıp karıncalanan ayağımın düzelmesini bekledim.
Gelinceye kadar aramayacaklarını biliyordum. Ayrıca trafiğin olduğuna emindim. Bu yüzden de müzik açıp en sevdiğim pozisyona geçiş yaptım.
Kafamı Havuçlara doğru çevirdim. Ne koyu sohbetmiş hala sohbet ediyorlar. Göz devirip önüme döndüm.
Sanki plan yokmuş, birazdan kavga çıkmayacakmış, çete yokmuş gibi çalan müziğin ritmine hayali kemanımla eşlik etmeye başlamamsa sadece 2 dakikamı aldı.
Ben, elimdeki hayali keman çubuğunu büyük bir keyifle hayali kemanımın tellerine vururken çalan müzik değişti ve çalmaya başlayan yeni müziğin ritmine uygun bir şekilde hayali melodimi çalmaya devam ettim.
Yoldan geçen yaşlı çiftler bana deliymiş gibi bakıyordu. Orta yaşlı çiftlerse biraz daha anlayışlı gibilerdi.
Sokaktan geçen yaşlı ve orta çiftlerden oluşan ordu tam planladığımız saatte tam planladığımız yerden geçiyordu. Bu da planın olması gerektiği gibi devam ettiğinin kanıtıydı.
Hayal dünyamdaki melodi gerçek hayattan ve çalan şarkıdan ayrılmış kendi başına notalarıyla beynimde dolanmaya başlamıştı.
Kendimi daha da kaptırmıştım ki çetenin geldiğini fark edip toparlandım. Bunlar da tam zamanın da geldi daha dördüncü şarkı bitmemişti.
Çete yanıma geldiğindeyse geldiklerini yeni farketmiş gibi davrandım ve hem ciddi hem yakın bir tınıdaki sesimle "Hoşgeldiniz." dedim .
Normal bi zaman olsa bunu yaparken kahkaha atardım ama bulunduğumuz durum bunun için pek uygun değil.
"Ne zaman harekete geçiyoruz?" "Bekleyin." dedim ve telefonumu çıkarıp Tunik' e "Başlıyoruz." diye mesaj attım.
Duvar kenarının dibindeki kafamdan göz ucuyla telefonu eline alışını ve mesajı okuyuşunu izledim. Resmen başlıyorduk. Hatta başlamıştık bile.
• ○ • ○ •

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Sonucu
HorrorÇoğunluk olarak kavga, travma ve kan temalı bir kitap olacaktır. Hassas kişilerin okumamalarını tavsiye ederim.