11. Bölüm

44 5 0
                                    

 İlk gün.

Ağrılar, sancılar, acılar. Kusma nöbetleri. Krizler. Alınan yedi tane ilaç, biri baş ağrısı, biri uyku ilacı, üçü kalp için, küçük sarı ilaçlar, ikisi sakinleştirici, beyaz olan ve hepsinin sonunda gelen uyku. 

Saat muhtemelen dört olmalı. Ya da dörde çeyrek geçiyor. Tam olarak bilemiyorum.

Sabah saat yedi. Annem uyandırıyor. Kalk diyor. Yataktan çıkmaya bile mecalim yok, bir o kadar konuşmaya da. Kafamı olduğu gibi gömüyorum yastığa. İlk gün dedim ya sevgilim. Ondan böyle. İki üç güne kalmaz atlatacağım. İyi olacağım. Merak etme sevgilim. Hem Selen, o beni görüpte üzülüyor. Onun üzülmesini istemiyorum. Üzmeyeceğim onu. Bittiğini, gittiğini söylemeyeceğim kimselere. Gelirsin dimi? 

Kafamı olduğu gibi yastığa gömüyorum demiştim ya. Ama uyuyamıyorum. Kapatıyorum gözlerimi. uyur gibi oluyorum. Sonra birden kalbime bir ağırlık çöküyor. Açıyorum gözlerimi. Bakıyorum. Değişen hiçbir şey yok. Her şey aynı. Kalktım yazıyorum. Şu üç dört gün geçsin atlatacağım diyorum. Sadece hemen şu üç dört gün geçsin. Ne olur geçsin. Hemen geçsin. Hemen gel. Aynaya bakmadım henüz. Gözlerimde bir şişkinlik var biliyorum. Ve hissediyorum da aynalara bakmak istemiyorum. Kendi çöküşümü gözlerimin kan ağladığını görmek istemiyorum. Yorgunum. Çok yorgunum. Beni anlıyorsun değil mi? Uyusam desem uyunmuyor. Kalkıp bir köşede otursam desem o hiç olmuyor. Hava soğuk. Soğuk bir rüzgar var. Ellerim buz gibi. Ellerim neden bir türlü ısınmıyor. Yorganın altında bile ellerim ayaklarım üşüyor. Bir türlü ısıtamıyorum. Keşke yaz havası olsaydı sevgilim. Güneş açsa, kuşlar cıvıldasa ve biz mutlu olsaydık. Beraber uyuyup beraber açsaydık gözlerimizi tekrardan. Ama mevsim yaz değil. Güneş açmıyor. Kuşlar cıvıldamıyor. Biz beraber uyumuyoruz. Hava soğuk sevgilim. Ve sen yoksun.

Deliriyorum sanırım sevgilim.  


KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin