Selam canlarımmmm. Yeni bölüm ile karşınızdayımmm. Oy vermeyi ve bolca yorum yapmayı unutmayınnn. İyi okumalarrr.
-
Dirseklerinden yere kanlar damlıyordu. Ne olduğunu idrak edememiştim, edememiştik. Koray acı verici bir şekilde çığlık attı. Onun çığlığı kulaklarımızı cınlatmıştı bu yüzden herkes elleri ile kulaklarını kapattı.
Kulaklarımı kapattığımdan dolayı ellerimi Şüheda'nın gözlerinden çekmiştim. Herkes kulaklaklarını kapattığı gibi yere eğildiler. O kadar kötü bir sestiki yerimizde duramıyorduk.
Şüheda şok içerisinde Koray'a bakıyordu. Onun gözlerini kapattığım için ne olduğunu anlamamıştı. Ama çok sürmeden Şüheda'da bizim gibi yere eğilip gözlerini kendi kapattı. Kulaklarını en başından beri kapatıyordu.
Korayın bağırmaları azalınca ellerimizi yavaşça kulaklarımızdan çektik. Ellerimizden düşen fenerleri yerden alıp ayağa kalktık. Herkes şok içerisine hem Koray'a hemde birbirlerine bakıyorlardı. Yavaşça Koray'a yaklaştık. Elinden dirseğine kadar çivi vardı. Bazı çiviler etin delip dışa çıkmışlardı. Herkesin midesi bulanmaya başlamıştı.
Yankı bayılmıştı. Onun bayılmasına hiç kimse şaşırmamıştı çünkü hepimiz bayılıcak gibi hissediyorduk ama bayılmamalıydık. Koray kan kaybediyordu ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk. "Kan kaybediyor!" Dedi Enes "Bu gidişle kan kaybından ölücek. "Hayır ölmez sadece kolu yaralandı." Dedi Burak.
Doğru söylüyordu orada ölmezdi. "Kolunu çivilerden çıkartmamız lazım!" Dedi Enes "Ne!" " Duymadınmı kolunu çivilerden çıkartmamız lazım yoksa çok acı çekerek bayılacak!" Çok mantıklıydı ama nasıl yapıcaktık.
"Yardım et Burak" dedi Enes Enes sağ kısımdan Koray'ın kolunu tutuyor Burak ise sol kısımdan tutuyordu. "3 deyince çekicez!" Koray acıdan konuşamıyordu şu ana kadar bayılmaması bir mucizeydi. "Bir, iki , üç!" Diye bağırdı Enes ve Korayın kolunu tüm güçleri ile çivilerden çektiler. Koray acıdan haraket edemiyor ama bağırıyordu. Yine kulaklarımız çınladı.
Herkes şok ve acı bakışları ile Koray'a bakıyorlardı. Haraket edemeyen Koray birden bir elini boğazına götürdü sanki nefes alamıyor gibiydi. "Noluyor!" "Ne biliyim ben!" Koray'ın eli yere düştü. Korayın elinin yere düşmesi ile yerdeki tozlarda havaya kalktı. Koray hareket etmiyordu. "Öldümü?" Dedi Esma. Biz korku içerisinde Esma'ya baktık. "Nabzına bakın." Dedi Yeşim Burak Korayın napzına bakmak için yerde yatan haraketsiz korayın vücuduna yaklaştı. Elini boynuna götürdü.
Bir süre eli boynunda kaldı. Herkes merak,korku içerisinde Buraka bakıyorduk. Burak elini yavaşça Koray'ın boynundan çekti. Burak'ın ayakkabıları Koray'ın kolundan yere akan kanlara bulanmıştı. Burak derin bir nefes aldı. Dudaklarını aralayım sadece tek bir kelime söyledi. "Ölmüş." Dedi. Herkes korku ile Koray'ın haraketsiz vücudundan uzaklaştı. "Nasıl ölmüş o kadar çok kan kaybetmedi bu kadar kan kaybından ölmesi imkansız!" Dedi Enes. Evet o kadar çok kan kaybetmemişti.
Ben derin bir nefes aldım. Ve konuşmaya başladım. "Arkadaşlar. Kan kaybından ölemez imkansız ama ya zehirlendiyse. Hatırlıyorsanız Deniz bize ya zehirlenip yada kriz geçirerek ölüceğimizi söylemişti. Ya o çivilerin üzerine zehir sürüldüyse. Ve Korayın kolu çivilere girince zehir kanına bulaşıp zehirlendiyse." Dedim
Herkes şok içerisinde bana bakıyordu. "Nasıl yani zehirlenerek mi öldü?" Dedi Şüheda "Evet." Dedim.
Aradan bir kaç saat geçmişti yani sanırım. Deniz bize bu eve telefon sokmamamızı söylemişti. Bizde nedense onu dinleyip telefonlarımızı Deniz'in arabasına bırakmıştık. Bu yüzden saatin kaç olduğu gecemi gündüzmü olduğunu anlamıyorduk, tahmin bile edemiyorduk. Hepimiz boş bir odaya geçmiştik. Aslında tam bir oda denmezdi. Odada borular vardı. Borular o kadar eskimiştiki renkleri kahverengiydi. Boruların üzerinde zincir vardı neden oradaydı hiç bir fikrim yoktu. Tavanda havalandırma gibi bir şey vardı ama hiç bir şekilde hava yada ışık gelmiyordu. Havalandırmada çok eskiydi. Her an düşme ihtimaline karşı odanın en köşesine oturmuştuk. Yerler çok pisti ama yinede oturmuştuk.
"Saati olan var mı?" Dedim
"Yok"
"Yok"
"Benimde yok"
"Yok"
"Malesef yok"
"Yok"
"Üzgünüm yok"
"Yok"
"Yok"
"Bendede yok"
Herkes yok demişti. "Ama Koray'ın var." Dedi Batu herkes üzgün yüz ifadesi ile basını yere eğdi. Hiç kimse sırtını duvara yaslamıyor, hiç bir yere dokunmuyordu. Çok korkuyorduk bir yerden çivi çıkacak diye. "Gidip onun saatini alalımmı?" Dedim aslında hiç oraya gitmek istemiyordum ama saati düşünmekten kafayı yiyecektim."Bana deli gibi bakmayın saatin kać olduğunu bilmiyoruz. Gecemi gündüzmü bilmiyoruz. Asıl bunları bilmessek deliririz." Dedim
"Tamam gidelim." Dedi Batu. Ayağa kalktık Şühedanın elini sıkıca tutuyordum oda benimkini. Yavaş adımlarla Korayın olduğu yere gittik ve oraya gider gitmez ceset kokusu geliyordu burunlarımıza. Hepimiz ellerimiz ile burunlarımızı kapattık ve koray'ın ölü bedenine yaklaştık. Batu Koray'ın yanına gidip koluna baktı. Ve üzgün bir ifade ile "Kırıl-" "O neydi." "Ne neydi Şüheda!" "Oradan bir şey geçti!" Eli ile bizim Yankı ile girdiğimiz odayı gösterdi. Hepimiz korku ile o odaya bakıyorduk.
Birden o odadan bir yeri tırnaklama sesi geldi.
"Orada bir şey var!"-
Tekrar selam canlarımmm. Yeni bölümümüzün sonuna gelik. Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Oy vermeyi unutmayın bir dahaki bölümlerde görüşürüzzz.🤗
Koray'ın ölümünü nasıl buldunuz?
Sizce kitabımızın sonunda ne
olucak?En sevdiğiniz karakter kim?
Koray öldüğünde üzüldünüz mü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Giriş Var Çıkış Yok
Horror"Sizce kurtulabilecek miyiz?" Büyük bir sessizlik oldu sanki hepimiz burada çürüyüp ölüceğimizi biliyormuşuz gibi. Ve evet ya burada ölücektik yada kurtulacaktık herkes öleceğini düşünüyordu ama ben kurtulacağımıza inanıyorum. Buraya 13 kişi girdik...