8.Bölüm: FİNAL

14 4 2
                                    

Selam canlarımmm. Yeni bölüm ile karşınızdayımmm. Rica etsem hikayemi tanıdıklarınızla paylaşırmısınızzz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalarrr.

-

Koray'ı öldüren çivilere bakıyorduk. Çiviler bütün yeri kaplamıyordu. Sanki birisi adım atmamız için adıp atabileceğimiz kadar boşluk bırakmıştı ama çiviler çok fazlaydı. Çivilere basarsak zehirlenirmiydik? Bu korkunç düşünceden kurtulup Şühedaya baktım. Böyle bir şeyi beklemediğimiz için Şüheda olayı anlamak için boş boş çivilere bakıyordu. Şüheda'nın tuttum elimle onu minik bir şekilde dürttüm. Şüheda irkildi ve kendine geldi.

Bir süre ne yapmamız gerektiğini konuştuk, gidip gitmemek konusunda bir karar verdik, ve gitmeye karar verdik. Parmak uçlarımıza basarak ilerledik. Çivilere basmamak için büyük bir çaba sarf ediyorduk.

Biraz ilerledikten sonra çıvilerin azaldığını fark ettik, artık normal bir şekilde yürüyebiliyorduk. Boş bir koridorda boş bir şekilde yürüyorduk. Koridor dardı, şu âna kadar hiç bir oda görmemiştik. Işık belirtisi yada ses belirtisi yoktu.

20 dakikadır aralıksız yürüyorduk çok susamıştık hiç bir şey yememiştik ama dayanıyorduk daha doğrusu dayanmaya çalışıyorduk. Hayla hiç bir oda görmemiştik. Kulağımıza bir ses ilişti. Bu su sesimiydi? Şüheda ile birbirimize umut dolu bakışlarla bakıyorduk. Sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladık koştukça sese yaklaşıyorduk ama vakit geçtikçe su seside azalıyordu artık sadece damla sesi geliyordu.

Şüheda ile ben bir anda durduk. Bir oda vardı ve su sesi oradan geliyordu. Şüheda ile umutlu bir şekilde odaya doğru gittimizde. Odanın kapısını ittirdik ve dehşet içerisinde odaya bakıyorduk. Oda bomboştu odanın tam ortasında bir duvardan bir duvara uzanan bir boru vardı. Borunun üzerinde de Enes vardı.

Enesin kolu boyluca cizilmişti kolundan kanlar akıyordu. Bizim duydumuz ses su sesi değilmiş. Duyduğumuz ses Enes'in kolundan damlaayıp yere düştündeki kan sesiymiş. Enesin boynunda iğne vardı artık iğneyi görünce şaşırmıyordum.

Odaya daha dikkatli bakınca bu odanın full çiviler ile dolu olduğunu fark ettim. Bir saniye orada koşede ne vardı. Çivilerin üzerinde bir şey vardı. Onun ne olduğunu görmek için fenerimi o tarafa doğru tuttum ama keşke tutmasaydım bu Nil'di.

Nil çivilerin üzerinde yüz üstü yatıyordu. Her yerinden kanlar akıyordu ama yaşamıyorlardı. Ardık daha çok bakamayacağımızı anladığım an oda'nın kapısını kapattım. Şüheda'nın kolunu tutup yürümeye başladık.

Artık önceki gibi çok etkilenmiyorduk. Artık alışmıştık.
"Sence Yeşim yaşıyormudur?" Dedi Şüheda şu an hayatta halan tek bizlerdik Şüheda, Yeşim ve ben. "Bilmiyorum." Dedim ve üzgün bir şekilde ilerledik.

İleride bir oda belirdi ama kapısı yoktu. Daha dikkatli bakınca hemen yanında da vardı bir oda. Bir tane daha, bir tane daha ve bir tane daha bu böyle devam ediyordu odalar birbirine bitişikti. Hem sağda hemde solda bir sürü oda vardı. Hiç birinin kapısı yoktu bu bizi ürküttü. Ama odaların olduğu yere doğru ilerledik. Artık kurtulacağımıza inanmıyorduk.

Korktumuz için odaların önünden hemen geçiyorduk. Koşmaya yakındık. Burada kaç oda vardı? 50, 100, 150 hayır dahada fazlası vardı odalar bitmiyordu. Bir odadan ses geldi. Sesin geldiği yöne gitmek yerine koşmaya başlamıştık. Koşuyorduk ve bir odadan Yeşim üzerimize atladı elinde iğne vardı. Evet iğne vardı Yeşim sağ odadan üzerimize atlamıştı ve Şühedada sağımdaydı.

Yeşim "Biz ölüyorsak sizde ölmelisiniz!" Diye bağırdı ve elindeki iğneyi Şüheda'nın boynuna sapladı. "Dur!" Diye bağırdım ama bağırmak için geç kalmıştım. İğnedeki sıvı Şühedanın kanına bulaşmıştı. Yeşim yere devrildi Yeşimin'de kolunda iğne vardı. Şüheda bir süre sonra dengesini kaybedip yere düştü. Bende onunla birlikte yere çömelmiştim. Şüheda "Seni seviyorum sevgilim." Dedi ve yere yığıldı, gözleri kapandı, nefes almayı bıraktı.

Gözümden yaşlar akarken "Bende seni seviyorum sevgilim." Dedim ağlamaya başlamış Şüheda'nın haraketsiz vücuduna sarılmıştım. Neden ilk ben ölmedim? Neden öldü? Buraya gelmek zorundamıydık? Benim sözümü dinleselerdi şu an hayatta olurmuyduk? Binlerce soru beynimde dönüp duruyordu.

Şüheda'nın elini tutup tavana bakıyordum Şüheda nefes almayı ne zaman bırakmıştı? Şühedanın elini tutup saatlerce onu izlemiştim. Tuttum eli buz gibi olmuştu. Şüheda'nın öleceğini biliyordum hepimiz ölüceğimizi biliyorduk ve evet herkes ölmüştü ve bende ölücektim. Artık burada durmamaya karar verdim sersem bir şekilde ayağa kalktım üstümdeki yeleği çıkartıp Şühedanın yüzüne örttüm.

Oradan uzaklaştım. Onunla geldimiz çivili yollardan geri geçtim ve artık alt katta değil üst kattaydım. Evin orta kısımına geçtim cebimde sigara içmek için bulundurduğum çakmağı çıkardım sigaramı yanıma almayı unutmuştum ama şu an ona ihtiyacım yoktu. Çakmağa iğtiyacım vardı. Ev tahtadandı çok kolay yanabilirdi.

Çakmağı yaktım, çakmağı yere bıraktım ve evin yanmasını izledim. Evet evi yakıyordum ev ile birlikte kendimide yakıyordum. Buradan çıkış yok. Girişi olan ama çıkışı olmayan bir evdi burası. Çıkışı hiç bir zaman olmayacaktı. Ev ısınmıştı sıcaklıktan terlemiştim. Şühedanın bana verdiği tüylü beyaz tokayı elime aldım sıkıca tuttum "Yanına geliyorum sevgilim." Dedim. Yaşama sebebim kalmamıştı. Ama şimdi ölüyordum yanarak kendimi öldürüyordum. Ateşi ayaklarımda hissettim sonra belime doğru en sonunda bütün vücudumu.

Ve orada Lale yanarak öldü. Lale buradan çıkacağına inanmıştı ama inandığı şeyin bir hayal olduğunu en sonunda anladı. Lale Şüheda'yı çok sevmişti o gidince kendisininde gideceğini biliyordu en sonunda o ölünce gerçekleri kabullendi.

Kim bilebilirdiki Lale'nin gitmeyelim dediği yoldan zorla götürülüp en sonunda öleceğini. Lale öldü ve Lale'nin de hikayesi bitti, burası GİRİŞ VAR ÇIKIŞ YOK hikayesiydi...

-

Selam canlarımm. Bana şu an çok kızıyor olabilirsiniz sonunu böyle yaptığım için ama bence güzel bir hikaye oldu.

Sizce hikaye nasıldı?

Hikayeye oy verip arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayınnn. Sevgilerleee.🤗

Giriş Var Çıkış YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin