2.Bölüm: Çiviler

21 6 4
                                    

Selam canlarım tekrar ben ve tekrar yeni bölüm ile karşınızdayımmm. Umarım bu bölümü beğenirsinizzz. Oy verip bolca yorum yapmayı unutmayınnn. Unutmadan eğer yazım hatalarım olursa ki olucaktır şimdiden kusura bakmayınn. İyi okumalarrr.🤗

-

Her yer kapkaranlık oldu. Herkes birbirine bakıyordu. Çok korkmuştuk. Esma birden konuşmaya başladı "Ne oluyor? Neden her yer karanlık? Işık yok mu?" "Bi sus ne baş ütüledin! Herkes fenerlerini alsın!" Dedi Koray

Korayın demesiyle herkes yere eğildi. Ellerimiz yerlerde geziyordu. Ellerimize tozlar geliyordu. Hiçbir yeri görmüyorduk. Ve sonunda elim bir yere değdi fenerdir diye ümit ettim ki "Aaaaa!" Diye bağırdı biri herkes korkuyla ayağa kalktı. Sanırım birinin dizine dokunmuştum. "Sakin ol ben yanlışlıkla dizine dokundum." Dedim, ve herkes rahatladı.

Yine yere eğildik fener aramaya başladık. "Buldummm!" Diye bağırdı biri. Bağırmanın ardından içerisi aydınlandı. Feneri açmıştı. Feneri bulan kişi Batu'ydu. İçerisi aydınlandığı anda herkes fenerlerini almıştı. Herkes fenerlerinin ışığını açmıştı içerisi aydınlanmıştı. "Herkes fenerlerini kapatsın, sadece iki kişi açık tutsun!" Dedi Batu "Neden?" Dedi Şüheda "Fenerlerden yüzlerimizi göremiyoruz ve pilleri biterse ne yapmayı düşünüyorsunuz?" Dedikten sonra herkes fenerlerini kapattı bir tek Şüheda ile Batu açık bırakmıştı ve evet artık yüzlerimizi görüyorduk.

"Noluyor?" Dedim
"Ne mi oluyor! Tabikide deniz yine bizi korkutuyor. Bu kadar korkmayın bebekmisiniz!" Dedi Yeşim

Herkes sustu. "Peki o zaman Deniz gelene kadar evi gezelim." Dedi Burak
Herkes biraz da olsa rahatlamıştı. Dışarıdan araba sesi geldi. "Al işte demiştim geri geldi." Dedi Yeşim. Ama araba sesi her geçen saniye dahada uzaktan geliyordu. En sonunda araba sesi yerine bomboş bir sessizlik kaldı.
"Gitti." Dedi Şüheda
"Hayır geri geli-" Birden içeriyi bir ses kapladı.
"Merhabağ arkadaşlar, nasılsınız. Çok korkmuş duruyorsunuz. Kıyamam size." Bu Denizin sesiydi. Ama sesi hoparlör'den geliyordu.

"Buradan çıkma şansınız yok ve hepiniz burada öleceksiniz. Hepiniz zehirlenip yada kapl krizi geçirip ölüceksiniz. Hemen kapının yanında bir telefon var oradan sorunuz varsa sorabilirsiniz." Dedi ve hepimizin kafası kapının yanındaki telefona baktık.

Telefon o kadar eskiydiki hemen duvardan düşecekmiş gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefon o kadar eskiydiki hemen duvardan düşecekmiş gibiydi.

Koray telefonun yanına sinirli bir şekilde gitti. Herkes şoktaydı. "Oğlum napıyorsun sen çıkar bizi şu bok yerden!" Diyerek bağırdı "Hoşcakalın." Dedi Deniz ve telefondan cızırtılar gelmeye başlamıştı.

Koray sinirle telefonu geri koydu cızırtı sesi kesildi.

Birbirimize bakıyorduk. Biz ölücekmiydik? "Duydunuz ölüceğiz. Bu yüzden ölmeden şu evi gezelim." Dedi Alya. Herkes Alya'ya şok içinde bakıyordu. Alya umursamaz biriydi, hiç bir şeyi kafasına takmazdı. Alya elindeki feneri yaktı ve evi gezmeye başladı. Onun gezdiğini görünce herkes gezmeye başlayacaktiki "Herkes iki kişi şeklinde gezsin tek fener yakın pilleri bitmesin." Dedi Batu

"Herkes bir kız bir erkek şeklinde gurup olsun." Dedi. Emredersiniz paşam.

"Ben Şüheda ile olurum." dedi Burak heycanlı bir sesle. Burak'ı tanımasam Şüheda'ya aşık diyecektim. Ben Şüheda ile kalmak istiyordum bir tek ona güveniyordum. Ama Batu salağı hemen atıldı.

Ben ve Yankı
Esma ile Koray
Nil ile Enes
Batu ile Şüheda
Yeşim ile Burak
Derya ile Alya
Gurup olmuştu bir tek Derya ile Alya kız gurup olmuşlardı.

Guruplara ayrıldık ben Şühedanın arkasından baktım o da bana baktı ve uzaklaştık. Yankı ile bir odaya girdik. Yankı korkudan bayılacak gibiydi. Bende çok korkuyordum ama Yankı bendende daha çok korkuyordu.

Girdiğimiz oda yeterince korkutucuydu. Odaları gezmek pek doğru gelmiyordu. Oda bomboştu. Sadece odada bir tane sandalye vardı. Ve sadece bir sandalye olması baya korkutucuydu. Cam çok büyüktü. Perde vardı ama perde sararmıştı. Tutduğum gibi yırtılacakmış gibi duruyordu. Her bir yere bastığımızda toz kalkıyordu.

Yerde minik cam parçaları vardı onlara bastıkça boş bina cam sesleri ile doluyordu.

Yerde minik cam parçaları vardı onlara bastıkça boş bina cam sesleri ile doluyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birden biri sanki kapıya vuruyormuş gibi sesler geliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Birden biri sanki kapıya vuruyormuş gibi sesler geliyordu. Yankı ile ben sesin geldiği yöne korku ile kafamızı çevirdik. Yankının bayılmasına çok az kalmış gibi hissediyordum. "Noluyor?" "Bilmiyorum." Dedi

Ne olduğunu görmemizin daha mantıklı olucağını düşünerek sesin geldiği yere gittik. Fener önümüzü aydınlatıyordu.

Sesin geldiği yöne gittik ve evet biri kapıyı kırmaya çalışıyordu. Kim olduğunu görmek için feneri ona doğru tuttum. Bu Koray'dı. Koray kapıyı kırmaya çalışıyordu. Kapıya vurmaktan çok yorulduğu belli oluyordu. Kapıyı kırmak için omzunu değil elini kullanıyordu. Hemen gözlerimle Şühedayı aradım ve uzaktan korku ile izliyordu. Korkuyordum bana bir şey olacak diye değil ona bir şey olacak diye ödüm kopuyordu.

Eğer o giderse yaşamam için bir neden kalmamış olucaktı. Hemen koşarak Şühedanın yanına gittim. Ellerini tuttum elleri buz gibi olmuştu, çok korkmuştu. Bende ona bir şey olacak diye çok korkmuştum. Şüheda korkudan titriyordu ona sım sıkı sarındım ve ondan kulaklarını kapatmasını istedim. O kulaklarını kapattı bende onun gözlerini kapattım. Şu an ne görüyor, ne duyuyordu.

Koray kapıyı kırmayı hâla çalışıyordu ama dikkatimi çeken bir şey oldu. Sanki kapıya vurmuyordu. O boşluğa vuruyordu. Kapı tahta olmasına rağmen demire vuruyormuş gibi ses çıkıyordu. Sanki orada çıkmamıza engel olmak için bir bariyer vardı. Görünmez bariyer.

Daha dikkatli baktım. Koraya daha yaklaşamıyordum çünkü Şüheda görmemesi için gözlerini kapatıyordum. Dahada dikkatli baktım, dahada, dahada. Ve kapıdan yüzlerce çivi çıktı. Koray'ın elleri o çivilerin içerisinde kaldı. Koray'ın ellerinden dirseklerine dirseklerindende yere damlayan kanlara bakakaldık.

-

Selam canlarımmmm. Bu bölüm diğer bölüme göre daha kısa oldu. Ve bu bölümü yayınlamak için sizi beklettiğim için üzgünüm. Umarım bu bôlümü beğenmişsinizdir. Oy vermwyi unutmayınnn. Diğer bölümlerde görüşmek dileğiylee.🤗

Giriş Var Çıkış YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin