Biraz sonra kapı tekrar açılmış ve aşağıya bir merdiven sarkıtılmıştı. Ben de hala dinmeyen öfkem ile yukarı çıkıyordum.
𓃗
Kapının önüne geldiğimde hâlâ nefes nefeseydim. Yorgunluktan ve acıdan bacaklarım titriyordu. Sırtımı duvara vermiş ve yere oturmuştum. Kendimi berbat hissediyordum. Midem bulanıyor, başım dönüyordu. Kafamı taşıyamıyor sadece uyumak istiyordum. Koridordan adım sesleri geliyordu. İlk gördüğüm bana doğru koşan Hyunjin'di.
Eğildi ve ne durumda olduğuma baktı, beni baştan aşağı süzdü ve biraz mutluluk biraz hüzün dolu gözlerle önüme çöktü. Park sinirli bir şekilde bize dönmüş
"Testi nasıl geçti anlamıyorum ama onu derhal buradan götür ve bir daha bu yaşam alanımda sorun çıkarırısa onu atarım!!! "
diye kükremişti.
Hyunjin kolunu omzuma sarmış ve beni kaldırmıştı. Şu an ondan kendimi kurtaracak veya söylenecek halim yoktu. Park
"Birkaç gün gözetimde tut onu. Gözümün önünden ayrılmasın."
Hyunjin kafa sallamış ve metroya doğru getirmişti beni. Bir koltuğa oturmuştuk ama ağırlaşan göz kapaklarım kapanmıştı. En son gördüğüm yüzüme bakan Hyunjin'di....
Gözümü açtığımda gece olmuştu ama burası benim odam değildi ve içeride kimse yoktu. Camdan dışarı bakmış ve hangi binada olduğuma bakmıştım. Benim odamın olduğu bina karşıdaydı ama burası neresiydi. Kapı açılmış ve elinde yemek tepsisi ile Hyunjin içeri girmişti. Kaşlarımı çatmış ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Beni uyanık görmesi ile şaşırmış olacak ki tepsiyi komidinin üstüne burakıp yanıma gelmişti.
"İyi misin? Kötü mü hissediyorsun? "
Çatık kaşlarım ile ona bakıyordum
"İyiyim ama bu seni ilgilendirmez."
"Neden?"
"Test işini getirip bir de üstüne bunu sorman saçma. Hem sen bana açıklayacaktın."Gereğince bana bakmıştı.
"Önce yemeğini ye sonra pansuman yapalım ve duş al. Bunlar bitince anlatacağım söz."
"Ya şimdi anlat ya da ben gidiyorum!"
"Off çok inatçısın tamam otur şöyle."
Yatağa oturdum ve karanlık şehre baktım. O da hemen yanıma geçmişti.
"Ben soracağım sen söyleyeceksin."
Göz devirmiş
"Hayır deme şansım yok galiba."
"Yok!"
"Tamam tamam sor."İlk önce basit bir soracaktım
"Buraya nasıl geldin? "
Oflamış ve bana dönmüştü.
"O holding babama aitti. Tek oğlu olarak ben başına geçtim. O gün toplantı vardı. Annem babam ve kız kardeşim Holding'teydi. Salgın buralara sıçramıştı ve holdingin içine girdiler. Son anda dağ evimize kaçtık ve birkaç gün orada kaldık. Bay Park babamın arkadaşıydı aradı ve sığınağı haber verdi. Bizi özel arabalar ile getirdiler."
Başımı anladığımı belirterek salladım.İkinci ve en merak ettiğim soruyu soruyu sordum.
"Neden test yapılmasını önerdin ki?"
Gözlerini yıkıntı şehre çevirmiş ve bir nefes vermişti.
"Şu an annem babam veya kardeşimi görüyor musun? Görmüyorsun çünkü öldüler. Herkesi içeri almıştık ve almaya devam ediyorduk. Bir adam ve ailesi geldi. Başlarda herhangi bir sorun yoktu ama sonrasında ortadan kaybolmaya başladılar. En dıştaki kapı henüz yapılmamıştı ve ucubeleri sadece barikatlar tutuyordu. Dışarı çıktılar ve barikatları yıktıkar. Ucubeler kapımıza dayanmıştı. Önlemleri geçip bize saldırdılar, o aile anne ve babamı aramızdan aldı. Kız kardeşim Yeji ise oyunlarına geldi, kaldırdılar ve yemekhaneye götürdüler. Ben geldiğimde çok geçti. Bay Park'ın da eşi öldü ve onlarca insan... Bay Park ile düşündük ve sadece bu çözümü bulduk. İlk başlarda bütün herkesi, belirti göstremeyenleri bile teste aldık sonra bu sayı azaldı tabi. Sadece senin gibi şüpheli olanlar ve asabileri aldık. İlk geldiğinde çok şüphelenmiş ve Bay Park'a sadakatsiz olabileceğini söyledim sonrasında seni gözlemleyince çok yanıldığımı gördüm. Park'a söylediğimde ise seni çoktan gözüne kestirmişti en küçük hatanda atacaktı seni. Arka çıkmaya çalıştım ama üzgünüm dinlemedi beni. Hepsi benim suçum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sığınak || Hyunin
RomanceJeongin komadan uyandığında bambaşka bir dünya ile karşılaşır. Dünya öncekinden çok farklıdır. Şehirde kalan tek kişi Jeongin'dir ve buradan kurtulmalıdır. Ailesinin olduğu sığınağa ulaşmalıdır. Hyunin Semehyun Ukejeong