Han Nehri

242 42 23
                                    

Belki de bu çürük bedenler tarafından yenerek ölmek yerine kendimi şuracıkta öldürmeliydim. Banyonun kapısını kilitleyince bu sefer de burayı kırmaya çalıştılar. Hayır ben burada ölemezdim, beni burada öldürecek zombi daha anasının karnından doğmamıştı. Ben Yang Jeongin'dim ve buradan kaçacaktım...

𓃗

Kırılmak üzere olan kapıya bakıp silahımı doğrultuyordum. Soğukkanlılığımı korumuş ve hatta video kaydına da başlamıştım. Bu durumda dahi Minho'ya hava atmak için bir koz bulmuştum. Gözlerimi küçük banyoda dolaştırıyordum. Gözüme takılan havalandırma deliği ile sırıtmıştım.

Klozet'in üstünde kalan havalandırma deliğine dikkatli bakınca vidalarla sabitli olduğunu görmüştüm.
"Bir şey de beni oyalamasa! Sıçayım böyle işe! "
Klozet'in üstüne çıkıp havalandırma deliğini açamaya çalıştım ama açılmıyordu. Bir elim ile yan tarafımdaki duşakabin camını tutmuş diğer elim ile de lavabonun aynasından tutmuş ve ayaklarımı havaya kaldırmıştım.

Ayaklarımı havalandırma ile aynı hizaya zar zor getirmiştim ve tekmelemeye başladım. Şu an havada durduğum konum beni çok zorluyordu. Her an yere düşebilirdim. Tekmelemeye devam ediyordum ama fazla zamanım kalmamıştı. Neyseki banyo kapısı sağlamdı. Bitmiş enerjim ile son tekmeyi basmıştım ama 1 vida hala yerindeydi. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Ayaklarımı tekrar klozet kapağına koyup bu sefer de yumruklamaya başladım. Ellerim kanıyordu ve bu cidden acı veriyordu.

Havalandırma deliğinin kapağı kanım ile bulanmıştı. Ağrıyan elim artık yapmam için yalvarıyordu resmen. Son yumruğu geçirdiğimde sonunda kapaktan kurtulmuştum. Küçük olsa dahi kendimi deliğe sıkıştırmıştım. Acele ile sürünmeye başladım.
"Umarım bu ucubeler buraya giremiyordur. "
Telefonu elime alıp sürünmeye devam ettim. Sonunda dışarı çıkan delik ile sırıttım. Tekmelemeye başladım buradaki kapağı da. Bu daha kolay olmuştu. Kendimi yere atmam ile soluklandım. Bu delik olmasaydı cehennemi boylamıştım.

Koşarak bu evden uzaklaştım. Zombiler sadece içeriyi değil dışarıyı da kaplamışlardı. Yaralarımın sızlaması ile olduğum yerde durdum. Kendimi bir arabanın içine attım. Evden çıktığımdan beridir karşılaştığım ilk arabaydı. Bunu sebebi muhtemelen herkesin arabası ile sığınağa gitmiş olmasıydı. Arabanın anahtarı üstündeydi ve sürücü koltuğu kan ile kaplıydı. Muhtemelen Seul'e varamadan zombilerin yemeği olmuşlardı.

Açık olan camları kapatıp yeleği üstümden attım. Tişörtümü de çıkarıp karnımdaki kurşun yarasına baktım. Kanıyordu ama fazla değildi. Çok acı veriyordu ve galiba bir dikişimi patlatmıştım. Yanımdaki tek kumaş koyduğum sweatshirttü. Mavi sweatshirttü elime alıp yarama bastırdım. Bu arabayı bulmak iyi olmuştu. Bu yara ile oraya kadar yürüyemezdim.

Arabanın kasasında bulduğum tentürdiyotu yarama bastırdım ve acı ile gözümü yumdum. Hay aksi telefonun videosunu durdurmamıştım ve Minho bunu görürse gereksiz yere benim için ne kadar endişelendiğini ve neden dikkatli olmadığım hakkında bir ton laf söyleyecekti.

Telefonu cebime attım ve yarama baktım. Pek bişey yoktu yakında dururdu kanaması. Arabayı çalıştırıp olmayan ehliyetim ile sürmeye başladım. Az buçuk bişeyler biliyordum babamdan izinsiz arabayı çalıp kaza bile yapmışlığım vardı.

Alışmam ile gaza basmıştım şu an ne o ucubeler ne de kaza yapacak olamam umrumdaydı. Bomboş yolda son gaz araba ile gidiyordum. Direksiyonu tam tutamadığım için hafif araba kaysa da sorun yoktu.
"Bekle beni Seul! Geliyorum! "

Sığınak || HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin