İntikam

258 37 39
                                    

Aradan biraz daha zaman geçince yorgunluk daha da artmıştı. Kapı kilidi açılıyordu ama ben kafamı o tarafa çevirecek kadar bile enerjiye sahip değildim. Hâlâ onu öldüreceğime dair sözler söylüyordum. Birisi beni kucağına alıp başka bir odaya getirdi. Minho olmalıydı çünkü onun kokusunu tanıyordum. Yatağa bırakmış ve yanıma uzanmıştı. Hâlâ onu öldüreceğim diye söyleniyordum. Bütün gece rüyamda bile onu geberteceğim diyordum.

𓃗

Güneş ışığının yüzüme çarpması ile gözlerimi açıp nerede olduğuma bakmıştım. Bu odaya daha önce girmemiştim. Ama yan tarafımda yatan Minho Hyung'u gördüğümde onun odası olduğunu anlamıştım. Kalkıp ağrıyan başım ile banyoya gitmiştim. Yüzümü yıkamış ve biraz ayılmıştım.

Sinirim hâlâ geçmemişti, daha önce hiç bu kadar şiddetli bir kriz geçirmemiştim. İlaçları zamanında alsam hastalık bu kadar ilerlemeyecekti. Minho hareketlenmiş ve gözlerini açmıştı. Beni yanında göremeyince telaşlanmış ama banyoda ki beni farketmesi ile rahatlamıştı. Sonra yüzünü garip bir hal aldı. Tedirginlik ve endişe dolu suratı ile bana bakıyordu.

Yanına gelmemi işaret etti, gittim ve oturdum.
"Kendini nasıl hissediyorsun? "
"Bilmiyorum, sen? "
"Korkuyorum."
"Neden korkuyorsun Hyung? "
"Hastalığın ilerledi ve sana bişey olmasından korkuyorum ayrıca hiç bu kadar şiddetli olmamıştı. Saatlerce oturup sınırının geçmesini bekledik kapının önünde. Bir türlü yorulmadın, asla durmadın. Hiç bitmeyecek sandım, kendine zarar vereceğini düşündüm. İlk korkum buydu. "
İkimiz de çok durgunduk
"Peki ikinci korkun neydi, hyung? "
"Hwang senin o halini gördü ve yanımıza geldi. Biz senin yorulmanı bekliyorduk; annemler ve arkadaşlar ile. O geldi, bekledi ama senin inadını görünce sıkılıp üst katlara çıktı. Büyük ihtimalle komutan Park'ın yanına gitti. Teste girme ihtimalin var. "
Göz devirmiş ve
"Cidden bunun için mi endişeleniyorsun? Ben bile korkmuyorum bundan."
demiştim.
"Anlamıyorsun Jeongin. Orası çok tehlikeli, en tecrübeli askerler bile zor geçti o testten. Kurtulma ihtimalin sıfır bile denebilir. Biliyorum onca yolu başarı ile geçmiş olabilirsin ama bu test çok farklı. Bir daha geri gelmeyeceğinden korkuyorum."

"Hyung bunun da üstesinden gelebilirim. Biliyorum endişeleniyorsun ama girmek zorundayım. "
Başını sallayıp onaylamıştı beni. Suratım hâlâ sertti, dünkü halim yüzünden göz atlarım morarmış ve korkunç bir hal almıştım. Sinirim birazcık yatışmış olsa da hâlâ o admı gördüğüm yerde gebertecektim.

Minho ayağa kalkıp bayoya gitti ve işlerini halletti. Sonra da aşağı indik. Asansörden zemin kata inmiş ve koridordan geçiyorduk. Minho o adam etrafta olmasa da kolumu tutuyordu çünkü bu hal ile göz göze geldiğim ilk kişinin bile üstüne atlayabilirdim. Her adımda dünkü bana sırıtışı aklıma geliyordu. Beni bal gibi hatırlıyordu sonuçta öldürmeye çalışmıştı. O adam ile illaki yalnız kalacaktık o zaman görüşürdük.

İnsanların yüzünden eksilmeyen korku bugün de yerindeydi ama bu sefer daha kötü bakıyorlardı. Karşımızdan gördüğüm Hyunjin ile yerimde durmuştum bana öylece bakıyordu sanki işini bitireceğim der gibi. Arkadan bir adam yanındakine fısıldayarak
"Bak Hwang geldi. Bu sadakatsizi alıp götürür yakında. Kurtulacağız, şunun haline baksana korkunç görünüyor. Birini öldürmeden gitmesi gerek. "
Sinir ile arkama dönüp adamı izlemeye başladım. Sert bakışlarım ve yüzüm ile ürkmüş ve bana korku ve af diler gibi bakıyordu. Acınasıydı. Minho bileğimdeki elini sıkılaştırmış ve beni uyarmıştı. Kafamı çekmiş ve ona bakmıştım. Yapmamam gerektiğini söyler gibi başını salladı. Bu sefer kolay kurtulmuşlardı, Minho olmasaydı ölmüştü.

Sığınak || HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin