5. Bölüm
-
Alaz'ın gitmesinin üzerinden tam 1 ay geçmişti. Günlerden 20 Ağustos'tu ve benim bugün düğünüm vardı.
Evet, ben bugün evleniyordum. Hem de yıllardır âşık olduğum adamla evleniyordum.
Sahte bir evlilik...
Bu bir ayda o kadar çok şey olmuştu ki... Alaz'ı yollayıp eve geldikten sonra yatağa girip uzanmış bildirimlere bakmıştım. Hikayeme Berra'nın ve Aslı'nın attığı hikayelerden Alaz'ın olmadıklarını ekledikten sonra İstanbul'daki arkadaşlarımın hepsinden bütün gece azar işitmiş ve en sonunda uyuyakalmış taklidi yapmıştım.
Sabah uyandığımdaysa istek kutumda hiç görmeyi beklemediğim bir isimle karşılaşmıştım. Alara yani Alaz'ın kız arkadaşı bana istek atmıştı. Beni bu kadar yakından tanımak isteyeceği ya da bunu bu kadar belli edeceği asla aklımın ucundan geçmemişti ve sabah mahmurluğuyla elim birden kabul et tuşuna gitmiş ve kızı resmen profilime ellerimle sokmuştum.
O gün bugündür bütün hikayelerimi inanılmaz bir hızla açıyordu. Kendimi gözetleniyor gibi hissediyordum.
Tabii o sabah tek gelen bildirim Alara'nınki değildi. Alaz'ın da dediği gibi avukatı bana sözleşmenin bir kopyasını göndermişti ve ben tek tek maddeleri incelemiştim. Her madde kendi konforunu göz ediyordu ama sağ olsun arada bir yerlerde benim gururumu okşayacak şeyler de vardı. Yine de eklemek istediğim herhangi bir şey olmadığı için bir şey dememiştim.
Aramızda cinsel anlamda hiçbir şeyin geçmeyeceğine dair maddeye bile yer vermişti sözleşmede. Üzerine atlayacaktım sanki. Aptal herif.
Ayrıca İstanbul'daki arkadaşlarıma tek tek Alaz'la olan fotoğraflardan birkaç tane atmak zorunda kalmıştım. Berra'nın söz gecesi bana yolladığı fotoğraflardan rastgele yolladığım fotoğraflar kızlar tarafından o kadar coşkuyla karşılanmıştı ki onların coşkusuna bazen yetişememiştim.
Beni ruhsuz gelin olarak adlandırmışlardı. Allah aşkında bende ruh mu bırakmışlardı?
Alaz'ın gittiğini duyan dedemse haklı olarak delirmişti. Düğünü, düğün tarihini konuşmadan nereye gidiyor bu damat diye bir süreliğine sinir krizi geçirmişti ve elbette onu sakinleştirmek bana ve Oya halama düşmüştü.
Esma'ya tüm olan biteni anlatmak için gitmiş ve kendim daha büyük bir haberle şoka uğramıştım. Esma'ya da görücü gelmişti ve benden tam bir hafta sonra onun sözünü kesmiştik. Bunu daha Yılmaz'a söyleyememiştim ve nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Yılmaz'a sözleşmeden de bahsetmemiştim ve ondan olabildiğince kaçmaya çalışıyordum. Ondan bunu saklamak hiç içime sinmese de Alaz'ın ailesine kendisinin söylemesi gerektiği bana göre daha sağlıklıydı.
Tabi Atahanlarla düğün tarihini konuşmak için bir araya gelmemiz de çok olaylı geçmişti. Dedem önce bir ton Alaz'ın sorumsuzluğundan bahsetmişti ve Alaz'ın dedesi Hasan amcaya öfke kusmuştu. Yazık Hasan amca da bir şey diyememiş dedem ne derse başıyla onaylamak zorunda kalmıştı.
En sonundaysa Yılmaz abisini arayarak dedemle konuşturmuştu. Konuşmaları epey uzun sürmüştü ama dedem az da olsa yumuşamıştı. Alaz gerçekten nasıl konuşması gerektiğini çok iyi biliyordu.
Tarih belirleme aşamasına geçtiğimizdeyse ortalık daha da gerilmişti. Dedem yangından mal kaçırır gibi kızı istediniz zaten düğün neden bu kadar acele olacak diye kükreyerek hepsinin canına okumuştu. Oya halam ve ben ortalığı sakinleştirelim derken 10 yaş daha atmıştık ve Oya halam yaşlanmaktan nefret ederdi. Yani Atahanlardan dolaylı yoldan nefret etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURUR(SUZ)
Teen FictionBirazdan parmağıma Alaz'ın adı yazan bir yüzük takılacaktı. Her bu yüzüğe baktığımda acı çekecektim ve kendimden utanacaktım. Gurursuzluğum ve değersizliğim her bu yüzüğü gördükçe aklıma gelecekti ve ben kahrolacaktım. Eminim ki annem benimle gurur...