0.7

149 17 5
                                    

Seungju. Kapıya baktım. Buradaydı. Yüzü ciddi bir şekle bürünmüş bakıyordu.

"Ne oldu?" dedi Heeseung Seungju'ya bakarak ama onun gözleri bendeydi ve sinirli bakıyordu.

"İstediğiniz kahveyi getirdim."

"Tamam bırak masaya."  dediğinde geldi ve masaya bıraktı.

"Kolay gelsin."

"Sana da. Çıkabilirsin." dediğinde odadan çıkıcaktı ki Seungju durdu.

"Bu arada efendim."

"Evet?"

"On beş dakika sonra toplantınız var. Hatırlatayım dedim."

"Tamam sağ ol. Çıkabilirsin."

Seungju odadan çıktı.

Heeseung'un ellerini belimde hissettiğimde hafif irkildim. Kafasını kaldırdı ve bana baktı.

"Ne oldu?"

"Temas çok sevmiyorum, kusura bakmayın."

"Önemli değil, daha dikkatli olacağım." dedi ve ellerini çekti. Şimdi sadece mezuranın belimi sardığını hissediyordum.

"Seungju asistanınız mı?"

"Evet, senin gibi yeni. Niye tanıyor musun?"

"Hayır, hayır tanımıyorum."

"Tanımıyorsan neden sana o kadar dikkatli baktı?"

Ellerini belimden çekti mezurayla beraber.

"İnce, çok ince. Tek kolumla kavrayabilecekmişim gibi."

"Ne?"

"Yok yok bir şey." ölçüyü deftere not etti.

"Sorunuza gelirsek bilmiyorum."

"O seni tanıyor olabilir mi?"

"San- Sanmıyorum. Nereden tanıyacak ki beni?"

"Yine sesin titremeye başladı."

Kafasını defterden kaldırdı ve bana baktı.

"Ha yanlışlıkla-"

"Her neyse. Şimdi toplantı için toplantı odasına geçeceğim. Sen de şimdi git, seni aradığımda gelirsin."

"Neden geliyim ki?"

"Neden mi? Sence sadece belinin ölçüsünü almam dikilecek tasarımın için yetecek ölçü mü?"

"Değil, değil tabii ki."

"O yüzden omuzların, kolların, bacakların, kalçaların hepsini ölçüsünü almam gerek."

"Anladım."

"Şimdi çıkabilirsin."

"Tasarımlar?"

"Kalsın onlar."

"Peki kolay gelsin."

"Sana da Jaeyun."

Odadan çıktım ve kendi odama indim.

The One That You Love// HeejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin