10.bölüm

166 10 2
                                    

mesajı gördükten sonra evden cıktım zaten karşımda motorla bekleyen bir ethem vardı "selam" dediğinde sadece samimi bir gülüş sergiledim

elime kaskı tutuşturduğunda merakla ona baktım "senin takman lazım" dediğimde cıkladı "müşteri memnuniyeti daha önemli" dediğinde dalgaya vurması ile gözlerimi devirdim "ciddiyim ben sen tak şunu" diyip kaskı eline ittim

"sen tak asena" diyip benim elime kaskı geri verdi ofladım "eğer takmazsan binmem" diyip kollarımı birbirine geçirdim

"binmezsen binme" dediğinde motora bindi "ben giderim" dediğinde şokla gözümü açtım "beni burda mı bırakıcaksın" dedim korkuyla

o kadar hazırlanmıştım sonuçta

gözleriyle elimdeki kaskı gösterdi "tak onu"göz devirerek kaskı başıma takmaya çalıştım ama takamadım

"taksana ya şunu takamadım" dedim gıcık olmuş gibi kaska bakarken

güldü

ama kısa bi gülüştü

"yaklaş" dediğinde bir iki adımla tam dibinde durdum kaskı başıma güzelce taktığında yakınlığımızdan dolayı hemen geri çekildim

motorun üstüne bindiğimde "tutun" lafını duyduğumda gözlerim istemsizce devrildi "yavaş sürersen tutunmama gerek kalmaz" dedim

"yavaş sürmeye alışkın değilim" hala motorun üstünde duruyorduk "o zaman alış bir süre beraberiz" ethemden ses gelmediğinde söylediğim sözün farklı anlamış olmasını düşünüp hemen düzeltme gereği duydum

"yani proje için beraber gidip gelmek zorundayız ya o anlamda şey ettim" dedim

hala ses gelmemişti bacaklarımın üstünde olan ellerim başka ellerle buluştuğunda hemen elime baktım

ethem ellerimi tutup kendi beline sarmıştı "sıkı tutun" ben garip bi heyecanla konuşamayınca sadece başımı sallamakla yetinmiştim

motoru çalıştırdığında beline daha sıkı sarıldım

doğduğumdan beri hızdan korkardım eğlenceli gelirdi gözüme ama korkardım işte

yetimhanenin önüne geldiğimizde içimde garip bi burukluk olmuştu kim bilir neden burdalardı her birinin farklı ama sonuçları aynı olan sebepleri nelerdi

aile demek çok önemliydi

ben aileme çok düşkündüm çok severdim ama birinin ailesi olmaması kim bilir nasıl bi duyguydu mesela okuldan eve geldiğinde mutfaktan gelen güzel yemek kokusu bir çocuğun bu kokuyu bilmemesi çok kötüydü

ya da babası akşam işten gelirken ondan çikolata istemek ben bunu hep yapardım büyümeme rağmen bazen hala yapıyorum

kim bilir buradaki çocuklar nasıl dayanıyordu

içimde ki düşüncelerden çıkmamı sağlayan ethemin sesiydi

"belime sarılmayı çok sevdin biliyorum ama yapmamız gereken işler var asenacım"

"ya sorma çok sevdim" hemen ellerimi çektim kaskı çıkarttım motordan indim onu beklemeden içeri doğru girerken içimde uzun süre tuttuğum kelimeyi çıkarttım

"gerizekalı ya" diyerek güvenliğin yanına gittim

arkamdan gülerek geldiğine yemin bile edebilirdim ona sövmem hoşuna falan mı gidiyordu anlamıyordum hızlı adımlarla gelmiş olucakki yanımda yürüyordu güvenliğin önüne geldiğimizde öğrencilerle görüşmek için izin kağıdımızı güvenliğe uzattım

Papatya misaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin