7

80 13 1
                                    

"Kesinlikle. Ya sen?"

Erwin gülümsedi.
"Seni aramaya geldim."

Akari böyle bir cevap beklememişti. Gerçekten bu soğukta sadece onun için mi geri dönmüştü? Nasıl fark ettiğini sorguluyordu ki Erwin biraz daha gülümsedi.

"Şaka yaptım. Ben de kayboldum."

"Ah... Anladım. Ee nasıl döneceğiz?"

"Bilmem."

"Ne demek bilmem?"

"Baya bilmem. Bilsem burada olmazdım zaten."

Belli ki Akari'nin aklı soğukta pek çalışmıyordu. Mamafih hala oldukça yakınlardı. Akari bunu fark ettiğinde yüzü zaten kızarık olduğu için pek bir şey değişmedi. Utanmıştı ama belli olmuyordu. Kendini Erwin'den uzaklaştırmak için hareket etti ama nafile. Erwin onu sıkı tutmuştu. Genç adam, karşısındaki kızarmış kızın bir sorunu olduğu için ayakta duramadığını fark etmişti ve bu yüzden tutuşu sertleşmişti.

"Tekrar düşmek mi istiyorsun, ha?"
Erwin kalın kaşlarından birini havaya kaldırmış halde sordu.

Akari bu sorunun üzerine kafasını yana çevirdi ve dudaklarını büzdü.

Erwin, kızın sağ kolunun altından geçti ve sol koluyla onun belini sardı. Akari, Erwin ona yardım ettiği için minnettardı.

Erwin şu an ne kadar aklı başında davransa da aslında kafası çok karışıktı. Zihni çökmüştü ve düşünmemeye çalışsa da yapamıyordu. Uzun zamandır unutmak için çabaladığı kız şimdi elinin altındaydı. Ondan hala uzak durmak istiyordu ama şu an bunu yapamazdı. Akari yardıma muhtaçtı ve kendi başına yürüyemez, muhtemelen de soğuktan donarak ölürdü. Karşılaşmaları aslında Erwin'e de yaramıştı. Kendine biraz gelmişti ve enerji bulmuştu. Birilerine yardım ederken kesinlikle daha güçlü olduğunu hissediyordu. Üstelik olası bir durumda birbirlerini ısıtabilirlerdi. Tabii bu sarılma gerektirirdi ve Erwin bunu istemiyordu. Unutmak için aylardır uzak durduğu kız bir anda kollarının altına girse kesinlikle dengesi bozulurdu. (sarilmalari icin ne yapsam acaba mauhahah)

Akari ise kesinlikle sarılmak istiyordu. Aylardır mecbur olmadıkları sürece konuşmadığı arkadaşını özlemişti. Kollarını boynuna sarıp onu özlediğini söylemek istiyordu ama bu garip kaçardı. Bu yüzden kendini tutuyordu.

Erwin yavaş yavaş adım atmaya başladı. Amacı hızlı olmaktı ama şimdi bir ayak bağı vardı. Yavaş gitmek zorundaydı ki tuttuğu kız ona ayak uydurabilsin. Hızlı giderse ısınabilirdi. Yavaş gitmek zorunda olduğunu düşünürken aklına yapmak istemediği bir şey daha geldi. Akari'yi kucağına alırsa hızlı olabilirdi. İstemedi ama yapması gerektiğini düşündü ama düşüncesini dillendirmedi.

Akari önünü görmeye çalışırken bir anda havaya kalkınca anlık olarak biraz korktu. Erwin onu kucağına almıştı ve adımlarını hızlandırmıştı. Akari ilk başta utandığını hissetti. Bu utanç, birine yük olduğu içindi. Daha önce fark etmemişti ama Erwin onun için yavaş yürüyordu. Ayak bağı olduğunun farkına varması üzerine titreyen çenesiyle konuştu.

"Yük olduğum için üzgünüm."

Erwin aldırmadı.
"Ben de kaybolduğum için üzgünüm."

Akari, yük olduğunu bu sözle daha çok hissetmişti. Daha önce ruhu bedenine hiç bu kadar ağır gelmemişti. Kolları, Erwin'in boynuna dolalı olduğu halde yüzünü de onun vücuduna gömdü. Daha fazla ne bakmak ne de konuşmak istiyordu. Keşke Hange'nin el ele tutuşma fikrini kabul etseydi. Eğer kabul etseydi şu an bu şekilde olmazdı. Sahi, Hange hedeflerine varabilmiş miydi?

Birds Don't Sing  | Erwin X Reader AotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin