14

63 11 0
                                    

Duyduğu sesle endişelendi Erwin. Fark edilmesinin oldukça zor olduğuna emindi. O kişi her kimse sezgileri kesinlikle çok kuvvetliydi ama Erwin onun yanıldığını düşünmesini istediği için kıpırdamadı.

"Ne duruyorsun? Gelsene."

Derenin yanındaki kişinin tekrar konuşmasıyla Erwin yeniden irkildi. Bu sefer endişesinden değildi. Ses tanıdıktı. O kişiye doğru adımını atar atmaz sesin sahibinin kim olduğunu anladı.

Akari.

Erwin yavaş adımlarla Akari'nin yanına geldi. Kısa bir süre yanında ayakta dikildi ve sonra bağdaş kurup oturdu genç kızın yanına. Oturmasıyla beraber kız, kafasını ona doğru çevirdi.

"Ah, demek sendin Erwin. Komutanlardan biri ya da tanımadığım biri olmandan endişeleniyordum." Kızın gözleri, gülümsemesiyle beraber kısıldı. Yanakları da burnu gibi kızarmıştı Erwin'i görünce.

Erwin'in de yanaklarına kan hücum etti. Ay ışığıyla beraber bu kız tam bir tanrıça gibiydi. İnançsız biri olsa da tanrının nasıl böyle güzel varlıklar yarattığını düşündü. Yeşil gözleri Erwin'i içine çekiyordu. O ormanda kaybolmak ve bir daha da kimse tarafından bulunmamak istedi Erwin.

"Neden geldin? Uyuyamadın mı yoksa?" Akari yeniden konuştu. Bu sözleriyle birlikte kafasını öne çevirip aşağı eğmişti. Kızardığını hissetmesi sebep olmuştu bu hareketine.

"Evet, uyuyamadım. Buraya bazen gelirim. Gerçi gelmeyeli uzun süre olmuştu. Seni de mi uyku tutmadı?"

"Sanırım öyle oldu. Ben buraya son zamanlarda sık sık geliyorum. Havası hosuma gidiyor. Ayrıca düşünmek için oldukça iyi bir yer. Zihnimi açıyor ve bence daha sağlıklı kararlar vermemi sağlıyor."

"Bence de öyle. Ben de düşünmeye gelirdim. Özellikle babamın ölümünden sonra çok sık geliyordum. Birliğe katıldıktan sonra gelmeyi bıraktım. Malum, çok boş vaktimiz yok. Bu arada, buraya gelince ne düşünüyorsun?"

"Ah, sanırım hayatım hakkında vereceğim çok önemli kararları. Küçük şeyleri düşünmem fazla ama bazılarına çok zaman ayırmam lazım."

"Ne gibi mesela?"

"Mesela keşif birliğine katılıp katılmamak konusunu burada çok sık düşündüm. Acaba garnizona mı katılsam diye de düşündüm ama hayallerimi gerçekleştirmemi sağlayacak tek birlik keşif birliği. Bu yüzden artık onu düşünmüyorum."

"Anladım. Peki bugün neden buradasın?"

"Şey... O taraf biraz karışık. Eminim saçma gelecektir."

"Saçma olup olmaması önemli değil. Sonuçta senin için önemli bir karar."

"Pekala... Aslında son zamanlarda aklımda hep biri var. Ne yaparsam yapayım çıkmıyor. Onu her gün yanımda istiyorum ve bu durum beni mahvedecek."

"Aşık oldun demek, ha?"
Erwin sırıttı. Akari'nin bu sözleriyle birlikte içinde bir şeylerin kırıldığını hissetti. Ruhu daraldı ama hiç belli etmedi.

"Sanırım onun gibi bir şey. Ama çok derin duygular mı bilmiyorum. Belki de ergenliğimin getirisidir."

"Peki sence, senin onu sevmene değer biri mi?"

Erwin'in bu sozleriyle Akari daha da kızardı. Yüzünde belli belirsiz bir sırıtış belirdi. Dizlerini kaldırıp kafasını oraya gömdü.

"Kesinlikle... Kesinlikle hak ediyor. Sadece benim sevgimi değil, her şeyi hak ediyor. Çok olgun ve ağırbaşlı. Çok da beyefendi biri."

"Umarım onun da sana karşı duyguları vardır..."

"Sanmıyorum. Gönül işleriyle çok ilgilendiği söylenemez."

"Anlıyorum... Senin için oldukça üzücü olsa gerek, ha?"

"Çok değil. Beni sevmesini isterdim ama bu şekilde mutluysa sıkıntı yok. O mutluysa ben mutluyum."

Erwin'in içi git gide daralmaya başlıyordu. Aslında bu tanım kendisi gibiydi ama Erwin son zamanlarda Sakura'ya yoğunlaşmıştı. Yani dışarıdan bakan biri kadınlarla ilgilenmediğini söylemezdi. Yüzündeki gülümseme kırgın bir gülümsemeye dönüştü. O da Akari gibi dizlerini kaldırıp başını arasına gömdü.

"Peki sen neden geldin?" diye sordu Akari. Kendisi çok konuşmuştu ve duygularından bahsetmek onu biraz rahatsız etmişti.

"Bu gece düşünecek çok şeyim yok. Sadece uyku tutmadı diye yani ama belki de düşünebilirim artık."

"Neyi?"

"Bir çift gözü."

Akari'nin gözleri büyüdü. Erwin'den böyle bir şey beklemiyordu. Kimseyle ilgilenmediğini sandığı için bu itiraf ona biraz garip gelmişti.

"Demek sen de aşıksın, ha?"

"Belki, belki de değil. Bir heves olabilir, bilemiyorum."

"Bence heves değildir. Senin duygularının derin olduğunu düşünüyorum. Umarım o da seni seviyordur."

Erwin'in yüzündeki kırgınlık biraz azaldı.

"Sevmesini istemezdim."

Duyduğu sözlerle birlikte kafasını gömdü yerden çıkardı Akari. Hangi insan duygularının karşılıksız kalmasını isterdi ki?
"Neden?"

"Keşif birliği demek her an ölümle burun buruna olmak demek. Birine kendimi sevdirdikten sonra onu bir anda bırakmak çok acımasızca olurdu. Arkamdan, o güzel gözlerin ağlamasını istemiyorum."

Akari gülümsedi. Bu adamın duyguları gerçekten de çok derindi. Düşünceli oluşu da çok hoştu ayrıca.

" Senin gibi bir adamı sevmemek zor, Erwin. "

Erwin de kafasını bu sözlerle kaldırdı. Duymayı beklediği şeyler bunlar değildi. Gözleri kocaman olmuştu. Genç kızın tam olarak ne demek istediğini anlamaya çalıştı. Bakışlarından soru akıyordu.

Akari dediklerinin farkına varınca yüzü daha da kızardı. Eli ensesine gitti.

"Yani demek istediğim iyi birisin ve sana aşık olan olmasa da arkadaşların hep olacak ve eğer ölecek olursan onlar da ağlar eminim!"

Erwin gülümsedi. "Yine de istemem. Sevdiğim kadının ağlaması çok daha üzücü olurdu."

"Belki de sen bilmesen de seni seviyordur... O zaman daha çok ağlar. Seninle hiç vakit geçiremediği için falan yani."

"Bence yanılıyorsun. Biriyle ne kadar çok vakit geçirirsen o kadar artar değeri. Benimle anısı olmadığı sürece uzun sürmez hüznü. Unutur gider. Ama eğer onunla fazla zaman geçirirsem anılarımız ölümümden sonra onu boğar."

"Sanırım haklısın..."
Akari düşüncelere daldı. Yüzü düşmüştü. Esen rüzgarla savrulan saçları Erwin'i istiyordu ama kısa olmaları onu engelliyordu.

İkili yaklaşık bir saat kadar orada oturup konuştuktan sonra havanın soğumasıyla beraber birliğe dönme kararı almışlardı. Her ikisi de görevini başarıyla tamamlayıp yatakhanelerine kimseye görünmeden girebilmişlerdi.

En azından öyle umuyorlardı.

Birds Don't Sing  | Erwin X Reader AotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin