9. BÖLÜM

2 0 0
                                    


Keyifli okumalar.

.

Orhan ile kütüphane de kaçırdığım derslerin konularını çalışıyorduk. Daha doğrusu beni kendisi çalıştırıyordu. O bana birkaç şey anlatırken onu dinlemeye çalışıyordum ama yapamıyordum. Sanki beynim onu dinlemek istemiyordu. Gözlerim iki de bir yere takılıp kalıyordu. Bunu Orhan fark ediyordu ama konuşmuyordu. Rahatsız olurum diye düşünüyor olmalıydı. Orhan son ders konusunu anlatmasıyla defteri kapattı. Kalemimi yazdığım son kelimeyle bıraktım. Yazdığım cümlelere baktım. Bazılarını -ilk baştakilerini- özenle yazmıştım. Sonra doğru ise özensiz.

"Sormamak için kendimi tutuyorum ama bu hâlini görünce kötü oluyorum. Sana ne oluyor Serra?" Sorusuyla iç çektim.

"Bilmiyorum. Kendimi çok kötü hissediyorum." Başını salladı.

Ellerini birleştirdi.

"Sana anlat diye zorlamayacağım. Eğer anlatmak istersen seni seve seve dinlerim." Kısık teşekkürüm ile başımı salladım.

"Sen bana anlatana kadar bende sana kendim hakkında dertleşmek istediğim konuları anlatabilir miyim?" Sorusuna evet anlamında kafamı sallayarak cevap verdim.

"Benim yüksek sese karşı bir rahatsızlığım var. Bir anda şiddetli ses duysam kalbim acıyor. Öyle çok acıyor ki ölecekmişim gibi hissediyorum. Bu rahatsızlık yüzünden küçükken çok kez bayılırdım. Her bayıldığımda değişik şeyler görürdüm. Kendi gözümle kendimi vurduğumu, elimde silah olduğunu, karşımda bir genci görürdüm. Bunları annemlere anlattığım da çok korktular. Onların gerçek oğulları değildim. Bu yüzden belki de gerçek ailemin yaptıkları yüzünden bu hâle geldiğimi düşündüler. Benimle konuşmaya çalışsalarda ben konuşmadım. Hep ağladım. Annemler istemeseler de mecburen beni psikoloğa götürdüler. Psikolog da annemlerin düşündüğünü söyledi. Gerçek ailemin bana yaptıkları kötü davranışlar yüzünden bu hâle geldiğimi söyledi. Annemler hemen gerçek aileme dava açtılar. Açtıkları dava da kazanıp onları hapise attılar."

Anlatırken elleri titriyordu. Kendisi sıkıyordu ama engelleyemiyordu. Ellerimi kaldırıp ellerinin üstüne koyup sıktım. Gözleri şaşkınlıktan hafif açılmıştı. Elalarını baktığı yerden çekerek bana baktı.

"Bu benim için çok zordu. Neyse ki yanımda annem ile babam vardı. Onların sevgisiyle durum kötüleşmeden atlatabildim. Ama 18. Yaşımdayken araba kazası geçirdim. Uçurumun orada ki ağaca çarptım. Eğer araç olmasaydı araba denize doğru gidecekti. Kaza yaptığım yerde ünlü intihar yeriydi. 1980'lerde bir genç kendini kalbinden vurarak öldürmüş. Araştırmalarımda kim olduğunu buldum. Genç zorla evlendiriliyormuş. İntihar ettiği tek neden bu değil. O zamanlarda bir kıza aşıkmış. Kıza olan aşkını öldükten sonra kardeşi tarafından yayımlanan kitabında detaylı olarak gördüm. Kızı çok güzel sevmiş. Çok üzülüyorum onun adına."

Söyledikleri canımı yaksa da dayanmaya çalıştım. Gözlerimin dolmasıyla derin nefes aldım.

"Kızı ne kadar çok araştırsam da bulamadım. Bende ki merak yüzünden gencin eskiden yaşadığı mahalleye gittim. Oradakilerle konuştum. Bunları yaparken düşünüyordum. Neden ben bunu yapıyorum? Neden bu yaptıklarım beni iyi hissettiriyor? Niye evimdeymiş gibi hissediyorum? Cevapsız bir sürü sorum vardı. Kitapta bahsettiği sahil kenarına gittim. Orada oturup izledim denizi. Bahsettiği kadar çok güzelmiş. Dediğine göre orada mektuplar yazarmış sevdiği kadına."

Kalbimin sıkışmasıyla nefes almaya çalıştım. Gözlerimi kapatıp sıktım kendimi. Kalbimin sıkışması geçmeyince aniden ayağa kalktım. Kalkmamla geriye doğru sendeledim. Göremesem de Orhan'ın benim gibi ayağa kalktığını işittim. Gözlerimi açmamla göz yaşı çıktı gözümden. Yanağımdan ilerlerken bir tane daha göz yaşı çıktı.

Daha fazla burada kalamazdım.

Orhan bana bir şeyler diyordu ama onu duyamıyordum. Sanki bana çok uzaktan sesleniyordu. Hemen eşyalarımı çantama koydum.

"Üzgünüm Orhan. Kendimi iyi hissetmiyorum." Çantamı kapatmamla harekete geçtim. Kütüphaneye çıkmamla rüzgar esti. Havayı içime çekmemle gülümsedim. Biraz daha iyiydim.

Kolumdan tutulmamla arkama baktım. Orhan endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Ağzını açıp bir şeyler diyecekken gözlerim karardı. Bacaklarımda güç alamadığımdan dolayı bedenim geriye doğru kendini bıraktı. Orhan tarafından tutulmamla bir şey olmamıştı.

Gözlerim açıktı. Orhan bana bir şeyler diyordu ama tepki veremiyordum. Ağzımı açıp ona iyiyim demek istiyorum ama diyemiyorum. Etrafımıza toplanan insanlar beni bunaltmıştı. Nefes almaya çalıştım. Orhan nefes alma çabamı görmesiyle beni kucağına alıp yürümeye başladı. Bağırıyordu.

Gözlerimin kararmasıyla başım Orhan'ın göğsüne doğru düşüverdi.

Gözlerimi açmamla beyaz tavanla karşılaştım. Başımı sağa eğmemle annemi uyurken gördüm. Yattığım yerden doğrulmamla annem gözlerini araladı. Beni uyanık görmesiyle gülümsedi. Oturduğu koltuktan kalkmasıyla yatağımın boş kısmına oturdu. Eliyle ellerimi tutmasıyla gözlerinin içine baktım. Üzgündü annem. Bunu gözlerinin içine baktığımda anlamıştım. Sıktığı ellerimi bırakmasıyla derin nefes aldı.

"Bunu nasıl diyeceğim bilemiyorum Gamze. İçim elvermiyor. Sanki her şey bize yapılan bir oyun gibi." Kötü bir şeyler olmuştu. Anneme söylemesi için bakmamla gözlerini kaçırdı. Burnunu çekmesiyle göz yaşları gözünden çıkıp aşağıya doğru kaydı.

Eliyle hemen göz yaşını sildi.

"Bayılmanı stresten dolayı düşünmüştük. Ama öyle değilmiş." Derin nefes aldım.

"Kalp nakli olman gerekiyor. Eğer olmazsan kalbin dayanamayıp atmayı bırakacakmış." Annemin dedikleri yankılanmasıyla oturduğum yerde yapışıp kaldım.

Benim kalbimde herhangi bir sıkıntı yoktu ki. Annemlere dikkatli bir şekilde baktığımda ciddi olduklarını gördüm. Hayatım bir anda yıkılmasıyla dik duran omuzlarım çöktü.

"Sıraya girip yeni kalp beklemem gerekecek..." annem başını sallamasıyla iç çektim.

"Önümde binlerce kalp bekleyen insan varken nasıl kalp bulacağım?" Ellerimi çıtlattım. Boynumu sağa sola götürüp esnetmemle içim de ki sıkıntının gitmesini bekledim.

Ne sıkıntım gitti ne de rahatladım.

Öleceğim gerçeği aklıma her geldiğinde kalbimin acıyordu. Nefes almaya çalışsam da pek işe yaramıyordu. Gözlerimi anneme çevirip nefes alamadığımı söylemeye çalışsam da kalbimdeki acının şiddeti arttığından dolayı konuşamadım. Aralık ağzımın kapanmasıyla gözlerim karardı. Annemin tepkisini göremesemde paniklediğini hissetmiştim. Annem hızlıca odadan çıkmasıyla oda da yalnız kaldım. Gözlerimi cama çevirmemle parıldayan yıldızları gördüm.

Acaba ölümü hissetmek bu acıya eş değer miydi?

Ne zaman ölümü düşünsem yaşlandığımda uyurken öleceğimi düşünürdüm. Aklıma hiç genç yaşta kalpten öleceğim gelmemişti. Araba kazası, doğal afet gelmişti ama kalp asla gelmemişti. Yatağa uzanıp tişörtümü havaya kaldırdım. Havayı içime çeksem de acımı dindirmiyordu.

Başımı yana çevirip yıldızları izlemeye devam ettim.

Aybars kendini kalbinden vurduğunda canı benim gibi mi acımıştır? Yoksa daha çok acı mı çekmiştir? Gözlerimin dolmasıyla gözlerimi kapattım. Göz yaşım düşerken kendimi rahat bırakmamla havada duran elim düştü. Bilincim yavaştan giderken konuşma sesleri ile ayak sesleri duydum.

Eğer ölüyorsam lütfen ilk Aybars'ı göreyim...

Lütfen...

MEKTUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin