07.09.1991
Havada küf ve nem kokusu vardı. Her taraf karanlıklar içindeydi. Genç kadın gözlerini kırpıştırmaya başladığında yavaşça uzandığı sert zeminde doğruldu. O anda dudaklarından bir inilti kaçtı. Ellerini bastırdığı zemin oldukça soğuk ve sertti. Her nereye uzandıysa vücudu tutulmuştu. Üstelik soğuktu da. Birkaç defa öksürdü.
Boğazında dayanılmaz bir kuruluk olduğu için suratını ekşiterek etrafına baktı ama hiçbir şey göremedi. Karanlıktı. Sadece karanlık.
O anda bir kumaşın hafif dokunuşunu hissetti yüzünde. Ellerini yüzüne götürerek parmaklarıyla bir kumaşı kavradı ve aşağı çekti. Gözlerine bir bez bağlanmıştı.
Şimdi etrafı daha rahat görebiliyordu. Hâlâ karanlıktı bulunduğu yer ama bu karanlık, kapı aralığından içeriye sızan ışık sayesinde biraz da olsa kırılmıştı. Ayağa kalkarken bir yandan da odayı inceliyordu. Küçük bir odaydı, hiç eşya yoktu.
Kapıya doğru bir adım attığında başka birine ait adım sesleri duydu. Olduğu yerde donakalırken kapı yavaşça aralandı ve bir silüet belirdi. Dışarıdan vuran ışığı arkasına aldığı için silüet tıpkı bir gölge gibi görünüyordu. Ama Capella üzerinde uzun bir cüppe olduğunu seçebilmişti. Yüzü görünmüyordu.
"Sen kimsin?" diye sordu. Uzun zamandır hiç konuşmamış gibi sesi çatallanmıştı. Birkaç defa öksürerek elini göğsüne bastırdı. Kapıdaki silüet hâlâ kıpırdamadan duruyordu.
Capella yavaş yavaş en son neler olduğunu hatırlamaya başladı. Evinin salonundalardı, o, Sirius ve James... Dışarıya çıkma planları kuruyorlardı ama James gelmek istemiyordu ve... ve... Sonrasında pencereler patlamış, içeriye Ölüm Yiyenler girmişti. Ve kapı eşiğinde duran bu kişi... Onu kaçırmıştı!
"Beni kaçırdın-" Şaşkınlıkla mırıldandığında üzerindeki uyuşukluğu bir kenara atmıştı. "Kimsin sen? Niye beni kaçırdın?" Sorularına hiç cevap vermiyordu. Bu yüzden Capella yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştı. Ceplerini kontrol etti bir anlık refleksle fakat onu kaçıran kişi elbette asasını almıştı.
Sonunda kapının girişindeki kişi hareketlendiğinde Capella geriye doğru bir adım attı. Silüet ona doğru ilerledikçe Capella geriye doğru gidiyordu fakat sırtı duvara çarptığında gidecek yeri kalmamıştı. Kendisine artık daha yakın duran varlığa bakarak kim olduğunu çözmeye çalıştı. Ama maskesi vardı.
Soğuk bir el çenesini kavrayarak başını kaldırdı. Gelmeden önce bileğini tutan elinde eldiven vardı ama şimdi yoktu.
Yüzüne yaklaşan maskeli yüze korkuyla baktı Capella. İşlemeli maskesi tam yüzüne oturmuştu ve hiç delik yok gibiydi. Ne gözünde, ne ağzında, ne de burnunda. Başını inceleyip daha dikkatli baktığında Capella rahatsız olduğunu hissetti. Adamın gözlerinin olması gereken yerde olan maskenin çukurluklarına bakarken onunla göz göze gelmiş gibi hissediyordu.
"Bu çok zor oldu..." Maskeli adam fısıldadığında Capella saç diplerinin ürperdiğini hissetti. Bu sesin kime ait olduğunu düşünmeye başladı ama hiç tanıdık gelmiyordu. Belki de maske yüzünden sesi boğuk çıktığı içindi. Boğuk ve derinden.
"Ne... Ne zor oldu?" diyerek bu soruyu sorabildi Capella. Ardından hemen dudaklarını birbirine bastırarak hızlanan nefes alış verişlerini kontrol altına almaya çalıştı.
Maskeli adam cevap vermeden Capella'nın çenesini biraz daha kaldırarak yüzüne eğildi. Sanki maskesinin altında saklanan gözleri her yerinde fıldır fıldır dolanıyordu. Capella yüzünün karıncalandığını hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENDLESS DREAM
FanfictionHarry Potter öksüz bir çocuk olarak kaldığında artık tek sığınağı babası James Potter'dı. O serin yaz gecesinde, kehanetten sonra ikinci defa kaderi yazılmış ve çarklar yeni oyunlar için dönmeye başlamıştı. harry potter series \ au başlangıç: 18.0...