16. BÖLÜM : UMUT Ve UMUTSUZLUK

184 22 16
                                    

Eve döndüğünde konağın bahçesinde duran küçük kız hemen ona doğru koşmaya başlamıştı. Olduğu yerde durdu ve küçük kızın ona doğru gelişini kolları iki yana açık ve dizlerinin üzerinde bekledi.

Dılda yengesinin kucağına atladığında beraber oturan ailenin yanına gelmişlerdi. Hoş, Hivda'nın gözü Banu'ya kaymıştı. Kıskanç bir insandı, ama Banu bunu bile bile sanki gıcıklık olsun diye onun yerine oturuyordu. Uyarmadı hiç, onun için o yer artık yoktu.

Dılda Hivda'nın kucağındayken konuştu.

"Yenge biliyor musun Banu hiç güzel yemek yapamıyor. "

"Dılda!"

Pervin Hanım küçük kızını uyardı ama küçük kız pekte susacak gibi değildi.

"Neden öyle söylüyorsun Dılda? Banu ablan güzel yapar."

Yine korudu, yine.

"Hayır yenge hiç güzel yapamıyor. Baksana."

Küçük kızın eliyle gösterdiği masaya baktı ve çoğu yemeğin öylece durduğunu gördü. Demek ki Dılda haklıymış.

"Tamam olabilir öyle. Gel ben sana bir şeyler yapim."

"Valla kızım bize de bir şeyler yapsan hayır demeyiz. Malum midemiz boş şuan."

Ahmet Ağa'ya baktı ve gülerek cevap verdi.

"Olur Ahmet Baba sen emret yeter."

"Ay bende yardım edim bari."

Banu, gözlerine ne kadar girmeye çalışsa da işi zordu çünkü karşısında onu iki katlayacak biri vardı.

"Yok, sen otur hamile hamile uğraşma."

(Şarkıyı açın.)

Hivda kısaca cevap verdikten sonra Dılda ile beraber mutfağa gitmeye başladılar. Dılda mutfağa girene kadar on tane yemek saymıştı. Hivda dolabı açtığında karşısında gördüğü karnıbaharı eline aldı ve ilk olarak onu ayıkladı. Onun da çok severek yediği bir karnıbahar tarifi vardı ve emindi dışarıda oturanlarda çok sevecektir.

Ayıklayıp yıkadıktan sonra kaynamış suyu üzerine döktü ve sıradaki yemeği yapmaya başladı. En basitinden bir makarna yapacaktı çünkü vakit geç saatlere geliyordu. Makarnayı da haşlamaya bıraktığında sosunu yapmaya başladı. Domates sosu da pişmeye devam ederken bir yandan da cacık yapmaya koyuldu. Makarnaya en çok yakışan tabi ki de cacıktı.

Mutfakta bir yandan Dılda ile konuşurken bir yandan da yemekleri yapıyordu. Haşlanan karnıbaharı süzdü ve soğuması için kenara koydu. Kapıda onları izleyen kocasını hiç aldırış etmeden Dılda'nın dediklerine cevap veriyordu.

"Yenge pudingte yapalım."

"Ama çok geç oldu yengem."

"Yarın yapalım madem."

"Tamam yarın Banu ablan yapsın sana olur mu?"

"Yok ben istemem ondan."

"Dılda çok ayıp, o senin yengen aynı benim gibi."

"Nasıl ya ben anlamadım. Abimin karısı sen değil misin?"

"Evet benim ama o da abinin karısı."

ZAMANSIZ AŞK (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin