3. KEŞKELER

98 88 0
                                    

Haremimin sahibi: Aren merhaba ben Lara

Siz: Kendini tanıtmana gerek yok kaydettim seni

Haremimin sahibi: Güzell

Siz: Birşey mi olmuştu

Haremimin sahibi: Hayır sadece bugün olanlar için özür dilemek istedimde

Siz: Ha?

Siz: Ne özrü

Haremimin sahibi: Zemheri'nin yaptıkları ve dedikleri için onun adına özür dilerim

Siz: Herkese böyle mi yapıyordun

Haremimin sahibi: Anlamadım

Siz: Diyorum ki Zemheri der der sen susarsın sonrada gelir özür mü dilersin herkesede böyle mi yapıyordun

Haremimin sahibi: Hayır tam aksine Zemheri'nin yaptığını ben yapardım

Siz: Bununla övünecek misin?

Haremimin sahibi: Ne tabikide hayır

Siz: O zaman neden onun adına özür diliyorsun hani normalde yapan senmişsin ya hani beni daha da tehdit etmen gerekmiyor mu

Haremimin sahibi: Seni sevdim Aren ve bu lafın gelişi olarak değil gerçekten de sevdim sempatik geliyorsun

Siz: Teşekürler ama gerekiyorsa sana sempatik gelmeyeyim

Haremimin sahibi: Lütfen böyle yapma aramızın bozulmasını istemiyorum

Siz: Aramızmı vardı

Haremimin sahibi: Yok muydu?

Siz: Eğer olsaydı sessizce dinleyeceğine benim yanımda olurdun

Haremimin sahibi: Yapamazdım eğer yapsaydım beni cezalandıracaktı (iletilmedi)

Haremimin sahibi: Haklısın

Siz: Keşke haklı olmasaydım

Haremimin sahibi: İyi günler

Siz: Sanada

Telefonumu kapatıp derin bir nefes aldım. Okulumun ilk günü mükemmeldi ya! Gözlerim dolduğunda komodinin üzerindeki fotoğrafı aldım. "Seni çok özledim." diye fısıldadım.

Bir yıl. Koskoca bir yıl geçti. Hâlâ bir rüya olabilir mi diyorum kendime. Ama bakıyorum ki her seferinde gerçekmiş olanlar. Bazen sana sesleniyorum ama olmadığını hatırlayınca içimde bir burukluk oluşuyor. Keşke çıkmana izin vermeseydim o gece diyorum hep.

Bir tuhaflık olduğunu biliyordum sende ama buna rağmen çıkmana izin verdim. O okulda neler oldu Ares? Neler yaşadında intihar ettin? Neler yaşadında benden gizledin hep?

Başımı olumsuz anlamda sallayıp ayağa kalktım. Fotoğrafı yatağıma bırakıp odamdan çıktım. Askılıktan ceketimi alıp içeriye doğru seslendim. "Anne, ben çıkıyorum!"

Salondan koşarcasına yanıma geldi. "Gitmesen? Yavrum bugünlük evden çıkmasan? Hem hava yağmurluymuş üşütür, hasta olursun."

"Merak etme anne. Sadece biraz hava alacağım."

"Ares'te gelsin o zaman seninle. Dur onu çağırayım." Arkasına döndüğünde bağırarak onu durdurdum. "Ares yok anne! Aradan bir yıl geçti anla artık! Ares yok! Ares öldü!"

Annemin hıçkırması pişman olmama sebep oldu. "Anne ben öy-"

Ve annem hiç acımadan bütün yükü omzuma bırakacak o cümleleri kurdu.

"Hepsi senin yüzünden! Eğer o gece onun çıkmasına izin vermeseydin bunlar olmazdı! Eğer o okula gitmesini teşvik etmeseydin bunlar olmayacaktı. Keşke onun yerine sen ölseydin!"

Keşke onun yerine sen ölseydin.

Yutkunarak yavaşça kapıyı kapattım. Kapatmadan önce ise, "Keşke ben ölseydim anne. En azından ardımdan bu kadar ağlamazdın. En azından benim aksime seni teselli edecek bir oğlun olurdu." dedim.

Merdivenlerden inip, apartmandan çıktım. Derin nefesler alıp, gözümden akmak isteyen gözyaşlarını engelledim. Yavaş adımlarla yürümeye başladım.

Bi'on beş dakika sonra bir parka geldim. Hava bulutluydu, bu nedenle parkta benden başka kimse yoktu. Parklardan birisine oturup gökyüzünü izlemeye başladım. Keşke onun yerine sen ölseydin.

Sağ gözümden bir damla yaş düştüğünde hemen sildim. Burnumu çekip ağlamamak için direndim. Ancak her savaşımdaki gibi bu savaşımda da yenik düştüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım.

Şuan yanımda olsan, herşey geçecek desen olmaz mı? Yüzümü ellerim ile kapatıp ağlamaya devam ettim.

***

"Aren?"

"Hı?"

"Aren?"

Yüzümü bir kalkan gibi koruyan ellerimi indirip, bana seslenen kişiye baktım. Lara'yı görmek, en son isteyeceğim şey bile değildi.

"İyi misin?"

He aynen kanka, ağladığıma göre çok iyiyim. Başımı olumlu anlamda sallayıp gülümsedim. Yanıma oturduğunda göz yaşlarımı sildim. "Değilsin."

Biliyorsan niye soruyorsun? Ona cevap vermedim. "Anlatmak ister misin?" diye sorduğunda ona baktım. Gözüm ensesinde ki dövmeye kayınca saçlarını arkaya doğru ittirdi ve bakmamı engelledi.

"Ensendeki dövme? Okuldaki çoğu kişide bu dövmeden var ve hepsi de ensede."

Gözlerini bende kaçırıp önüne döndü. "Eğer söylemek istemezsen anlarım. Nasıl olsa senin öze-"

Ulan bir kerede sözümü kesmeyin lan! "Hayır hayır. Sadece benle ilgili birşey değil. Anlıyorsun değil mi?"

Başımı onaylarcasına salladım. "Neden ağlıyorsun?"

"Boşver."

O da başını onaylarcasına salladı. "Zemheri için gerçek özür dilerim. O an cesaretim yoktu ancak birdaha böyle birşey yaşanmasına izin vermeyeceğim ve Aren..."

Sustuğunda kaşlarımı çattım. "Ve ne?"

"Çoğu öğrencinin ensesindeki dövmeyi görmüşsündür. O dövmeli olan insanlardan uzak dur Aren çünk-"

Duyduğum telefon sesi ile küfrettim. Ayıp, ayıp. Lara gülümseyerek telefonunu açtı. Gülümsemesi yavaşça sönerken etrafına bakındı. Bende etrafıma bakındım ancak kimseyi görmeyince Lara'ya doğru geri döndüm.

Telefondaki kişi konuşuyor, Lara 'evet' veya 'hayır' diyordu sadece. Telefonu kapatıp bana doğru döndü, "Aren benim acil gitmem gerek. Sonra görüşürüz!" dedi ve yanımdan hızlı adımlarla ayrıldı.

Ben böyle şansın içine sıçayım! Gerilim filmindeyiz sanki!

Yağmur şiddetli yağmaya başladığında ayağa kalkıp yavaşça yürümeye başladım. Ben yağmur kadınıyım. Sen koşarsın koşmazsın seni kararın. Yağmur bir kültürdür. Bu böyle miydi lan?

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin